BSL’de sezonun ilk kupası, Datome, Bobby Dixon ve Sloukas sayesinde Fenerbahçe’nin oldu ve Efes yine kafada soru işaretleri bırakmaktan vazgeçmedi. Cameron Moore ise ne yazık ki efsane Conrad McRae’nin akıbetini paylaştı ve genç yaşta hayata, tam da basketbol oynarken veda etti. Bizim bugünkü esas gündemimiz ise, Kevin McHale‘in görevine (sırf Harden istiyor diye) son verdikten sonra, Batı finalistliğinden play-off’ların alt sınırına dek düşen Houston Rockets.
Enes, hazırlık maçlarında rotasyondan kopmamak, takaslanmamak, fark yaratmak için çok sağlam hücum performansları sergileyedursun, bugüne dek Moses Malone, Ralph Sampson, Hakeem Olajuwon ve Yao Ming gibi dillere destan uzunları barındıran Rockets, bir adet Enes’e muhtaç vaziyette. Dwight Howard artık Harden’ın topa hükmetmesinden bunalmış olacak ki, taze have almak ve eleştirilere cevap vermek için doğup büyüdüğü topraklara göçtü. Ve artık kadrodaki tek hakiki pivot, geçtiğimiz yıl Howard’ın sakatlığında as pivotluğa maruz bırakılan genç Clint Capela. Houston’ın yaz çılgınlığında serbest oyuncu piyasası içerisinden süperstarlara erişemediği aşikar; fakat öylesi “cici” yıldızlara ve kalburüstü isimlere imza attırdılar ki, Houston yeni bir Don Nelson “Run TMC”si, yani 80’lerin sonundaki Golden State izlenimi verdi şimdiden…
11- HOUSTON ROCKETS
–
Gidenler: Koç J.B. Bickerstaff, C Dwight Howard, F Terrence Jones, G Jason Terry, G Ty Lawson, (muhtemelen) F/C Donatas Motiejunas
Gelenler: Koç Mike D’Antoni, C Chinanu Onuaku, C Zhou Qi (ikisi de Draft’tan), F Ryan Anderson, G Bobby Brown, G Eric Gordon, F/C Nene, G Tyler Ennis, G Pablo Prigioni (hepsi serbest oyuncu olarak)
Geçen sezonki derecesi: 41-41
Koç: Mike D’Antoni
Koçluğa Mike D’Antoni gibi bir hücum üstadını getirmek demek, takımı tümden Harden’laştırmak ve her şeyi Harden’ın isteğine ve yapısına uygun şekillendirmek demek. Bunu esasen 2001’in Allen Iverson etrafında şekillenen Sixers’ına benzetebiliriz, ama tabi Houston oyuncu kalitesi bakımından o Sixers’tan çok daha üst düzeyde görünüyor. Evet, D’Antoni burada Steve Nash gibi bir oyun kurucuya sahip değil, ama Harden topa bu denli hükmederken ve oyunda maç başına 38 dakika kalırken, kadroda topu yönetecek ikinci bir isme, yani has bir oyun kurucuya da pek yer olduğu söylenemez. Dolayısıyla Ty Lawson‘lardan, Ish Smith‘lerden, Canaan’lardan arınmanın hiçbir sakıncası yokmuş gibi görünüyor – ama her ihtimale karşı, ihtiyar delikanlı Prigioni’yi kadroya kattılar. Prigioni hariç gencecik sayılabilecek bir ekipte, savunmadan feragat edip uyumlu hücumlar üretmenin ödülü, ligin bu yılki en çok sayı atan takımına dönüşmek olabilir; fakat sürekli atmaları lazım ki, bir diğer Harden genetiği, yani savunma(ma) alışkanlığından muzdarip olmasınlar. Yani Paul Westhead’in Denver’ı gibi değil, 2000’lerin başındaki Don Nelson Dallas’ı olmaya meyletmeleri şart.
Evet, Harden, McHale’ı yerinden ettiği için pişman. Lakin halen topun ve takımın tek hakimi olmayı da sürdürüyor. Harden’ın müdafaaya değil tümden hücuma istekli olduğu, sürekli hücum eden taraf olmak istediği ayan beyan ortada ve ligdeki en büyük bireysel hücumcuların başını çektiği için kimse buna sesini çıkartamıyor. Her yerden her şekilde sayı bulabilen, hücum yelpazesinde hiçbir eksik silahı olmayan birisi “Ağaçsakal”. Hoş, LaLa Vazquez’den hallice olan Khloe Kardashian lanetine kapıldığında (yani geçen sezonun başında) felaket ötesi üçlük atıyordu, ama Eurostep’li penetreler, aldırdığı fauller ve serbest atışlarla işi kotarıyordu. Öyle ki, sezonu triple-double’a yakın ortalamalarla kapatmayı ve takımıyla play-off’lara kalmayı başardı – ama MVP seçilemedi. D’Antoni’nin sistemi, bir vakitler Steve Nash’i üst üste 2 MVP ödülüne taşıyabilecek kadar ideal biçimde hücum ettirdiği için, Harden rahatlıkla MVP yarışında (Westbrook ile beraber) favori olacaktır.
