Ne hayallerimiz vardı Emenike ile ilgili. Kara Boğa gelecekti, golleri bir bir sıralayacaktı, sonra da Türk yapacaktık, bir tane bile E harfi bırakmamacasına isminde!
Birinci E harfi A olacaktı, ikinci E harfi I olacaktı, sonucusu da O olacaktı.
Kocaman umutlarımızın bir katili de Emmanuel Emenike oldu.
Aziz Başkan, 10 milyon veren var, satmıyoruz diye laflar ediyormuş sağda solda.
Aziz Başkan’ın bu açıklamalarının politik olduğunu düşünüyorum zira top kontrolü olmayan, çalım atamayan, hava topu alamayan, tek özelliği kuvveti ve sürati olan bencil ve yedek kalmak istemeyen bir oyuncuyu o paraya satmamak için çılgın olmak lazım, hele ki o futbolcu futbol IQ’su sıfır olan bir oyuncuysa aklını kaçırmış olmak lazım!
Ha bu adam, Rusya’da sakatlanmıştır, eski Emenike değildir falan filan. Niye alındı diye bir şey söylemiyorum.
Ağzıyla kuş tutsa kimseye yaranamayacak yaşlı kurt Webo ve sezonun ilk 10 haftasında yalnızca iyi bir Mümin portresi çizip kalan haftalarda da pozisyon harcama makinesine dönen Moussa ile birlikte 3 santrfor var elde.
Doğal olarak böyle bir ortamda santrfor transferi şart ve bir PATO lafı düştü medyaya. Menajeri yalanlasa da malum belli olmaz bu işler bizim cephede.
Kaynak Medya’nın poposu da olabilir, kulüp içinden sızmış bir bilgi de..
Peki bu PATO gelir mi, gelirse iş yapar mı ?
İsim olarak trübünleri heyecanlandırmaması mümkün değil. Ne de olsa o kariyerinde Ac Milan olan Alexandre PATO, boru değil!
Önce özellik olarak ele alalım, tam bir pivot değil. Oysa Fener’e lazım olan Webo’nun genci ve hızlısı ya da anadan doğma, şişirilen her topu mıknatıs gibi çeken bir kule. Kim olabilir, Drogba gibi, Crouch gibi bir adam.
PATO denilen adamın en önemli özelliği sürati, bilekleri ve o süratle getirdiği ve buluştuğu topları gol yapabilme becerisi.
Tabii ki ne Moussa ile ne de Emenike ile kıyaslanabilir bu özellikleriyle. İkisinden de kat kat kaliteli bir isimdir formda bir Alexandre PATO.
Milan’da iken çok dikkat çekti, çocuk yaştaydı, büyük işler yaptı yaşına ve tecrübesine kıyasla, hatta Brezilya’nın Arjantin’e verdiği cevap dediler Messi’yi kastederek.
1989 doğumlu, sadece 25 yaşındaki PATO neden şu an Milan‘da değil ?
Evet, bir Brezilya kulübü için çok astronomik denilecek bir paraya Corinthians’a satıldı.
Bunda PATO’nun haşarılığının payı çok fazla. Saten çarşaflarda da epey hızlı arkadaş. Hatta çok uzaklara bakmıyor, en yakınındakilerden başlıyor icraata, bunun babası kulüp başkanı arkadaş, başbakan arkadaş demiyor, gözü döndü mü alıyor riski.
İtalya’da iken başkan Berlusconi’nin kızı, Corinthians’tan kiralık olarak geldiği Sao Paolo’da da yine kulüp başkanının kızıyla hararetli ilişkiler kurdu.
Şaka bir yana Aziz Yıldırım’ın bekar bir kızının olmaması içimizi ferahlattı tabii!
Peki ne yapmış PATO kendi ülkesinin liginde ?
2013 yılı yine sakatlıklarla geçmiş, Corinthians’da 29 maçta 10 gol atmış.
Sao Paolo’da ise 16 maç 6 gollük bir performans göstermiş.
Bonservis bedeli hakkında da 10 milyon Euro dan falan bahsediliyor.
PATO gelir mi, kariyeri düşüşte olan her futbolcu Türkiye’ye gelebilir. Bence mümkün.
Sakatlık sorunu ciddi soru işareti, öncelikli olarak pivot bir santrfora ihtiyaç olması ve PATO’nun pek bu tarz bir adam olmaması ikinci soru işareti.
Elimizde olsa zaten bi Drogba, Onun indirdiği toplara koşacak bi Moussa da yeter bize.
Ben kendi adıma karşıyım böylesi bir transfere. Sebebi de Aziz Başkan’ın bu krizde biri kaliteli pivot olmak üzere iki tane santrforu transfer etmeyeceğinden emin olmam.
Santrfor bölgesine bir transfer şart, kesinlikle pivot özellikte bir “Kara Boğa “olmalı.
Bu fikrime çok karşı çıkanlar olur, ben olsam bonservisiyle transfer yapmam şu ara dönemde, Drogba’yı yarım sezonluğuna kiralarım, 4.yıldızı takarım.
Emenike ? Ondan hiç bir şey olmaz bu saatten sonra. Kafasında Fener’i bitirmiş.
Allah yolunu açık etsin!
