ARTIK SEN DE BİR TÜRKSÜN !!
Bir DIT “selam”, DIT DIT, “Teşekkür ederim”, DIIIITTT “hadisene be kardeşim” DIDIIDIIIIIIIITT “sülalene hürmetler”. Sol kolu camdan çıkarıp elini bir ileri bir geri sallamak, “geçsene ulan, yol veriyoruz”. Karşıdan gelen araca selektör yapıp, sol elin başparmağıyla arka tarafı işaret etmek, “ileride çevirme var, bu kıyağımı da unutma” Biz Türkler sinyal ve korna yardımıyla böyle iletişim kurarız işte. Kornayı mors alfabesi gibi kullanıp muhabbet bile edebiliriz belki bir gün, kim bilir ?
Kırmızı ışığa son anda yakalandın mı, küfürün bini bir para zaten. Sarı yandı mı sağ el kornanın üstüne gider, öndeki araç 1 saniye bile gecikmesin diye. Baktın trafik sıkıştı, hemen sağ şeride atıp, sağdan ilk ara sokağa kendini atarsın. Yol da uzar, zaman da ama maksat “beklememek”. Sabırsız bir milletiz vesselam karşılıklı iyi iletişsek de. Yıllardır takımda oynayan 6-7 adamı gönderirsin hocayla beraber, 8-10 tane de yeni futbolcu transfer edersin, 1 ay sonra takımdan başarı beklersin, gelmeyince de basarsın gamatayı.
Biz buyuz! Nani diye ölüp bayılanlar, yaa bu Nani niye oynamıyor diyor. Abi, adam henüz alışamamış olabilir, istediği topları alamamış olabilir. Fenerbahçe’nin iyi oynayıp oyuna hükmettiği dakikalarda Nani kötü mü oynadı ? Bence iyiydi. Şimdi gidip Messi’yi getirsen iki çalım atsa peş peşe, üçüncü de topu kaptırsa al sana hayal kırıklığı. Niye 5-6 kişiyi çalımlayamıyor bu adam ?. Üçüncü de kaptırıyor topu. Valla arkadaslar, çok yeni bir takımız. Ne kondisyonumuz tam, ne de fiziğimiz.
İki stoper birbirleriyle inanılmaz uyumusuz. iki tane maç yaptık henüz , hazırlık maçlarını sayma. Caner ve Mehmet Topal ne kadar etkisiz ? Mehmet Topal gibi adam bile fizik olarak hazır değil, Gökhan yok, Van Persie yok, daha da transfer yapılacak. Ben de çok sabırsız biriyim, sarı yandı mı basarım kornaya. Trafik sıkıştığı anda ara sokağa dalarım, yolu da uzatırım, zamanı da ama sabretmekten başka hiç bir sabrımız yok.
Yabancı sınırlaması kalksın kalksın dendi, bak ne değişti ? Trabzonspor köy takımını zar zor eledi, kasaba takımına da elendi. İki senedir eski adıyla Uefa kupasında final oynayıp kupa kazanan Stephen Mbia üçüncü ön eleme turunu dahi göremedi. İstanbul Başakşehirspor da elemesi gereken bir takımı eleyemedi. Demek ki neymiş, transferleri yapıp başarı beklemek diye bir şey yokmuş. Başarının anahtarı sistematik bir ilerleme ve sabır. Öncelikli olarak futbolun bir patronu olacak. Bu patronu ince eleyip sık dokuyup seçeceksin ve yetkiyle donatacaksın. O patronun da bir denetçisi olacak elbet. Bu patron hedeflere uygun bir antrenör seçecek. Beraberce sisteme transferler yapılacak.
Her sene 3-4 takviye yapılacak ki oyun sistemini bozmayasın. Bu oyuncuların menajerleriyle sezon bitmeden görüşmelerini yapacaksın, transferin ilk bir haftasında hepsiyle sözleşme yapılmış olmalı. Şampiyonlar liginde ön eleme falan oynayacaksan sezonu erken ve tam kadro olarak açmış olman lazım. Bir yandan takımı gençleştirirken diğer yandan da gelecek vaadeden eden oyuncuları kadroya kazandırmak için Scout ekibin oyuncu tarayacak ve ardından kalıcı başarılar gelecek. Fenerbahçe bu sene bu yönde doğru bir adım attı. Umut ediyorum ki bir sonraki sezonu tam da bu şekilde açacağız. Doğru yoldayız, sabır. Shakhtar bunu başarabildiği için bizi eledi.
Aslında Ersun Yanal bu takıma sistemini oturtarak şampiyon yapmıştı. Devam etseydin, al sana 25 milyon bütçe, 3-4 tane genç adam alarak takımı gençleştir ve vites attır deseydin olabilirdi. Ersun Yanal yok, Emenike, Diego ve Alper’in dışında 3 sezondur transfer yapmamışsın. Başarısızlık gelince bir anda revizyona girmişsin. Olacağı bu. Madem Pereira var, sabredeceğiz Pereira’ya. Bu takımı şampiyon yapacak Pereira, şampiyon yaptıktan sonra da elimizdeki kadro yeterli demeyeceksin. Her sene 3-4 transfer yapacaksın. Yani kardeşim, yıldız transferiyle, yabancı transfer serbestisiyle iş bitmiyor. Avrupa’dan sabır ve akıl da transfer etmemiz lazım. . Şimdi Türk olmaktan bahsettik, Pereira’dan bahsettik, başka önemli bir konuyla lafı bitireyim.
Uluslararası arenada Türk olarak yarışmaktan daha zor bir şey yok! Galatasaray’ın Uefa Kupası o yüzden değerli zaten. Shakhtar sportif direktörü hakem eskisi Lubos Michel’in bizim teknik ekibe ve kulübeye yapmadığı pislik kalmamış. Orta parmak işareti dahil. Pereira belli ki çok dolmuş. Canı sağolsun. Hakem de Pereira’yı çok kolay tribüne gönderdi.
Tıpkı Kjaer’e sarı kartı çok kolay gösterdiği gibi. Gladky denilen kasap kart görmeden maçı bitirdi, düşünün. Baki Mercimek bu adamdan daha temiz top oynuyordu. Pereira Olympiakos’un hocası olarak bu hareketle tribüne gönderilmezdi. Kjaer Lille formasıyla o 2.sarı kartı yemezdi. Lubos Michel Dortmund teknik ekibine orta parmak işareti yapamazdı, sıkardı.
Rüşvetçi UEFA Shakhtar Liverpool’la oynuyor olsa, Fred’in oynatılmasına izin verebilir miydi ? Sayın Pereira, sen de artık bir Türksün, Haydar’ı kaptığın gibi arabadan fırla, Allah’ına gurban ama Avrupa’da dikkat dikkat !!
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : bruno.monte@abcspor.com
twitter : @BrunoMonte1907
