https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

YAPI VE REÇETE

Okunması Gerekenler

YAPI VE REÇETE

25 Mayıs 2025 Pazar günü Avrupa’da iki sarı-lacivertli takım şampiyonluğunu ilan etti. Bunlardan biri tarihinde ikinci kez Euroleague şampiyonu olan Fenerbahçe Beko basketbol takımı, diğeri ise Belçika’da 90 yıl sonra şampiyonluğa ulaşan Union St Gilloise takımıydı. Bu iki takımın renkleri yanında birkaç ortak özelliği daha var. Maaş bütçeleri mücadele ettikleri lig ölçeğinde orta ve üst orta sıralarda (Fenerbahçe beşinci, Union yedinci sırada), üst sıralar için değil belki ama şampiyonluk için underdog ekipler, transfer politikaları ve performansları sebebiyle ihracatçı takımlar ancak en önemli ortak özellikleri bu iki takımın da doğru bir planlama ve takım olgusuyla başarıya ulaşmış olmaları.

26 Mayıs 2025 günü ise bu iki takımla taban tabana zıt bir takım, Fenerbahçe futbol takımı, sportif açıdan iflasını açıkladı. Taban tabana zıt çünkü en yüksek maaş bütçesine sahip, kağıt üzerinde şampiyonluğun en önemli iki favorisinden biri, ithalatçı bir ekip ancak en önemli zıtlık noktası tamamen plansız ve yöneticisi, hocası, oyuncusuyla takım olmanın yakınından dahi geçmeyen bir ekip olması. Bu kadar kriter voltranı oluşturduğunda, şampiyonluk beklentisiyle de birleştiğinde içinden çıkılması çok zor bir kısır döngü halini alıyor.

Bu kısır döngüden çıkmak/kısır döngüyü kitlelere hissettirmemek için yıllar içinde bulunan 2 çözüm oldu: birincisi sürekli bir düşman yaratmak. Bu düşman bazen soyunma odasına halı getiren oyuncular oldu, bazen son kumarını oynayanlar, bazen 4’lü oynatmayan hocalar ama en büyüğü “yapı” adı verilen, tam olarak ne olduğu açıklanamayan (bazen İzmirli hakemler, bazen TFF, bazen tüm hakemler, bazen bahis mafyası, bazen de tüm bunların kombinasyonu), futbol dünyası içinde Fenerbahçe’nin şampiyonluğunu engellemek için var gücüyle çalışan organize bir yapılanmanın var olduğu iddiasıydı. Bu söylem öyle bir noktaya vardı ki, bizzat kulübün başkanının ağzından “ben olduğum sürece bizi şampiyon yapmayacaklar” gibi bir cümle bile dökülebildi.

Bu söylemin takım içi motivasyon açısından ne kadar tehlikeli olduğu (tekrar tekrar ispatlanmasına karşın) bir yana, ikinci çözüm ise belki de bundan daha tehlikeliydi: çok yüksek maaşlara, sadece adı yıldız olduğu için yapılan sayısız oyuncu transferi ve her sene birbiriyle alakasız futbol yaklaşımlarına ve oyun anlayışlarına sahip hocaları takımın başına getirmek. Bu hocaların performanslarındaki dalgalanmalar bir yana dursun, tablonun gösterdiği resim çok net: plansızlık. Her sene sil baştan ve pusulasız bir yelkenli gibi rüzgarla savrulan bir yapılanmanın başarı (şampiyonluk) şansının da aynı yelkenlinin okyanusta bir adaya rast gelmesiyle aynı oranda olduğunu vurgulamak gerekir.

Oysa ki, reçete çok uzakta değil, hiçbir zaman da olmadı. Reçete hiçbir zaman harcanan paranın büyüklüğü olmadı. Futbol bu şekilde lineer bir çizgide ilerlemiyor. Öyle olsaydı Manchester United’ın her yıl tüm kupalara ambargo koyması gerekirdi. Reçetenin ne olduğu ilk paragraftaki örneklerde ve doğru planlamada gizli. Doğru planlama, planlama doğrultusunda istenen oyunu oynatacak bir hoca ve geçmişi için yüksek maaşlar verilen oyuncular değil, geleceği için düşük maaşlar verilen oyuncular. Bu oyuncuları takıma kazandıracak doğru kişilerden oluşan bir yapılanma. Ancak, bugüne kadar gösterilen performans göz önüne alındığında, gelecek için de aynı kişilerin bu tarz bir yapılanmayı oluşturması zor görünüyor.

mail: onur.ilimsever@abcspor.com

twitter: @onurilimsever

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Son Haberler

RIVELLINO, ELASTICO -FLIP FLAP, ÇALIMI İCAT EDEN FUTBOLCU

Tarihin en büyük futbolcusu kim dendiğinde Pele-Maradona ve günümüzün süper yıldızı Messi üçgeninde paylaşılır oyların çoğu, ama Brezilyalıların bazılarına...

Benzer Konular