Toronto Raptors, şu aralar tarihinin en istikrarlı ve takdire şayan dönemini yaşayan bir NBA ekibi. Ne Damon Stoudamire ve Marcus Camby ile başlayan ilk adımlar, ne de Vince Carter ve T-Mac ile erişilen Doğu Finali, bu kadar görkemli değildi – kalıcı da olamadı. Oysa, yazın başında hiç tereddüt etmeden Raptors ile 5 yıl daha kontrat uzatacak kadar takımı seven ve sahiplenen DeMar DeRozan’ın Kyle Lowry ile kurduğu ortaklık, 3-4 senedir 50 galibiyet barajını yakalamakla kalmadı; geçtiğimiz yıl Doğu’da final oynayıp LeBron’a kaybettiler. Evet, o seride oyunu pota altına dökerek 2 maç kazandılar; ama dış şutlardaki vasatlıkları yüzünden, serinin son maçlarında Cavs’den 30 sayılara varan büyük farklar yediler. Bu yüzden, var olan güzide yapıyı nokta atışı parçalarla güçlendirmek, bu yaza girerkenki ilk parolaları olmalıydı. Oysa onlar, değişirken gelişmediler; aksine, güç kaybettiler. Nasıl mı? Aşağıda yazıldığı gibi..
23 – TORONTO RAPTORS
–
Gidenler: F/C Bismack Biyombo, F James Johnson, F Luis Scola, F Anthony Bennett, F Jason Thompson
Gelenler: C Jakob Poeltl, PF Pascal Siakam (Draft’tan); F/C Jared Sullinger, G Brady Heslip, G Fred VanVleet, C Yanick Moreira, F E.J. Singler, F Jarrod Uthoff (serbest oyuncu)
Geçen sezonki derecesi: 56-26
Koç: Dwayne Casey
Öncelikle; Ross, Patterson ve Powell hariç, geçen yıl işe yarayan, fark yaratan, eksikleri kapatan ne kadar bench oyuncuları varsa hepsini saçıp savurdular – hem de hiç pahasına. Büyük umutlarla alınıp kapağı revire atan DeMarre Carroll’un yokluğunda Patrick Patterson ve Terence Ross ile birlikte 3-4 numara açığını kapatan James Johnson, tecrübesiyle etrafı toparlayan büyük uzun Luis Scola; play-off’ta, özellikle de Cleveland’a karşı oynanan Doğu Finali serisinde pota altı savunmasıyla ortalığı kasıp kavuran, ‘MVP’ tezahüratları toplayan ve beklenen patlamayı nihayet gerçekleştiren pivot Bismack Biyombo ve faydalı uzun Jason Thompson, artık Raptors’ın bir parçası değil. Onlara kıyasla hiçbir işe yarayamayan Bennett’ın kaybı elbette ki önemsiz. Ama Scola, Johnson ve Biyombo’nun yerini doldurmaları, zor olacak.
Tabi yazın bu uğurda bazı icraatları olmadı değil; Boston pota altını sınırlı yetenekleriyle kotarmaya çalışan (ve fena da iş çıkarmayan) Jared Sullinger ve azim abidesi, kolej efsanesi savunmacı dev Poeltl, gidenlere rahmet okutmamaya çalışacak. İkisinin oyun zekasını toplasanız belki bir Scola etmiyor; tamamlayıcılıkları anca bir Johnson edebiliyor, fakat savunmalarını toplarsak Biyombo’ya bir hayli yaklaşabiliyorlar – belki de yeni hedef, pota altını sadece müdafaa ve ribaunt takipçiliği amaçları için donatmaktır. Bu tercih, modern basketbola uyuyor; fakat Toronto’nun en büyük eksiği, DeRozan ve Lowry’nin oyun tarzları hesaba katıldığında, Kyle Korver – Wilson Chandler benzeri istikrarlı bir dış şutördü – veya DeRozan ile Lowry’nin dış şutlarını geliştirmeleri gerekecekti. Raptors, bu bakımdan çok fazla gelişim göstermedi ne yazık ki; yeni takviyeler içinde Kanada yerlisi Brady Heslip ve çaylak Uthoff hariç bileği kuvvetli bir dış atıcı bulunmuyor.
