Pleiss düzelse bile Galatasaray Odeabank’ta sorunlar bitmiyor; belki mesele sadece savunmadır, belki de Banvit’in aksine bir Theodore’a veya Orelik’e sahip olmadıkları içindir, bilemeyiz. Oysa Vladimir Stimac, kontratı kapabilmek için double-double’lardan şaşmadı, sistemi kendisine, kendisini de sisteme uydurdu ve Beşiktaş Sompo Japan’a galibiyetler getirdikten sonra muradına erdi. Çok çalışmak lazımmış demek ki, çook… Değil mi Oakland’lılar? Evet, 73 galibiyetle rekor kırılan efsanevi bir sezon, şampiyonlukla taçlanamadığı için gölgede, sönük kaldı. Üstelik, OKC karşısındaki Batı Finali 3-1’den gelinerek kazanılmıştı, ama Finalde Cavs’in aynı şeyi kendilerine yapmasını engelleyemediler. Curry sakattı, final serisinde şut yüzdesi çok düşük, tercihleri kötüydü. Klay de ondan halliceydi. O kadar ki, Warriors şampiyon olsa, Finaller MVP‘si yine Splash Kardeşler’den birine gitmeyecekti; seride Warriors adına hakikaten devleşen, ayakta kalan tek isme, Draymond Green’e bahşedilecekti o onur. 7. maçın son 4 dakikasında 1 sayı bile atamadılarsa, en büyük kabahat, Splash Kardeşler’in topu (maçı 32 sayıyla tamamlayıp triple-double’ı ıskalayan) Green’e vermeme ısrarındaydı. Ama karalar bağlamalarına hiç gerek kalmadı, çünkü yazı, hayallerinde göremeyecekleri kadar güzel geçirdiler. Voltron’umsu bir şeyler yapmak için, adeta savaş ganimeti namına, OKC’den Kevin Durant’i kopardılar ve artık öyle böyle güçlü değiller. İşte karşımızda, 2017 model Golden State Warriors …
29 – GOLDEN STATE WARRIORS
–
Gidenler: G Leandro Barbosa, F Harrison Barnes, C Festus Ezeli, C Andrew Bogut, G/F Brandon Rush, F/C Marreese Speights, F Jason Thompson, Asistan koç Luke Walton (önemli, evet)
Gelenler: C Damian Jones, SG Patrick McCaw (Draft’tan); F Kevin Durant, C Zaza Pachulia, C JaVale McGee F David West, G Elliot Williams, G Phil Pressey (serbest oyuncu olarak);
Geçen sezonki derecesi: 73-9
Koç: Steve Kerr
Tüm bütçeyi, cap’i Durant’e harcayabilmek için, başarıyı getiren benchin yarısını elden çıkartmak… Hımm… İlginç bir tercih. Ama buna daha sonra değinelim; zira ellerine bir mega star, bir Hall of Fame (Şöhretler Müzesi) adayı daha geçti bu yaz! Önce bunu konuşmalıyız. Kevin Durant, Duncan’vari ifadesiz ve duygusuz duruşu dışında, sahada herhangi bir takıma her şeyi verebilecek kadar güzide bir oyuncu, malum. Sanki hırs yapmıyormuş gibi durması, hani misal bir Westbrook gibi oraya buraya her basketten sonra bağırmaması yüzüden, Durant’in başarıyı gerçekten isteyip istemediği sorgulanırdı hep bugüne dek. Bugün, başarıyı ne kadar çok istediğini öğrendi cümle âlem. Ama tabi, çatlak sesler de ayyuka çıktı. Neden mi? Güçlüye karşı rekabet etmekten sıkılıp, az kalsın eleyeceği rekortmen bir takımı (üstelik sezonu şampiyon tamamlayamamalarına rağmen) seçti ve güce güç kattı 28 yaşındaki Durant.
