Kabul edelim ki maç öncesi kadroya bakan Trabzonsporluların maça dair ümitleri azdı. Nitekim ilk 11’de Mustafa Akbaş, Zeki Yavru, Salih Dursun ve hatta Fatih Atik gibi kısa sürede mimlenmiş 4 isim vardı.
Buna karşın Vahid Hoca’nın 1 haftadan bu yana yaptığı tüm açıklamalar Fenerbahçe’yi ezberlediği yönündeydi ve buna göre bir kadro çıkarmış olmalıydı. Maça futbol oynamayı daha fazla düşünen Sefa, Yusuf, Mehmet Ekici gibi isimlerle çıkılsaydı nasıl bir sonuç olacağını bilemeyiz tabi ama maçın geneline bakıldığında Vahid Hoca ve takımın başarılı bir sınav verdiğini söyleyebiliriz. Vahid Hoca’nın da söylediği gibi Türkiye’nin şu an en iyi takımıyla oynadık. Verdiğimiz pozisyon sayısı şutlar haricinde SIFIR! Rakibi iyi kilitleyip yakalanan pozisyonlarda kilidi açamayınca maçıon da golsüz bitmesi kaçınılmaz oldu.
Başarılı savunmanın anahtarı takımın birbirine yakın oynaması ve rakibi çok geride karşılasa da sahaya iyi yayılması oldu. Bu oyun anlayışı maç öncesi korkulan isimlerin olumsuz anlamda ön plana çıkmalarını da engelledi. Trabzonspor’da Musa Nizam başta olmak üzere oyuncular Emenike ve diğer hücum oyuncularını topla döndürmemeye ve rakip topu alır almaz ilk müdaheleyi yapmaya özen gösterdiler. Buna herhangi bir bireysel hata ya da rakipteki yıldız isimlerin herhangi bir ekstra hareketi eklenmeyince ve Waris ve Fatih Atik , Caner – “Gökhan The Market” ikilisi karşısında sağlam durunca ortaya kusursuza yakın bir defansif performans çıktı.
Hücumda ise Constant’ın yönlendirdiği ataklarda Waris’in çabukluğundan, Yatabare’nin bitiriciliğinden faydalanmaya yönelik bir plan vardı. Nitekim özellikle 2. Yarıda 3-4 net pozisyona da girildi bu isimlerle ancak son vuruşlarda başarılı olunamayınca gol kaydında muvaffak olunamadı.
Yenilerden Waris sürat ve birebirdeki başarısıyla, Yatabare ise pozisyon bilgisiyle dikkat çekti. 2. yarının hemen başında Waris’in kafayla üstten auta attığı pozisyonda Yatabare’nin defansı öne yollayıp kendisini arkaya nasıl attığını bir kez daha izlerseniz ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Medjani genel olarak teknik anlamda yetersiz olması ve o bölgenin oyuncusu olmamasıyla eleştirilse de 1’i duran top olmak üzere 2 önemli atakta topu doğru yere atan adam Medjani’ydi. O bölge için bir Bourceanu olmasa da dünkü performansı fena değildi.
Hocanın belki de en çok tartışılan tercihlerinden birisi her maça Fatih Atikle başlaması. Zira Fatih, Sefa ya da Yusuf kadar yaratıcı bir oyuncu değil ancak Vahid Hoca takım olma aşamasında takımına gol yememe alışkanlığı ve özgüven kazandırma adına Fatih tercihini yapıyor olabilir. Bu husus diğer defansif oyuncu seçimlerinde de etkili oluyor diye düşünüyorum. Bu düşüncesine bu aşamada saygı duyabiliriz ancak hoca sürekli istediği 2 aylık zaman dilimi sonucunda lig lideriyle puan farkının açılmış olmasını istemiyorsa Erciyes ve Fenerbahçe maçlarından farklı birşeyler yapmak zorunda. Zira bu oyun anlayışı gol yememek için, derbide “akıllı oynadık” demek için yeterli olabilir ancak unutmamak gerekir ki ligdeki 28 maçı büyük takımlara karşı oynamıyoruz ve bir an önce kazanmaya başlamak zorundayız.
Cardozo ve Bosingwa iyileştikten sonra Vahid Hoca’nın yabancı rotasyonundaki başarısı ve yerli seçimlerindeki isabet oranı sezonu nerede bitireceğimizi belirleyecek.
Son olarak dün İstanbul medyasının “Trabzon taraftarı böyle olsun, futbola dönsün” goygoyu vardı. Olayların çıkmamasıyla Fenerbahçeli futbolcuların provokasyon yapmamaları ve Volkan’ın olmaması arasında bir bağlantı kurmadılar. Onu da biz hatırlatmış olalım.
Berat BULUT