Evet, buradan çaylaklara sıçrama yapalım, çünkü ilgiyi hak ediyorlar. Poeltl, Raptors adına bu yılki en büyük potansiyele sahip çaylak. Savunma gayreti ve becerisi, fiziksel oyundan kaçmaması, alan açabilmesi/kaplayabilmesi, yorulmaması ve her iki pota altında da kolay affetmemesi sebebiyle, sadece Biyombo’dan boşalan savunmacı yedek pivot rolünü üstlenmekle kalmayıp, pek yakında Valanciunas’ın yerine de göz dikebilir. Üstelik, her pozisyonda topu elinde istemiyor, tamamlayıcı parça olmaya ses etmiyor. Poeltl kadar oyuna yüreğini koyan beyaz uzunları epey özlemiştik, bakalım lige girer girmez etkisini gösterebilecek mi? Siakam ise, ortalama bir boyalı alan bitiricisi kıvamında, eski usulden sırtı dönük oynayan bir uzun forvet. Tek eliyle attığı yarım hook’lar haricinde pek bir numarası yok. Yaz Ligi’nde sadece aldığı kritik hücum ribauntları ile isminden söz ettirebildi; rotasyondaki önemi hep tartışmalı kalacaktır.
Geçelim diğer çaylaklara; Jarrod Uthoff, aslında oyunda bloklar başta olmak üzere her şeyi iyi seviyede yapabilen, fundamentali kuvvetli bir forvet; fakat bir beyaz için bile atletizmi o kadar kısıtlı ki, yeteneklerini bu ligde sergilemesi çok zor olacaktır. Eğer biraz olsun güçlenip hızlanırsa, rotasyonda James Johnson’ın yokluğunu aratmaz (zaten bu koşullarda ondan başka bir alternatifi de yok Raptors’ın). E.J. Singler, beyaz bir oyuncuya göre epey güçlü bir çaylak. Delici penetreleri, fena olmayan bitiriciliği ve savunma içgüdüleri sayesinde artı puanlar kazanıyor, fakat dış şut ve top hakimiyeti konusundaki eksiklikleri yüzünden, bu lige uyum sağlayıp sağlayamayacağını hep birlikte göreceğiz. Tabi bir de D-League gezgini Caboclo var; uzun kolları, çabuk elleri, atletizmi, deliciliği ve nadiren de olsa dribbling üzerinden dış şutları ve ceza atışlarını bitirebilmesi sebebiyle, belki rotasyona girebilir – tabi savunmasını geliştirirse.
İlginç iki çaylağı sona sakladım; bir tanesi, fundamental eksikliği çeken, savunmacı Moreira. Lucas Nogueira‘dan arta kalan sürede, çember savunmasına katkıda bulunabilir; fakat oyun zekasını ve ikili oyun savunmasını derhal geliştirmesi gerekecek. Fred VanVleet ise, benim NCAA döneminden yakinen tanıdığım, takip etmeyi sevdiğim bir saha lideri oyun kurucu. Topu elinde fazla tutması ve beyaz bir guarda göre bile vasat kaçan atletizmi hariç, yeni Greivis Vasquez – Beno Udrih kırması olabilir. VanVleet konusunda Avrupa takımlarının da gözünü açması lazım; kendisi havada kapılacak bir taşıyıcı guard ve kendisi eski kıtadaki her takıma lazım..
Peki, yeni takviyeler bize ne gösteriyor? 1) Artık pota altında hücum değil, savunma daha ön planda. Yani, Valanciunas’ın kıymetli olduğu günler yavaştan sona erecek. 2) Guard rotasyonundan herkes memnun ve dış atışlarda Kanada Millileri Cory Joseph – Brady Heslip’in yanı sıra, Norman Powell ve sakatlık mağduru Delon Wright aynı mesaiyi sürdürecek. Bir başka deyişle, ana rotasyon için bir dış şut planı varsa, bu işi guardlar değil, yine kısa forvetler halledecek. Oysa DeRozan – Lowry ikilisi, oyunlarına dış şut eklemedikçe play-off’larda yine felaket isabet yüzdelerinde kalırlar; zira orada oyun çok daha fiziksel ve normal sezonun aksine içeriye öyle kolay drive edilmiyor. 3) Kısa – uzun forvetler, halen takımın belki de en büyük X-Faktörleri. Eğer DeMarre Carroll sağlam kalabilirse, “LeBron Durdurucu”ları nihayet kendini gösterebilecek. Carroll, Atlanta’da LeBron’a karşı gayet iyi mücadele veren, hırslı ve meziyetli bir kelepçe; ayrıca hücumda da fena sayılmayacak bir ceza atıcısı. O’nun varlığı üzerine tüm planlarını yapmıştı geçtiğimiz yıl Raptors; bakalım o planları bu yıl uygulayabilecekler mi? Carroll’a bir zeval gelirse, Johnson da yokken Ross-Patterson ikilisine ve muhtemelen Uthoff’a büyük iş düşecek. Bu da, takımın geçtiğimiz yılı aşma ihtimalleri ile, mum gibi sönme ihtimallerini eşitliyor.