Evet, tüm nedenler bu cümlecikte gizli. Durant, OKC ile daha önce (hem de Scott Brooks‘a karşın) NBA Finali’ne yükselebilmişti. Yanında Westbrook vardı. Westbrook biraz olsun “akıllanma” emareleri gösteriyordu. Her ikisi de kariyerlerinin en verimli zirvelerindeydiler. Üstelik Westbrook triple-double’lara doymuyordu artık. Yanlarında güzide yedek parçalar vardı. Koç değişmişti, istikbal parlaktı. Hatta daha az hata yapsalar, geçtiğimiz yıl da Finale çıkacaklardı. Bunlar, Durant’e yetmedi. Yüzük kazanmak istedi. Dennis Rodman Chicago‘ya geçtiğinde zaten 2 yüzük sahibiydi; LeBron Bosh’la beraber Miami’ye, Wade’e gittiğinde Miami rekortmen bir takım değildi – finalist bile değildi. Charles Barkley Houston’a geçip Hakeem Olajuwon ve Clyde Drexler’a katılırken 33 yaşında ve inişteydi; tıpkı Durant gibi Karl Malone da evini şampiyon olmuş güçlü bir takım için, yüzük için terk ettiğinde 39 yaşındaydı ve Lakers’la hasretine son vereceğini düşünüyordu. Dolayısıyla, hiçbirisinin durumu Durant’inkine benzemiyor. Ama minik bir ihtimalle Durant kendini LeBron’a benzetebilir: Burada yüzük kazanıp, 1+1’lik kontrattan sonra yine OKC’ye dönerse – tıpkı LeBron’ın 2 yüzükten sonra Cleveland’a dönüp şampiyonluk kazandırması gibi…
Bükemediği bileğe yüzük takmaya gelen Durant, sıradan bir oyuncudan çok daha öte. Yıllardır topa hükmetmeyi ve bizzat sayıya gitmeyi her şeyden çok seven bir oyun kurucuyla oynadığı için, Warriors’ın asiste dayalı, delicesine top paylaşılan hücum sistemi o’na cennet gibi gelecektir. Bencil veya şişkin egolu olmadığı için de sisteme cuk oturacak, hiçbir sıkıntı yaratmayacaktır. Yine aynı şekilde, sayılarını Klay ve Curry ile paylaşmaya da karşı olmayacaktır. Kısacası, ortada bir Wade-Butler-Rondo durumu söz konusu değil; bir oyuncu, bir sisteme ancak bu kadar yakışabilirdi, ve yakışacak da... Peki, salary cap’in mucizevi artışı sayesinde zarlar Warriors’a düşeş gelmişken, acaba tüm açık kapıları alıp rakipleri mars edebilecekler mi?
İşin civcivli noktası da bu aslında. Büyük 5’liden (Curry-Klay-Barnes-Green-Bogut) 2’si gitti, yerine başka bir ikili (Durant-Zaza) geldi. Barnes-Durant değişikliğiyle kazandıklarını, Bogut-Zaza değişikliğiyle kaybettiler. Bogut, sakatlık, hantallık ve ihtiyarlık problemlerini, kurnazlığı, zekası, tecrübesi, çemberi savunma içdüsü, en doğru perdelemeleri yapması, ikili oyunlara hükmetmesi ve dehşetengiz oyun bilgisi sayesinde misliyle örtüyor, Warriors’ı 2-3 basamak yukarı çekiyordu. Zaza, genç, çok sert ve azimli bir uzun olsa bile, Bogut kadar zeki veya etkili değil kesinlikle. Ama buradaki püf noktası şu: Artık Durant’in katılımıyla, Bogut’un yerini tutacak ismin rolü çok daha sınırlanacak. Dolayısıyla, Zaza’nın bir Bogut kadar etkili olması gerekmeyebilir, ve halihazırdaki yetenekleriyle, Bogut’la aynı ölçüde değerli hale gelebilir bu sistem sayesinde. Zaten kendisi de Speights’in, Ezeli’nin yaptığını yapıp, şimdiden dış şut çalışmalarına başlamış bile.