Tabi play-off’lar gelip çattığında, savunmaya önem vermeyen D’Antoni sistemleri en fazla yaka finali görebildiği için, bu kez hem nalına hem mıhına gitmeye uğraşıyorlar. Yani hem Harden’a uygun hücum sistemi ve oyun yapısı, hem saygın bir koç, hem de işin savunma yöresinde sırıtmayacak isimler istiyorlar. İlk ikisi için, topu elinde istemeyen şahane parçaları topladılar ve muazzam bir iş başardılar – Pelicans’ta revirden çıkamayan muteber dış şutörler Eric Gordon ve Ryan Anderson, sakatlanmadıkları sürece Harden’ı asist ve sayı krallığında (bu sıralamayla) başa güreştirirler. Her birisi büyük birer sayı tehdidi olan ana parçalara sahipler artık. Ariza (ki takımın hep arkasını toplar), Gordon ve Anderson ile, gerek ilk 5’ten, gerekse de benchten skor katkısı almaları ve bunu yaparken de Harden’dan rol çalmamaları artık mümkün. Ribauntlar, mücadele ve bir nebze savunma katkısı içinse, yine bir diğer müzmin sakat Nene Hilario ile anlaştılar. Ayrıca kısa rotasyonuna, geçtiğimiz yılı ligimizde Beşiktaş Sompo Japan formasıyla tamamlayan combo guard Brown’ı da eklediler ki, Harden yeri geldiğinde dinlenebilsin. Böylelikle, Jason Terry‘nin yokluğu hissedilmeyecektir.
Corey Brewer gibi zeki ve iyi niyetli oyuncuların yanı sıra, gerektiğinde 1 numarada topa ve rakibe kelepçe baskısı yapabilecek kısır hücumcu Patrick Beverley’nin varlığı da gerekliydi ve onları takımda tutabildiler. Ayrıca 2 numarada tamamen unutulan blokçu K.J. McDaniels bu yıl işin içine girebilecek gibi görünüyor; ki bu da, 2 numarada benchten bireysel savunma direnci eklemek demek. Eğer ki D’Antoni Phoenix’teki hatalarından ders aldıysa, isteyebileceği kısa savunmacılar elinin altında, hazır bekleyecek. Wiltjer, Onuaku, Taylor, çaylak yılında bekleneni veremeyen Harrell, çok yönlülüğü ve komple oyunuyla güven veren P.J. Hairston, istediği şansı henüz bulamayan Tyler Ennis ve forvet Sam Dekker, benchi güçlendirmek ve renk katmak için uğraşacaklar. Bu yolda Brewer, Hairston, Ennis ve Harrell’a çok iş düşüyor, çünkü bataklığa gömüldükçe gömülen Litvanyalı hayal kırıklığı Motiejunas kadrodan gönderileceğe benziyor ve yeni sistemde her pozisyonda dış şuta ihtiyaç artacak. Özellikle Harrell, Capela ve Nene’yi dinlendirmek ve 4-5 numaradan Anderson’la beraber dış şut katkısı verebilme adına kilit noktada.
Capela ise, 10 sayı 10 ribaunt 2 blokluk, sert ve faydalı bir çember gardiyanı olmaya, Hassan Whiteside’a benzer bir çıkış yakalamaya uğraşacak (neticede, Tarzan gibi görünmesine karşın Jane gibi oynasa da, Howard halen saygın bir savunmacı ve savunmada ve ribauntlarda yokluğunu iyi telafi etmek lazım). Gelmiş geçmiş en büyük PG’lerden birisi olan Gary “Eldiven” Payton‘ın aynı ismi taşıyan oğlu da NCAA tecrübesini 4 seneye taşımanın faydalarını, olgunluğuyla gösterebilir; fakat şu aşamada rotasyonda yer bulması kolay değil.
2.10’ün üzerinde bir Rockets’lı olmayacak bu yıl sahada. Bu da, kısa beşleri ve dinamizmi tercih edip, Capela’dan bir mini Ben Wallace çıkarmayı ummak anlamına geliyor. Harden bu sezon, McHale gibi çatışacağı bir koça veya Bickerstaff gibi bir etkisiz elemana değil, her şeyiyle kendisine yardım edebilecek hücum üstadı D’Antoni’ye sahip ve takımda hemen her nokta onun istediği usulde şekilleniyor. Beverley-Harden-Ariza-Anderson-Nene/Capela hiç yabana atılmaması gereken, hücum, üçlük, atletizm ve pas potansiyeli çok yüksek bir beş. Bu sistemle Houston, play-off için son dakikaya dek bastıracak ve her şey umulduğu gibi giderse, son 8 takım arasına kapağı atmayı başaracaktır. Yeter ki, savunmayı (bilhassa play-off’ta) kâale alsınlar ve sakatlık geçmişi olan bunca isme revir yolları görünmesin…
Yazarın diğer yazılarına erişmek için tıklayın
mail: efe.ozenc@abcspor.com
twitter: @efe_ozenc
Youtube: Turuncu ve Siyah Kadar Yuvarlak