Yendik mi yendik. Konu kapanmıştır. Ben böyle yenmeleri seviyorum, bundan daha iyisi 10 kişi kalmış rakibe, evreni dar edip 5 gol atmaktır ama takım daha oralarda hiç değil. Hatta vicdanı en üst seviyede. Sakin ve huzurlu oynamayı tercih ediyoruz, afyon yutmuş gibi oynuyoruz belirli dönemlerde, örneğin:
- Rizespor geliyor, biz savunma yapıyoruz, dalmıyoruz mesela adamlara, aralarda duruyoruz ki, top bize çarpsın hızlıca atağa çıkalım diye. (!) Tolgay bazen bozuyor bu oyunumuzu ama dalıyor adamlara, kızıyoruz ona mesela.
- Mehmet Topal, stoperlerin arasına girip defansı kuvvetlendiriyor diye seviyoruz ve oyunda tutuyoruz, ama bu sevgimiz rakip 10 kişi kalınca da devam ediyor. (!) Aklımıza Tolgay- Ekici orta sahası hiç gelmiyor.
- Ayağa top atmıyoruz. Hep uzağa, rakibe, aralara. Futbola heyecan katmaktan anladığımız bu (!)
- Oyun açmayı seviyoruz, sol taraftan taaa sağ tarafa top atıyoruz, Sağ taraftaki topçumuz kim olursa olsun, “ulen yardırayım şurdan demiyor” hemen “abi bana ne attın bu topu” der gibi gerisindeki topçuya veriyor.
- Oyun mesela bir yere sıkışıyor, top çeviriyoruz, alalım da şunu atalım bir yerlere yok. Tribünlere heyecan olsun diye de en zorda olana atıyoruz.
- Hiç itiraz etmiyoruz, tam onu anladık, AMA, hakem penaltı veriyor, Rize’liler itiraz itiraz! Hakem sarı kartları veriyor, Rize’liler itiraz itiraz. Bizim bir şey yapmamız gerekmiyor tabi ki AMA hakem VAR’a gidecem diyor, bizden iki topçu, ismi lazım değil bakın videolara, ellerini AŞAĞIYA doğru, YUKARI bile değil adım bile atmadan açarak “AAAA” diyor sadece. Volkan’ın bir ananızı koşusunu gördüm de biraz eski günleri andım.
- O kadar sakiniz ki yayıncı kuruluş bile bizlere yapılan faullerin tekrarını vermiyor. Örnek Skrtel’in itiraz ettiği el pozisyonu. Ben ne oldu hiç anlamadım, göremedik çünkü.
- yarı başladığında nasıl yan paslar yaparak bunalttık Rize’yi, onlar da şaşırarak bir ara bocaladılar, sonra uyandılar ve gidelim üzerine dediler. Geldiler ve taktılar.
- Bu arada taraftar da bir hoş, hiç bilmediğim “güneşimi Kaybettim” ile eğleniyorlardı, takım sahada yenilirkende, berabere iken de. Okan Buruk, taraftarımızın gücünden bahsetmiş, inanmayın, itici taraftar böyle olmaz.
Sonuçta başa dönelim, yendik mi yendik. Tek forvetli bir sistemde, golcünüz iş bitirici, kanatlarınız golcü, orta sahanız yıpratıcı olmazsa, Kİ YOK, bu sene varmış gibi yaparız, böyle biter. Ersun Hoca sistemini değiştirmez. Gerisi yeni senenin kadro planlamasına bunları düzeltmeye bakar.
Ana konumuz: Ayew’in eli . Medet umduğumuz (!) adamla neden ilgilenmiyorsunuz kardeşim.. Eli aylardır sargılı. Ayıptır günahtır. Valla benim ayağımda problem vardı, 5 seansta halloldu, bu Ayew’in eli neden düzelmedi, tıp neden çaresiz anlamsız.
Totem yapıyorsa o ayrı, kına yaktıysa o da ayrı ama neden hala sakat ise neden iyileşmez kardeşim bu adamın elini. Bakın size tiyo vereyim, elinin sargısından oynayamıyor (!), hadi halledin.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: yakup.borekcioglu@abcspor.com
twitter: @Yborekcioglu