Isınamadım %5 kuralına oldum olası.
Fırsat buldukça da rahatsızlığımı dile getirdim bu konudaki.
Bir yandan tribünler dolsun, futbol taraftarla güzel diyoruz. Diğer taraftan deplasman taraftarını %5 ile sınırlıyoruz.
Tamam evsahibi takım kalan %95’i dolduruyorsa lafım yok ama dolduramıyorsa açarsın maça 24 saat kala biletleri rakip takıma, satabildiğin kadar satarsın, araya da çekersin polis kordonunu, bitti gitti . Tabii gerçekten dolu tribünler istiyorsak.
Bakın bugün Istanbul’un göbeğinde son derece önemli bir maç oynandı. Kasımpaşa tribünlerinin yarısı boş. Kale arkalarından bir tanesi hiç açılmamış bile. Fenerbahçe seyircisi ise küçücük deplasman tribününe mahkum edilmiş. Bilet satsan kale arkasının tamamını rahatlıkla dolduracaklar. Tabii olmadı böyle bir şey ama o az sayıdaki, yaklaşık 800 kişilik Fenerbahçe seyircisi sahaya ciddi şekilde etki etti. Televizyondan ne kadar duyuldu bilmiyorum ama 90 dakika boyunca bir saniye bile susmayan Fenerbahçe’liler takımları için büyük bir itici güç oldular. Bu sezon boyunca Kadiköy’de tribünleri boş bıraktıkları için çokça eleştirildiler ama kimselerin dile getirmediği bir konu var. Aynı taraftar deplasman maçlarında müthiş bir coşkuyla takımlarının yanında yeralıyorlar. Istanbul içi ve dışı hemen hemen tüm deplasmanlarda sanki %5 değil de %50 imiş gibi adeta şov yapıyorlar. Bugünkü 800 cesur yürek gibi övgüleri sonuna kadar hakediyorlar.
Tabii oyun tribünde değil sahada oynanıyor, başaktörler de futbolcular. O yüzden Fenerbahçe’nin galibiyetini sadece bugünkü etkili seyircisine bağlamak yanlış olur. Aslında ilk yarı kafa kafaya bir oyun vardı. Kasımpaşa’nın da Fenerbahçe’nin de birkaç pozisyonu ile beraber her iki takım da oyun olarak rakibine bariz bir üstünlük kuramadı. Hem ilk yarı boyunca zaman zaman hem de ikinci yarının başında Fenerbahçe topu rakibe bıraktı, ciddi baskı yedi. Benim hiç hoşuma gitmedi bu bölümde oynadığımız oyun. Hatta yenik duruma bile düşebilirdik. Ben takımın biraz yıpranmış olduğunu hissettim bu dakikalarda.
Aykut Hoca ligin sonuna doğru ideal kadrosunu yakaladı. Bu kadroda da ısrar ediyor. Şu anda sakatlık ve cezalı olmadığı sürece hepimizin sayacağı bir 11’i var Fenerbahçe’nin. Bu bir bakıma iyi, oyuncuların birbirine uyumu açısından bir avantaj. Yalnız sürekli aynı oyuncular oynayıp da yük hep aynı isimlere binince sanki biraz yorgunluklar yaşanıyor hem fiziksel hem de mental olarak.
Bakın skor 1-1 olduktan sonra Valbuena ve Janssen ikisi beraber girdi oyuna. İşin ofansif veya defansif kısmını konuşmuyorum. Sonuç olarak iki tane istekli ve aç oyuncu girdi sahaya. Bir anda enerjisi yükseldi takımın. Gol de gelince özgüveni de yükseldi sarı lacivertlilerin. Coşku arttı. Kapanan ve rakibe topu bırakan takım gitti, rakibi çıkartmayan, oyunun hakimiyetini ele geçiren, bir çok ta pozisyon bulan bir takım geldi.
İşte özgüven artınca oyuncuların performansına nasıl katkı sağlıyor görüyorsunuz.
En güzel örneği beklerimiz. Hasan Ali ve Şener sezon içinde formalarını Isla ve İsmail Köybaşı’na kaptırmışlardı, Fazlasıyla eleştiriliyorlardı. Üstüste oynadıkça özgüven patlaması yaşadılar, Yaptıkları bireysel hatalar azaldı . Hücuma daha rahat çıkıp skora da asist ve gollerle katkıda bulundular. Şu anda her ikisi birlikte ilk 11’in değişmezleri oldular .
Bunun tam tersi Alper Potuk için geçerli. O formasını kaptıranlardan. Bugün Dirar’ın ani sakatlığı yüzünden kendini bir anda ilk 11’de buldu. İsteksiz miydi, kesinlikle hayır. Diriydi, kuvvetliydi, çok top sürükledi ama kafası rahat değil. Güveni azalmış. O yüzden de son paslarda, son vuruşlarda hep yetersiz kaldı .
Aatıf ta bugün yetersiz kalanlardan biriydi. Yoğun maç temposunun olumsuz etkilediğini düşündüğüm oyunculardan biri de o. Geçen hafta Antalya maçında güzel bir gol attı ama maçın sonlarında basit pas hatalarıyla göze batmıştı. Aykut Hoca geriye çok az maç kalmışken ideal 11’inden vazgeçer mi bilemiyorum ama bana sanki küçük dokunuşlara ihtiyaç var gibi geliyor.
Şimdi koltuğumuza kurulup rakiplerimizin maçlarını seyretme zamanı. Bakalım yarınki skorlar sonrası puan durumu nasıl şekillenecek ? Skorlar ne olursa olsun belli ki Fenerbahçe son haftaya kadar mücadeleyi sürdürecek. Bizler de üstüste yaşanan bireysel hatalar sonrasında kaybettiğimiz gereksiz puanlara yanmayı sürdüreceğiz. Tabii işler istediğimiz gibi gitmez ve rakiplerimiz gerektiği kadar puan kaybetmezlerse. Ancak sonuç ne olursa olsun bizlerin kalan şu 3 haftada yapabileceği sadece tek bir şey var. Bu akşam 800 cesuryüreğin yaptığı gibi takımın arkasında olmak ve sonuna kadar destek vermek.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72