Ian Thorpe denince ilk aklıma gelen şey, 1998 yılında Perth’de düzenlenen Dünya Yüzme Şampiyonası’nda ilk altın madalyasını kazandığında, yarışı sunan, kendisi de Olimpiyat gümüş madalyalı bir yüzücü olan, Nicole Livingstone’ın Channel Nine’da ‘ World Champion at 15 ‘ diye defalarca bağırarak kendinden geçmesi gelir.
1982 yılında Sydney’de dünyaya gelen 1,96 boyundaki Thorpe, zaten çok iri bir çocuk olmasına, bir de fiziksel olarak akranlarından hızlı gelişmesini ekleyince, daha çocuk yaşta bütün birinciliklere ambargo koymaya başlar. Hatta 8 yaşına kadar süren klor alerjisi sebebiyle, yüzerken kafasını suya sokmadan yarışır ama yine de rakiplerini kolayca alteder.
Ablası da çok iyi bir yüzücü olan Thorpe, henüz 13 yaşında boyunun 1,84’e ulaşmasıyla, müthiş bir anne baskısıyla beraber, tamamen yüzmeye odaklanır ve gençliğini yaşayamaz, belki de bu yüzden meydana gelen motivasyon kaybı ve depresyon sebebiyle 24 yaşında aktif sporu bırakacaktır.
1996 Atlanta Olimpiyatları öncesi 13,5 yaşındayken, antrenörü tarafından, hiç bir şansı olmamasına rağmen, tecrübe kazanması için Avustralya seçmelerine gönderilir. Seçmeleri kazanamayan Torpido’nun burada kazandığı tecrübeye fiziksel gelişimi de eklenince ( boy 1,96, ayak 54 numara ) iki sene içerisinde en iyi derecesini 8 saniye geliştirir ve artık dünya çapında bir atlettir.
1997 Pan Pac’lerde adını Michael Klim ve Grant Hackett’la beraber duyurmaya başlayan Ian, asıl patlamayı 1998 Dünya Şampiyonası’nda yapar. 15 yaşında tarihe en genç şampiyon olarak geçer ve 400m ve 4*200m’yi kazanır.
Sydney’de 1999’da düzenlenen Pan Pasifik oyunlarıyla beraber dünya rekorları da gelmeye başlar. Benim de canlı seyrettiğim yarışlarda, Thorpe adeta her havuza girdiğinde dünya rekoru kırar. Onunla beraber bütün Aussieler de müthiş formdadır. Hatta 4*100’de Amerika’ya tarihlerinin ilk mağlubiyetini tattırırlar.
Benim şahsi fikrime göre Avustralya yüzme Milli takımı o şampiyonada zirve yapmıştı. Hackett’lı, Susie O Neill’lı, Thorpe’lu kadro o formu devam ettirebilseydi, Sydney Olimpiyatlarında daha fazla madalya alabilirdi.
Şampiyonayı 3 dünya rekoru, 4 altınla tamamlayan Thorpe, dünyada da yılın yüzücüsü seçilir.
2000 Sydney Olimpiyatları’nda en başarılı Aussie olan Thorpe, 3 dünya rekoruyla beraber 3 altın, 2 gümüş madalya kazanır.
Özellikle Amerika’ya karşı kazandıkları 4*100 serbest yarışı, tarihin en unutulmaz yarışlarından birine sahne olur. Aslında kelebekçi olan Michael Klim’in serbest yüzmesine rağmen son metreleri kollar serbest, bacaklar kelebek ( dolphin kick )şeklinde adeta çatlayarak tamamlaması ve Thorpe’un son ayağı kendi 100m bireysel derecesinin 1 saniye altında yüzmesi tarihe geçer.
2001 Dünya Şampiyonası’nda kariyeri tam pik yapan Thorpe, Hobart’ta 4 dünya rekoru kırıp tam 6 altın madalya kazanır. Buradan sonra kariyeri düşüşe geçen Thorpe, medyadaki popülerliğini de yavaş yavaş Michael Phelps’e kaptırmaya başlar.
2004 Atina Olimpiyatları’nda eski gücünde olmamasına rağmen, yine de 2 altın,1 gümüş, 1 bronz madalya kazanmayı başarır ve spora ara verdiğini açıklar.
Bu arayla beraber kendini alkole ve moda sektörüne veren Thorpe, 2006, 2011 ve 2012’de yüzmeye geri dönme sinyalleri verse de hiçbirinde başarılı olamaz.
200 ve 400 metre yarışlarının son 30 metrelerindeki hızlanışları mantık sınırlarını zorladığı için, yıllarca özellikle Amerikalılar tarafından doping imalarına maruz kalan Thorpe’un buradaki sırrı, 54 numara ayaklarının verdiği avantajla, kulaç başına 6 ayak çırpmalı stiliydi. Tabii böylesine büyük bir şampiyonun sadece ayaklarının büyüklüğü sebebiyle buralara geldiğini iddia etmek büyük haksızlık olur. Büyük ayakların kendisine bir avantaj sağladığı doğrudur, ama serbest stilde, bacak ve ayakların hıza toplam etkisi % 15 civarındadır.
Gelmiş geçmiş en büyük yüzücü olmasa da, tüm zamanların en iyi takım yüzücüsü olan Ian Thorpe, yıllarca her platformda inkar ettiği eşcinselliğini de 2014 yılında İngiliz Talk-Showcu Michael Parkinson’ın programında itiraf eder ve bütün dedikodulara bir son verir.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
emrah.seber@abcspor.com