TAM TERSİ
Corona sonrası Kadiköy’deki son iki maça berbat başlamıştık. Kayseri ve Malatya’ya karşı ilk devrelerde hiç bir şey oynamayıp, son dakikalarda Emre’nin oyuna girmesinin ardından galibiyetleri almıştık. Bu kez tam tersi oldu. Son dönemlerdeki en iyi ilk yarıyı oynadık belki. Ancak bu kez maçın sonunu zor getirdik. Neyse ki , 90+’larda gol yemedik ve yine 3 puanı almayı başardık.
Oyuna iyi başlamamızın ana sebebi takımın istekli oluşuydu. Beraberce önde bastılar, çokça da top kazandılar. Bu sayede pozisyonlara girdiler. Geçen maç orta saha göbeğinde Jailson-Ozan ikilisi vardı. Bu ikili pas trafiğini hızlandırmada, oyunu kurmada çok yetersiz kaldılar. Bu kez esas pozisyonuna dönen Gustavo ve merkezde beklenmedik derecede katkı veren bir Tolgay vardı. Tolgay’dan sezon başından beri beklediğimiz ama göremediğimiz oyun işte buydu. Dikine paslar, oyunu rahatlatan dokunuşlar, fazla eveleyip gevelemeden topu ayağından çıkartmalar. Bunlar Fenerbahçe’nin oyununa çok olumlu yansıdı.
Ama ilk yarının yıldızı elbette 2 gol atan 1 şutu da direkten dönen Ferdi’ydi. İlk golde beklemeden şutu çekmesi, ikinci goldeki vücut çalımı ve vuruşu Hollanda’da aldığı altyapının kokusunu yayıyordu Kadiköy’e adeta. Maçı beraber seyrettiğim iyi bir ”göze” sahip arkadaşım Ergin Celayir de gollerin ardından aynısını söyledi bana. Bu çocuk farklı bir oyuncu. Adam geçme özelliği var, şutu var bu maçta gösteremese de asist özelliği var. Hem de Malatya, Antalya, Başakşehir maçlarında olduğu gibi sakin kalarak, kafayı kaldırarak, sakince yapıyor bu asistleri.
Bugün 60. dakikaya doğru yoruldu, oyundan düştü. Tabii ki fizik olarak kuvvetlenmesi lazım ama yaratıcılık eksikliği olan Fenerbahçe’de çok önemli bir boşluğu doldurduğu kesin. İnşallah sakatlığı önemli değildir. Sezon sonuna kadar her maçta forma bulur, hem takıma hem de kendi gelişimine katkıda bulunur.
Tabii bir de madalyonun öbür yüzü var. İlk devre takım iyiyken hemen hemen herkes orjinal mevkisindeydi. Bir tek kendine ters 10 numara gibi oynayan Ozan fazlasıyla ofansifti ve bu görevde sırıttı. Bir de haftalardır eleştirmekten yorulduğumuz Dirar etkili değildi. Ancak takımca önde yaptığımız baskı belli ki yorgunluğa yol açtı. Temmuz sıcağı ve Corona sonrası fizik kondüsyon durumları düşünülünce bu belki de beklenen bir şeydi. İşte burada yapılan oyuncu değişikliklerinin devreye girmesi gerekiyordu ancak biz değişikliklerden verim alamadık. Kontratağa uygun hızlı oyuncumuz da olmayınca pozisyon bulmakta zorlandık. Altay yine çok kritik toplar çıkardı. 3 puanda büyük katkısı oldu. Bir kaç yan topta tereddüt etse de cepheden yine müthişti. Takımın oyundan düşmesinde ben biraz da Gustavo’nun payı var diye düşünüyorum. Nedense biraz keyifsiz gördüm onu 2.yarıda. Belki bir sakatlığı oldu, o rahatsız etti. Bir süre yattı yerde zaten. İkili mücadelelerde bildiğimiz kararlılıkta değildi sanki.
Şimdi rakiplerin alacağı sonuçları görelim bakalım. İnsan ister istemez Kasımpaşa maçına da Corona öncesi moral çöküş yüzünden kaybettiğimiz gereksiz puanlara da yanıyor. Çok çok başka yerlerde olabilirdik. Ancak bu saatten sonra önemli olan bir şekilde UEFA Kupası’na katılacak bir pozisyonda ligi bitirmek. Kötü geçen sezonda ufak bir teselli olacaktır bu. Maddi,manevi ve moral olarak buna ihtiyacımız var. Bugün oyun şekli son Kadiköy maçlarının tam tersiydi. Haftaya deplasmandaki Gençlerbirliği maçı da son Kasımpaşa deplasmanının tam tersi olur umarım. O günkü isteksizliğin yerine tam tersi bugün ilk devredeki coşku gelir. Gönül her zaman şampiyonluk ister ama mevcut şartlarda Avrupa Kupaları’na katılma hakkı da çok değerlidir
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72