Ah, evet; gidenler sadece ana parçalar değildi. Ara parçalardan, benchteki isimlerden de sürü sepet adam kaybettiler. Barnes’ın benchteki beşe (yani ikinci beşe) liderlik etmekten çok uzak bir ana rotasyon tamamlayıcı oyuncusu olduğu belliydi. Bu yüzden, benchten kaybedilen isimler, Barnes’dan daha kıymetli kayıplar olacaklar Warriors için. Mesela, Warriors’dan başka hiçbir sistemde parlayamayan (normalin kör, Warriors’ın bileği kuvvetli şutör combo guardı) Barbosa. Hem potaya penetre ederek bitiriciliği, hem de tecrübesi ile burada çok değerliydi Brezilyalı veteran oyuncu. Yerine düşündükleri isimler ise, göreve hazır olduğunu hazırlık maçlarında gösteren Ian Clark, D-League’den Cameron Jones, serbest oyunculardan Pressey, Elliot Williams ve draft ettikleri çaylak McCaw. İçlerinde Clark ve McCaw ile dış şutlarda, yine McCaw ve Pressey ile pas trafiği, asist ve top dağıtımında, Jones ile de Barbosa’vari penetrelerde verim elde edebilirler. Yani hem Klay hem de Curry’nin yeni yedekleri hazır. Fakat eskileriyle aynı kıvamı tutar mı, orasını göreceğiz (bu durum bana fena halde 2010-2014 arasındaki Miami’yi anımsatıyor). Geçiş hücumlarındaki etkinliği, çevikliği, potaya kolayca gidebilmesi, ikili oyun bilgisi ve şutları elinden çok çabuk çıkartabilmesi sayesinde McCaw, tam Warriors’ın isteyebileceği gibi, çok yönlü, dinamik, pasör, kolları uzun, hareketli ve savunma üstadı bir combo guard adayı, buradan duyurmuş olalım. Pressey de iyi bir pas dağıtıcısıdır.
Livingston ve Igoudala’yı kaybetmediler neyse ki; ama Brandon Rush’ı yitirdiler. Rush da aynı Barbosa gibi, bu sistemin adamıydı. Dış şut, atletizm, ceza atışları gibi nice konularda benchten gelip dinamizm katıyor ve ekibi sürüklüyordu. Onun yerini de Looney’e hazırladılar. Rush’ın yaptığı işi, pek çok isim gibi, Looney de yapabilir elbette; fakat aynı kalitede hemen katkı vereceği şüpheli. Ayrıca, McGaw pozisyonu için o kadar uzun ki, çok gerektiği zaman onu da 3 numara yedeği olarak kullanabilirler. Zaten Durant varken, 3 numaralara pek iş düşmeyecektir; fakat play-off’lar ve sezonun ilerleyen bölümleri için, şimdiden hazırlanmalılar. Bilhassa kısalara dayalı oyun sistemini mükemmelen yapan Warriors için benchteki kısaların az ama müthiş katkı vermesi gayet elzem.
Uzunlarda daha enteresan değişiklikler söz konusu. 4 numarada Green’in yedekliği için, geçen yıl takıma ısınan ve fena maçlar çıkartmayan McAdoo’nun ve aslen 3 numara oynayan Looney’nin yanı sıra, eskilerin sert uzunlarından David West‘i seçtiler. West, tecrübesiyle bir takıma çok şey katabilir – eğer o takım Warriors ise, tecrübe buna yetmeyebilir. Muhtemelen West, Draymond’ın yedekliğinden önce, kısa beşlerde pivot/çember savunucusu rolü için yedeklik yapacaktır. Yoksa ilerleyen yaşı, oyun tarzı ve hantal fiziksel yapısı, Warriors’ın yerinde duramayan motion offense’ini kaldıramaz. Katkı da veremez.