Valanciunas, artık nesli tükenen eski tip bir boyalı alan bitiricisi pivot, malum. Lakin savunmada epey aksaması ve sakatlıklara kucak açması yüzünden, takım kurgusundaki yerini yavaş yavaş Biyombo’vari uzunlara kaptıracakmış gibi görünüyor. Bunun ilk adımı da, maya tutarsa, kendisinin savunma da yapabilen genç versiyonu Poeltl’a epey dakika kaptırmak olacak. Poeltl elbette ki Valanciunas kadar etkin bir post skoreri değil, ama Raptors da 5 numaradan gelecek sayılarda Al Jefferson’ımsı sırtı dönük birebir isolation’ları, yani Valanciunas’ı değil, takipçi, fırsatçı ve tamamlayıcı uzunları istiyora benziyor artık. Dolayısıyla, sezon içinde bir takasla Valanciunas’ın, mesela bir Chandler Parsons veya Ersan İlyasova karşılığında ilk ve tek evinden gönderilmesi, kimseyi şaşırtmasın. Evet, Rudy Gay ile Toronto böylesi bir 3-4 numara imtihanından kalmıştı, fakat Parsons ve Ersan gibi rolünü büyütmeyen takım oyuncularıyla işler çok farklılaşır..
Gelelim, bomba ikiliye, yani Canadian Duo’ya. Lowry ile DeRozan, Olimpiyat altını ile sezona merhaba diyecekler. Elbette özgüvenleri gelişmiştir; milli takımı ciddiye alan 3-5 isimden biri olmaları da ayrıca takdirimizi kazanmıştı. Fakat Lowry’nin top kayıplarına, DeRozan’ın da savunmasına ve kaçan dış şutlara muhakkak özel ilgi ve mesai ayırması lazım. Geçen seneki düzeylerinde kalırlarsa, takım olarak daha ileri gidemezler. Çünkü rakipler, onları play-off’larda nasıl durduracaklarını biliyorlar ve her daim yardımlarına Valanciunas koşamaz – ki zaten Litvanyalı’nın takımdaki akıbeti gittikçe bulanıklaşıyor. Kısaca, Raptors’ın bu yılki Bulls’a çok benzediğini, fakat Bulls’un aksine 3 ve 4 numaradaki as oyunculardan ve 1 ve 2 numaranın bench temsilcilerinden ekseriyetle dış şut katkısı alabildiklerini söyleyebiliriz. Bu durumda ne yazık ki Bulls’dan çok da bir farkları kalmıyor, çünkü fark yaratan oyuncuların hiçbirisi, topu dağıtan veya takımı taşıyan süperyıldızlar değiller. Bu işi, tıpkı Wade-Rondo-Butler üçlüsünde olduğu üzere, Lowry ve DeRozan çözmeli. Aksi halde, play-off’larda, lideri/yıldızı olmayan Boston’dan bir farkları kalmaz. Günümüzdeki kural belli nitekim: Yıldızın, (eğer LeBron değilse), dış şutlardaki en büyük silahın olacak. Misal? Splash Kardeşler, Westbrook, Durant, Lillard, Wall, Irving, Conley, Melo, Isaiah Thomas, Chris Paul, Paul George, Dirk Nowitzki, James Harden, Paul Millsap, Kemba Walker, Gallinari, Wiggins, vs. vs. Aksi halde, çok müstesna bir takım yapın olmalı. Misal? San Antonio Spurs…
Evet, koç Dwayne Casey’i severiz, sayarız. Takımı, yine muteber düzeyde bir savunma yapacak, hücumda topu iyi paylaşacaktır. Fakat modern basketbolun hücumdaki gerekliliklerini, Raptorsperver iki penetreci guardın omuzlarına değil, tamamlayıcı parçalara, görev adamlarına yüklemek, 90’ların âdetiydi. Eğer bu yaz takıma, örneğin Durant’i ekleyebilselerdi, kaliteyi göz ardı ederek söylüyorum, yapı bakımından şaha kalkarlardı. Çünkü dış şut sokabilen görev adamlarından evvel, dış şut sokabilen bir yıldıza ihtiyaçları var. Bu yüzden, Raptors normal sezonda yine play-off için gerekeni yapar, fakat 50 galibiyet alamazlar ve play-off’ta Yarı Final’den ötesine geçemezler, diyorum. Çünkü hem (Biyombo’yu gördükten sonra) 5 numaradaki sistemi değiştirip Valanciunas’tan alacakları katkıları kendi elleriyle kesme derdindeler, hem de kısalara dayanan oyunu seçip, işi dış şutu olmayan kısalara bırakarak Portland’dan da geride kalıyorlar…
Yazarın diğer yazılarına erişmek için tıklayın
mail: efe.ozenc@abcspor.com
twitter: @efe_ozenc
Youtube: Turuncu ve Siyah Kadar Yuvarlak