https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

2 FARKLI FENERBAHÇE

Okunması Gerekenler

2 FARKLI FENERBAHÇE

Hadi gel yıkalım şu Süleymaniye’yi desek, iki kazma, iki kürek, iki de ırgat gerek..

Süleymaniye’yi yeniden yapalım desek bir Süleyman bir de Sinan gerek.

İki kazma, iki kürek ve bir kumpasla yıktıkları o kadroyu yeniden inşa etmek istesek de bir Alex gerek, bir Lugano gerek, bir Appiah, bir de Daum gerek..

Nereden nereye??

Bir Süleyman ve bir Sinan elbette bu saatten bulunmaz da Süleymaniye bekleyen de kalmadı ki?

Hoş, ligde öyle bir hale geldi ki, şampiyon olmak için de ne Süleyman gerek ne de Sinan, böyle bir durumda var yani..

Çok eleştirdik, halen daha transferde çok fazla sayıda hata yapıldığına da inanıyorum ama Fenerbahçe’yi de ligin favorisi görüyorum, Süleymaniye olmasa da bir cami inşa etmeye çalışanlara da bir saygı duymak gerekiyor tabii ki .

Trabzonspor zor bir dönemden geçiyor, beraberlik için mi geldiler, galip gelmek için mi, maçı izlemeden bunu öngörmek çok güçtü elbette ama skordan bağımsız olarak söylüyorum, Fenerbahçe’nin ligin favorisi gibi oynamasını beklediğim bir maçtı açıkçası.

Fenerbahçe ilk yarıda tam bir hayal kırıklığı yaşattı diyebilirim sevenlerine ama ikinci yarıda hem taraftarının gönlünü aldı hem de mutlu etti.
Erol Bulut’un bu maçta nasıl bir 11’le çıkacağı aşağı yukarı belliydi, rahatsızlığı olmasa bence bugün Serdar’ı tercih ederdi (doğru tercih olurdu), onun dışında Göztepe maçının 11’ini tercih etmişti, tahminleri yanıltmadı.

Ön alanda en iyi presi yapan takım diye nitelendirdiğimiz Fenerbahçe maçın başında baskıyı kurdu, iki de pozisyon buldu ilk 10 dakikalık bölümde ama ilerleyen dakikalarda yetenekli Trabzonspor orta sahası önce topa sahip olmayı başardı, ardından da orta sahayı çabuk geçmeye de başladılar ve bireysel anlaşmazlıktan buldukları golün ardından da oyuna hakim oldular hatta maçın ilk yarısının önemli bir bölümünde Fenerbahçe’ye top göstermediler
Samatta ve Tisserand arasındaki mesafeyi 70 metrelere çıkardı bu oyun, şuursuzca atak geliştirmeye çalışan Fenerbahçe takımına adeta kâbus yaşattılar ilk yarıda..

Ozan Tufan’ın millî takımdaki inanılmaz performansı, Sosa’nın ilk 4 maçtaki olumlu oyunu ve vazgeçilmez adam Gustavo’nun varlığı Erol Bulut’u bugün zor durumda bıraktı ilk yarıda. Hangisini keseyim demiş, nasıl keseyim demiş, üçünü birden orta sahaya koymuş ama Ozan dar alanda etkili bir oyuncu değil, kreatif bir adam da değil, Ozan bugün ilk yarıda takımın el freni oldu. Forvet arkası oynaması gereken Pelkas da bu üçlü yüzünden sol kanata hapsedilmişti, O da orada etkisiz kaldı, Valencia sağ kanatta çok top ezdi, Samatta da iki stoperin arasında boğuldu ve ileride hiç top tutamadı..Bu şartlar altında ofansif başarı elde edemezsin, üstüne bir de geriye düştüysen işin çok zor demektir..

İkinci 45 dakika ise sahada bambaşka bir Fenerbahçe vardı. İlk 45 dakikada sahanın en kötüsü olarak göze batan Sosa’nın çıkıp yerine Cisse’nin oyuna dahil olması Fenerbahçe’ye hayat verdi ve bambaşka bir Fenerbahçe izletti..