5 numarada Speights ve Ezeli’nin aynı anda kaybedilmesi, takım için belki de en büyük hüsran oldu. Çünkü Ezeli’nin psikolojisi, Speights’in de formu düzelebilirdi. Ama yedeklik için, ihtiyar Varejao, “Shaqtin’ a Fool” JaVale McGee ve draft ettikleri çaylak Jones var. Atletik ama biraz hantal ayaklara sahip bir uzun olan Damian Jones, kulaç açıklığı, çevikliği, ikili oyunlardan sonra potaya devrilebilmesi, tamamlayıcılığı, hücum ribauntlarına katkısı, post hareketleri, topa elinde istemekten uzak oluşu gibi etmenler sayesinde (takipçiliğini de geliştirirse) Zaza’ya McGee’den çok daha iyi yedeklik yapacaktır – ayrıca az da olsa bir orta mesafe şutu da var ve savunmada 3 sayı çizgisine kadar gelip show-up’larla rakip guardları karşılayabiliyor; yani değişmeli savunma için şimdiden hazır. Ama McGee’nin de atletizmiyle burada mühim katkılar verebileceğini söyleyelim. Yani ucuz diye ille kalitesiz denemeyecek bir etten yahni yapmıyorlar…
Durant hem hücumda hem de savunmada elit, çok özel bir oyuncu. Takımı bambaşka bir düzeye taşıyacaktır (sakatlıklar olmadıkça), doğru. Fakat acaba bu yeni görünümleriyle, güç mü kaybettiler, yoksa yükselişe mi geçecekler? Ve acaba, 73 galibiyete bu yıl yaklaşabilme ihtimalleri var mı? Bence ilk sorunun cevabı, ilk 20 maçtan sonra belli olur. Eleştirileri bitirmek için Durant çok sert bir giriş yapacaktır lige. Eğer yine 24-0’lık başlangıçlar gelirse, o vakit, güç kaybetmediklerini iddia edebiliriz. 73 galibiyeti tekrardan deneyeceklerini (en azından, bunun için hırs yapacaklarını) ise hiç sanmıyorum. Çünkü rekor uğruna haddinden fazla yorulmanın bedelini, play-off’larda ağır ödediler. Bazı ilginç soru işaretleri daha var; mesela, Curry’nin play-off’larda düşüş yaşadığı, final serilerinde takıma beklendiği ölçüde liderlik edemediği, yarar sağlayamadığı, ihtilafsız bir MVP gibi oynamadığı hepimizin malumu. Durant ise, normalde o noktalarda takımını yıllardır taşıyan isimdi; fakat geçtiğimiz sezonki play-off’larda tam tersi oldu ve Durant epey tökezleyerek takımını aşağıya çekti. Acaba bu yıl play-off’larda işler nasıl gidecek? Öze mi dönülecek, yoksa güvenilir el sayısı arttığı için daha büyük işler de başarılabilecek mi? Koç Kerr, Luke Walton gibi bir asistanını kaybettiği için üzülecek mi? Taktikleri işe yaramadığında, sahada işler yolunda gitmediğinde aynı şeylerde ısrar etme inadını bırakıp, Rick Carlisle gibi çözüm hamleleri üretebilecek mi? Bunları seyredip göreceğiz.
Bildiğimiz şeylerse şunlar: Warriors, gerek bireysel, gerekse de takımsal bazda bu yıl üç sayı rekorları kıracaktır. Takımdaki herkesin sayı ortalaması eskiye nazaran bir parça düşecektir, ama yine (muhtemelen de daha açık farklarla) kazanacaklardır. Aynı anda tüm Warriors silahlarını durdurabilecek bir rakip bulamayacaklardır – çünkü Boston’a karşı Durant’leri, Spurs’e karşı Splash’leri, OKC’ye karşı da Draymond’ları var. Asist sayıları topluca patlayacaktır. Ayrıca Houston gibi hızlı hücumcu takımlarla, son 3 yıldaki All-Starlar’ın kıvamında yüksek skorlu maçlar çıkartabilirler. Çok zevk verecekler, şampiyonluk için çok büyük favoriler. Bu süper takımın LeBron’la ne kadar kapışabileceğini görmek için Durant buraya geldi. Ötesi… Finale, er meydanına kalmış… Hem, maya tutmazsa, West de, Zaza da, Durantula da başka seçenekleri düşünebilecek kadar kısa vadeli esnek kontratlara sahipler zaten – Warriors için de aynı durum söz konusu elbette..
Yazarın diğer yazılarına erişmek için tıklayın
mail: efe.ozenc@abcspor.com
twitter: @efe_ozenc
Youtube: Turuncu ve Siyah Kadar Yuvarlak