En sevmediğim laflardan biridir. ”Fenerbahçe isen hakemi de yeneceksin”.
Hakemi yenmeye çıkmıyorum ki!
Bugün Barış Şimşek diye bir hakem çıktı, resmen Fenerbahçe’yi doğramak istedi.
Tek tek pozisyonları konuşup yorumlamaya gerek yok.
Bu maça Trabzon bölgesi hakemini atayanlara da, aynı hakeme Fifa kokartını takanlara da ,akşam Fenerbahçe lehine verilmeyen penatılarda hakemi haklı çıkarmak için ekranda ıkınıp sıkılan yorumcuların tümüne de ve bu maç sonrasında hala “utanmadan” hakemden şikayet eden Ertuğrul Sağlam’a da, hepinize tek kelimeyle ”Hadi ordan ! ” diyorum.
Türkiye’de yorumcu olarak iyi yerlere gelmek istiyorsan Fenerbahçe lehine fazla yorum yapmayacaksın. Adın Fenerbahçe’li yorumcuya çıkarsa iyi yerlere gelmen mümkün değil. Hıncal Uluç’un ürettiği ama aslında varolmayan ”Fenerbahçe’li Basın” yalanı yüzünden objektif rolü yapmak zorundasın ve Fenerbahçe’nin hakkını yese bile hakem fazla sesini çıkartmayacaksın, bizde çarklar maalesef böyle dönüyor.
“Molde maçı inşallah bir dönüm noktası olur, Fenerbahçe’nin yeni bir başlangıç yapmasına yarar” diye bir dilekte bulunmuştum. Hakikaten de Fenerbahçe çok daha konsantre çıkmıştı maça, istekliydi, mücadeleciydi. Üretkenlik konusunda yine bazı eksiklikleri vardı tabii ki ancak bir kaç olumlu gelişmeyi de görmemek mümkün değildi.
Örneğin Raul Meireles bugün oyunun her iki yönünde de varlığını hissettirdi. Defansına oldukça yardım edip bir çok top kazanmasının yanında ileriye iyi toplar attı, rakip ceza alanına girdi, şut attı, defans arkasına koşu yaparken ofsayta bile düştü. Onun bu silkinmesi elbette ki ofansif zenginlik kattı takıma. Meireles gibi çok kritik bir pozisyonda oynayan diğer bir oyuncu da Ozan Tufan. Eğer o da alışma dönemini geçirip geçen sezondan bildiğimiz dinamizmini sahaya yansıtırsa Fenerbahçe’nin oyunu bir kademe daha yükselir.
Diğer bir olumlu gelişme de tabii ki Markoviç’ti. Çok statik yani az hareketli olduğundan şikayet ettiğim Fenerbahçe’nin oyununa ihtiyacı olan hareketi getirdi. Süratiyle, ele avuca sığmayan oyun tarzıyla taraftara büyük heyecan verdi. Arkadaşları ona alıştıkça koşuyoluna daha çok top alacaktır. Gol noktalarına daha yakın olup bol bol pozisyona girdiğini de göreceğiz Markoviç’in.
Gol pozisyonu demişken Hasan Ali’nin bugün yaptığı muhteşem asiste değinmemek olmaz.Herkes sosyal medyada tabir-i caizse Sercan Yıldırım’ı nasıl ”bakkala gönderdiğini” konuşuyor. Benim içinse önemli olan çizgiye inmesi. Çok az çizgiye iniyor Fenerbahçe’li futbolcular. Rize’de Nani indi çizgiye Van Persie’ye golü attırdı. Volkan Şen Atromitos maçında indi Fernandao’ya attırdı. Pozisyona girmekte zorlanan Fenerbahçe için en önemli rakibi açma yollarından biri çizgiye inmek. Bunu ısrarla daha fazla denemeli sarı lacivertli oyuncular.
Şimdi sırada Beşiktaş maçı var. Görünen o ki bu sezon şampiyonluk için en büyük iki favorinin maçı olacak. Bu kez Fenerbahçe’yi ofansif olarak çok daha kuvvetli bir rakip bekliyor. Stoperleri hala S.O.S veren Fenerbahçe bakalım güçlü rakibine nasıl bir önlem alacak? Fenerbahçe haftaya ilk kez kısmen de olsa ”oynatmamaya” çıkacak. Bakalım şimdiye kadar ”oynama” kısmında pek göz doldurmayan Pereira ”oynatmama ” maçında neler yapacak?
mail : alp.eralp@abcspor.com
twitter : @alperalp72