Bazı sporculara baktığım zaman, tam da o spor için yaratıldıklarını düşünüyorum; sadece fiziksel olarak değil, yetenek ve akıl açısından da. Öyle bir karakter ortaya koyuyorlar ki, sadece o oyuncuyu izlemek bile çok zevkli hale geliyor.
1988 Sırbistan doğumlu olan Nemanja Bjelica, 7 yaşından beri basketbol oynuyor. Profesyonel kariyerine 2007 yılında Avusturya Basketbol Ligi ekiplerinden Arkadia Traiskirchen Lions’ta başlayan Bjelica, 2008 yılında yeteneği keşfedildikten sonra ülkesinin liginde ve Adriyatik Ligi’nde mücadele eden Kızılyıldız’a transfer oldu. Burada 2 başarılı sezon geçirirken, 2008-2009 sezonunda Eurocup’ta mücadele eden takımının en önemli kozlarından biri oldu. Ayrıca o sezon beraber çalıştığı, şu anda Avrupa’nın en önemli koçlarından biri olan Svetislav Pesic, Bjelica’nın basketbol kariyerinde önemli bir rol oynadı.
Pesic, Bjelica’yı 1 numarada oynatarak basketbol görüşünü, topu yönlendirmesini ve yeteneklerini geliştirmeye itti. 2009-2010 sezonunda forma giydiği 12 Eurocup maçında 8.5 sayı ortalaması tutturdu. 2010 yılının yaz aylarında İspanya Basketbol Ligi’nin önemli ekiplerinden, o zamanki adı ile Caja Laboral ile 5 yıllık sözleşme imzaladı. İlk sezonunda fazla süre alamadı ancak ikinci sezonunda maç başına 13 dakika süre aldı ve %56 ikilik, %47 üçlük oranı ile 4.8 sayı ortalaması tutturdu. 2012-2013 sezonu ise hem süre alma hem istatistik ortalamaları açısından İspanya’daki en iyi sezonu oldu. Maç başına 23 dakika süre alarak, 10 sayı, 4.8 ribaund, 1.3 asist ve 1.0 blok ortalamaları yakaladı. Aynı sezonda Euroleague’de 9.9 sayı, 4.8 ribaund ve 1.3 asist ortalamaları tutturdu.
Dünyanın en iyi liglerinden olan İspanya’da ve Euroleague’de gösterdiği bu performans, Barcelona ve CSKA gibi takımlardan transfer teklifleri almasını sağladı. Ancak Zeljko Obradovic’in Fenerbahçe Ülker’in teklifini kabul etmesi ile Bjelica’nın da yolu İstanbul’a çevrildi. 2013-2014 sezonunda Fenerbahçe Ülker ile şampiyonluk kazandı ancak Euroleague’de Top16’nın ötesine gidemedi. Bu sezon ise Final-Four’a giden yolda çok önemli rol oynadı. 11.9 sayı ortalaması, %56.9 ikilik, %34.8 üçlük, 8.6 ribaund, 1.9 asist ortalamaları tutturdu. Kritik anlarda aldığı sorumluluk, şut konusunda kendine olan güveni, dribbling yeteneğini kullanıp potaya gidebilmesi bu sezonda çok önemli katkı yaptı.
Bjelica, henüz Avrupa’da çok parlamamışken, 2010 yılında NBA draftında Washington Wizards tarafından seçildi. 2.tur 35.sıradan draft edilen oyuncunun hakları daha sonra Minnesota Timberwolves’a takas edildi.
Fenerbahçe Ülker formasıyla daha komple bir oyuncu olmasında, Obradovic’in etkilerinin yanında kendini geliştirmesinin de büyük payı var. Euroleague resmi sitesine verdiği röportajda; kondisyoner ile çalışarak kas oranını geliştirdiğini, dribling özelliğini geliştirmeye çalıştığını söylüyor. Obradovic’in saha içerisinde kendisine verdiği özgürlüğün performansında büyük payı olduğunu ekliyor.
Bjelica’nın en önemli özelliklerinden biri, atmosfere ya da maçın heyecanına kendisini kaptırmadan soğukkanlı kalabilmesi. Çok kritik bir yerde attığı şuttan, güzel bir asist sonrası vurduğu smaçtan ya da rakibini çok iyi takip edip yaptığı bloktan sonra bile yüz ifadesi değişmiyor. Barcelona deplasmanını hatırlayın; son saniyede attığı turnike ile maçı kazandırmış, bütün takım arkadaşları O’na koşmuş ama yüzünde hala bir mimik yok.
Belki de sürekli maçın içerisinde kalmasının, doğru şutu ya da pası bulabilmesinin en büyük nedenlerinden biri de bu. Fenerbahçe Ülker-Maccabi serisinin 2.maçında kaydettiği bir basket-faulden sonra sağ kolunu havaya kaldırıp, yumruğunu sıkarak sevinmesi ve Final-Four’a kalındıktan sonra sosyal medyada paylaşılan, gülerkenki fotoğrafı çok görebileceğimiz anlar değil.
Milli takım kariyerine baktığımız zaman da, 2010 yılındaki FIBA Dünya Şampiyonası ile birlikte yükselişe geçtiğini görüyoruz. Sırbistan bu turnuvada 4.olurken, Bjelica 5.7 sayı, 2.8 ribaund ve 0.7 asist ortalamaları tutturdu. 2011 Eurobasket’te ortalama 14 dakika sahada kaldı. 2013 Eurobasket’te ise dakika ortalamasını 23,6 dakikaya çıkardı ve 10 sayı, 7 ribaund, 1.9 asist ortalaması yakaladı. 2014 Dünya Şampiyonası’nda ise takımının ikincilik madalyasını almasına 11.9 sayı, 6.9 ribaund ve 2.8 asistle katkıda bulundu.
Bjelica’nın yavaş olmayan ayakları, top çalma ve ribaund sezgisi kendisine savunmada avantaj sağlıyor. Hücumda ise dribling yeteneğinin yardımıyla potaya gidebiliyor, sırtı dönük oynayabiliyor, yüksek isabetle orta mesafe ve üçlük şut kullanabiliyor, saha görüşü sayesinde asist yapabiliyor. Bu sayede hem hücumda, hem savunmada yararlı bir oyuncu oluyor.
Sezon sonunda, bir sezon daha sözleşmesi olmasına rağmen Fenerbahçe Ülker’in Bjelica’yı kadrosunda tutabilmesi oldukça zor olabilir. Bu sezonki Final-Four başarısını devam ettirebilmek için ya Bjelica takımda tutulmalı ya da çok iyi bir transfer ile yeri doldurulmalı, eğer öyle bir oyuncu varsa. Pesic’in de dediği gibi: “Şu an Avrupa’da Nemanja Bjelica’dan daha komple bir oyuncu varsa, ben henüz kendisini izlemedim.”
DERYA CERASİ
derya.cerasi@abcspor.com
@deryacerasi