İSMAİL ABİ’DEN SON DAKİKA MESAJI!

Trabzon seyircisi uslu durduğu takdirde güzel bir maç seyredeceğimizi umut ediyordum. Beklentimin çok dışında bir maç oldu.
Transfer şampiyonu ile lig şampiyonun maçıydı ne de olsa..
Sahadaki takımların ismi büyüktü ama zihniyetleri küçüktü.
Vahid Hoca’nın hafta içi ligin en iyi takımı olarak ilan ettiği Fenerbahçe’den çok çekinmiş olabileceğini düşünenler yanılıyor.
Vahit Hoca, Fenerbahçe’ye kaybederse sezonu kaybedeceğinin bilincindeydi. Zamana ihtiyacı olan bir takımı vardı ve bu maçı kaybetmek  camianın tüm moralini ve motivasyonunu sıfırlayabilir, ihtiyaç duyduğu zamanı çok fazla uzatabilirdi. Beraberlik oldukça iyi bir skordu.
Nasıl olsa elinde hızlı ve yetenekli forvetleri vardı. Klasik bir kontratak takımı taktiği ve başarılı uygulamasıyla istediklerini de aldı.
Agresif, doksan dakika gol arayan bir Fenerbaçe seyretmeye alışkın Fenerbahçelilerse esneye esneye maçı seyrettiler!
İsmail Hoca korkarım bu ateşten gömleği taşıyamayacak.
Topa sahip olayım, bol pas yapayım, ağır ağır top yapayım, sonra bi  de gol bulursam Allah Kerim diye çıkmış maça İsmail Kartal.
Aslında bu bir oyun planı değil, bu bir kaybetmeme planı.
Ben şunu hissediyorum; amaç maç kazanmak falan değil, şampiyonluk şansını son haftalara kadar taşımak, iki tane üstüste mağlubiyet alıp çözmek zorunda kalacağı bir krize girmemek!
Risk alınacaksa, son çeyrekte alayım riski. Şampiyon olalım tabi ama ne olursa olsun ben bu sezonu çıkarayım mantığında gibi geldi bana..
Karabükspor maçında da Fenerbahçe pozisyon bulamamıştı. Dünkü maçta da sıfır pozisyonla maçı bitirdi. Topal’ın şutu bir organizasyon finali değildi.
Fenerbahçe bu kafayla ligi son haftalara kadar kovalar ama bitiremez.
Son Dakikaya kadar 3 puanı kovalayan bir takımdan, Trabzonspor gibi yeni yeni takım olmaya çalışan bir rakibe karşı 90. Dakikada Selçuk Şahin’i oyuna alıp skora yatmaya çalışan bir takıma geçiş gözlemledik.
Bence bu çok acı. Fenerbahçe seyircisi bunu haketmiyor.
Her zaman söylüyorum, şampiyonluğun yolu Alper ve Webo’nun daha fazla dakika almasıyla aydınlanacak.
Orta sahada bu kadar yana ve geriye pas yaparsan senin Emenike ve Moussa Sow gibi geniş alanda etkili oyuncularını verimsizleştirirsin. Ayağına sıkarsın.
Aykut Kocaman bu sistemde ritmi Niang ve Webo ile yakaladı. Moussa ile de ritmi bulamadı, Bienvenu ile de.
Santrforda Moussa ile Emenike dönüşümlü oynadı ama etkili olamadı. Çünkü pivot özelikleri yok ikisinde de.
Rakibin maçın başından sonuna kadar ceza sahasına çok iyi kapandığını gördük. Emre,  Diego , Kuyt  ve Caner’in getirdiği toplarla ceza yayında buluşan Sow ve Emenike top tutamadılar, aldıkları topla ne dönebildiler ne de topu tekrar verebildiler. Çünkü bu iki oyuncunun böyle bir özelliği yok. Hal böyle olunca iş dış şutlara kaldı.
Ha, kanatlarda çok iyi çalım atan, dar alanda çok kolay adam eksilten iki tane top cambazın varsa kapanan takımı açarsın. Öyle bir oyuncu da yok.
O zaman Webo ile oynayacaksın. Başka oyuncu seçeneğin yok.
Daha çabuk ve dikine oynarsın ancak Emenike ve Sow’dan maksimum faydalanırsın. Temposuz bir oyunda Diego’da, Emenike’de, Moussa’da kaybolur gider. Bu kadar fazla pas yaparsan tempo yapamıyorsun. Tempo yapamıyınca da baskın yapamıyorsun ve pozisyon bulanıyorsun işte!
Ayrıca Emenike ve Sow çok formsuzlar. Ersun Hoca-İsmail Abi değişikliğinin etkisi olabilir diye düşünüyorum.
Emenike’nin bu sene ikinci senesi. Bu sene daha farklı olmalı.
Gördüğüm tek fark saç stili. Vaj..’ya  benziyor. Bence hiç hoş olmamış!
Saç modeli demişken, bence şimdiden kafayı kazıtalım, saç baş yolacağımız günler çok yakın maalesef.

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

bruno.monte@abcspor.com