Ozan’ın 8 numaraya, Pelkas’ın 10 numaraya, Samatta’nın da kanata geçmesi maçı oradan aldı, buraya getirdi..

İşte teknik direktörlük tam da burada başlıyor, oyuna bir taş alıyorsun, 3 taşın yeri değişiyor ve oyunun kaderi değişiyor ve ilk yarının 35 dakikası boyunca görmediğin kadar pozisyonu 15 dakikada buluyorsun, 3 de gol atıyorsun.. Hepsinin sebebi bir dokunuş..

İlk gol ve son gol bir duran top golüydü, çalışılmış gollerdi, bu goller Erol Bulut’a yazar ama ikinci golde Pelkas’ın öyle güzel bir topuk pası vardı ki, neden 10 numara lazım dediğimizin sağlaması oldu adeta, ben bir futbolsever olarak bu golden çok keyif aldım..

Biraz da bazı gerçeklerden bahsedelim, 10 numara nasıl bir futbol gerçeğiyse santrfor da öyle. Fenerbahçe pivot santrforsuz oynayamaz. Geldiği gün söyledik, bu adam Emenike gibi bir şey, tek santrfor oynayamaz, Necati Ateş tarzı arkadan gelir, golünü yazar, dediğimiz aynen oldu, Samatta ilk yarıda sahada yoktu. Bu adamı serbest oynatacaksın, topu önünde, kaleyi karşısında istiyor ve topla gezmeyi seviyor, süratiyle adam eksiltiyor. Maalesef bu adam böyle, Cisse daha pivot özellikli, Cisse’yi o bölgede daha fazla göreceğiz bence..

Pelkas da orta sahada oynayınca çok etkili, maceraya hiç gerek yok, oraya koyacaksın bu adamı..

Sosa- Ozan-gustavo. Bu üçlü ile iç sahada etkili olamazsın, illa üçünü de kullanacaksan Ozan’ı kanat oynatacaksın, başka yolu yok..

Valencia çok çalışkan ama yaratıcı değil, ben hala beğenmiyorum. Bugün attığı golde top iki futbolcunun bacak arasından geçti, her zaman geçmez hatta nadiren geçer, öyle bir gol vuruşu olmaz. Perotti şart, umarım bir an evvel sahalarda izleriz kendisini..

Erol Bulut’un ikinci yarıdaki hamlesi yerindeydi, oyunun kaderini mı etkiledi, hatasını mı telafi etti, tartışılır çünkü Gustavo-Ozan-Sosa üçlüsünün iç sahada iş yapmayacağını söyleyen çok kişi vardı..

Ayrıca Pelkas tam ritmini bulmuşken oyundan alındı ve Fenerbahçe orta sahası ile forvet hattı arasındaki bağlantı koptu, o arada yenilecek bir gol maçı çok farklı bir noktaya getirebilirdi..

Onun dışında maçın adamı Gustavo’ydu, Tisserand topa olan hakimiyetiyle ve attığı golle taraftarın gönlüne biraz daha yerleşti, Lemos’u yine beğenmedim, Altay’ın golde hatası yoktu ama yan toplarda yürekleri ağıza getirdi bir kaç kez..
Pelkas ısınıyor, doğru yerde kullanılırsa çok faydalı olacak. Cisse tecrübesiyle ve pozisyon bilgisiyle Samatta’nın önünde gibi duruyor..

Sonuçta iki farklı Fenerbahçe izledik, ben ikincisini çok beğendim, Perotti gelirse çok daha farklı şeyler olur, Ademi de biraz ısınırsa tadından yenmez..

mail: bruno.monte@abcspor.com

twitter: @BrunoMonte1907

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Son Haberler

QUADRUPLE-DOUBLE, NBA TARİHİNDE SADECE 4 KEZ

NBA'de double-double hemen her maç, triple double'da her sezon onlarca kez gördüğümüz istatistiklerdir. Peki ya quadruple-double ? 350 bine yakın oyuncunun...

Benzer Konular