Evet bir ayaklanma,tekrar ayağa kalkma maçıydı Fenerbahçe için. Çünkü hafta sonu Kayseri deplasmanında oynanan futbol ümit kırıcı cinstendi. Böylesine bir hayalkırıklığının ardından bugün gelecek bir galibiyet hem Avrupa Ligi’nde gruptan çıkma adına çok önemli bir adım olacak hem de tekrar moral ve özgüven kazanılmasını sağlayacaktı. Belki çok iyi bir futbol oynayamadı takım, yine üretkenlik sıkıntısı çekti ama son dakikada gelen gol belki de sezonun kırılma anı oldu. Sezonun geri kalanı için umarım fişek ateşlendi artık.
Bu fişeği ateşleyenlerin başında stoperlerden Ba geliyordu. Sezon başında hiç hesapta olmayan Ba her an takımı yakabilecek gibi duruyor bazen, çok yetenekli de değil aslında ancak belli ki kendini kanıtlamak için son derece istekli. Sahaya elinden gelen mücadelenin en iyisini koyduğunu hissediyorsunuz. İlk toplara basışı, rakibin yüzünü kaleye döndürmemesi ve yerinde müdaheleleri ile bugün övgüyü sonuna kadar haketti. Özellikle de bu sezona ”uykudan yeni kalkmış mahmurluğu” ile giren Bruno Alves’den sonra Fenerbahçe’nin defansına ilaç gibi geldi. Sakatlanmadan önce oynadığı maçlarda takım hemen hemen hiç gol yemedi, o sakatlanıp Alves takıma döndüğünde defans evlere şenlikti. Son iki maçtır Ba yine sahada ve rakiplerin attığı gol sıfır, girdiği pozisyon da sıfıra yakın.
Bir diğer gözdolduran isim ise bana göre Caner’di. Seviyorum Caner’in isyankar oyun tarzını. Şu anda lider eksikliği çeken Fenerbahçe’de Caner göreceksiniz giderek daha fazla sorumluluk alacak ve bir kaç seneye kadar kaptanlık pazubandını da koluna takacak. Bu onun saha içinde daha sakin olmasını ve gereksiz kart görmemesini de sağlayacaktır. Bugün de gitti geldi, top kaptı, son dakikalardaki baskıda başrolü oynadı, koskocaman bir aferini hakketti.Aslında bu kadrodan beklenti hücum oyuncularının ön plana çıkması. Premier League patentli ileri üçlüsü kağıt üzerinde müthiş isimlerden oluşuyor ama bir türlü üretkenlik sağlayamıyorlar. Ayrıca kabul edelim ki rakip defans üstünde baskı kurma özellikleri yok, rakibe çok rahat oyun kurup pas yapma imkanı veriyorlar. Bu isimlerden Markoviç’in müthiş bir sürati var ancak koşuyoluna neredeyse hiç top alamadı. Nani sakatlığın etkisiyle durgundu, ben 90 dakika sahada kalmasını yadırgadım. Van Persie’yi ise ceza sahası içinde çok az topla buluşturabildik. Onun potansiyelinden çok az yararlanabiliyor hala Fenerbahçe. Emin olun Van Persie’nin yerine Beşiktaş’lı Mario Gomez’i koyun, o da bu kadar az beslenerek verimli olamaz.
Galiba takımdaki arıza orta sahada ”iç” pozisyonunda oynayan oyuncularda. Bu pozisyonda hala ideal oyuncular bulunabilmiş değil. Joseph de Souza’nın esas yeri Mehmet Topal’ın pozisyonu. Biraz öne atılıp iç oynamak zorunda kalınca defoları ortaya çıkıyor .Ne araya ”ince” paslar atabiliyor, ne de driplinglerle dikine gidiyor. Diego ise her zamanki gibi istekli, kimse elinden geleni yapmadığını söyleyemez ama kafayı kaldırıp baktığında defans arkasına koşu yapan kimseyi göremiyor. Topu ”eveleyip gevelemek” zorunda kalıyor ve ya oyun duraksıyor ya da top kaybı yapıyor. Pereira defansı şimdilik oturttuğuna göre bundan sonrası için en çok orta saha kurgusu üzerine kafa patlatmak zorunda diye düşünüyorum.
Yine de teker teker oyuncuları konuşmak yerine bu maçta ön plana çıkartılması gereken unsur kazanılan özgüven. Haftasonu oynanacak olan Galatasaray derbisi için de en çok ihtiyaç duyulan şey tam bu işte. Belki bugün Ajax’ın yaptığı gibi Galatasaray da zaman zaman topa çok sahip olacak. Bol pas yapıp oyunun kontrolünü ele almış gibi görünecek ancak Fenerbahçe kazandığı özgüveni maç içinde giderek sahaya daha fazla yansıtacaktır. Ajaxlanan Fener lige de yeniden başlayacaktır.mail : alp.eralp@abcspor.com
twitter : @alperalp72
