Yapılan pas hataları nedeniyle gerçekten izlenmesi zor bir maç oldu Fenerbahçe-Kayserispor maçı. İki takımın da neredeyse tüm kaptıkları toplar yapılan pas hatalarıyla tekrar rakibe teslim edildi maç boyu. Fenerbahçe maça sıkı bir kadroyla çıktı aslında. Bu maç lig maçı olsaydı kalede Fabiano yerine Volkan olurdu sadece.
Kayserispor ise tipik bir Tolunay Kafkas takımı idi. Özellikle Fenerbahçe’ye karşı olanı. Top uzatmalarla beraber toplam 128 dakika oyunda kaldı. Geriye düştükleri son 6-7 dakika hariç Kayserili oyuncular oynamaktan çok oynatmamaya odaklandılar. Bunun için her yola başvurdular. Yerlere yattılar, kalkmadılar. Topu oyuna geç soktular. Yeri geldi korneri, taçı atacak oyuncu çıkmadı. Orta sahada topu her kaptırdıklarında faul yaparak rakibi durdurdular… Bir ara sahada 11 Tolunay var diye düşündüm. 11 Tolunay maskesiyle çıksalar esprili de olurdu aslında.
Bu arada Tolunay Kafkas’ı da ayrı takdir etmek lazım. Maç öncesi yine bir oyuncu ve abisini tekme-tokat dövmüş. Böyle sokak kabadayısı hocalar olduğu sürece Türk futbolunun sırtı yere gelmez!..
İlk yarı aslında daha iyiydi Fenerbahçe. Çok net goller kaçtı. Takımda hangi isimlerin gol pozisyonuna girmesini istersiniz ilk önce? Van Persie ve Nani öyle değil mi? İşte bu iki isim 100% denebilecek 2 pozisyonu çok kötü şekilde değerlendirdiler.
Bu iki isimden söz açılmışken… Nani’nin hafta arası Çin’den yaklaşık 20 milyon Euro bonservisle istendiği haberi duyuldu. Kendisine de yıllık 10 milyon Euro gibi astronomik bir teklif gelmişti. Bu teklif hem kulüp hem de oyuncu tarafından reddedilmiş. Öyle görünüyor ki Nani’nin bu teklif karşısında biraz kafası karışmış. Dün ayağındaki birçok topu ya ezdi ya da rakibe verdi.
Van Persie’ye gelirsek… Biliyorsunuz lig maçlarında ya onunla başlanıp 60. dakika civarı Fernandao’yla değiştiriliyor ya da Fernandao’yla başlanıp son 30 dakika forma şansı bulunuyor. Buna gerekçe de fiziken ya da kondüsyon olarak yetersiz olması. Dün Van Persie oyunda 128 dakika kaldı. Dolayısıyla bu argüman artık geçerliliğini yitirdi sanırım.
Dünkü maçta birkaç oyuncu gerçekten ön plana çıktı. Defansta bu maç özelinde Kadlec’e ayrı bir parantez açmak gerek diye düşünüyorum. Atkımın kağıt üzerinde 4. stoperi hemen hiçbir ikili mücadeleyi kaybetmedi. Uzun zamandan beri ilk defa bu kadar diri gördüm onu. Sanırım geriden top çıkartmada da ilk 11’deki muadilleri Kjaer ve Alves’ten birkaç adım öndeler Ba ile beraber… Fenerbahçe’nin attığı golde de sol kanattan akarak ortayı yapan isim yine Kadlec’ti… Arada sol bek oynamasının büyük katkısı var bunda tabi.
Kjaer ise son haftaların tersine oldukça kötü bir performans sergiledi dün gece. Arkasına çok adam kaçırmasının yanında attığı neredeyse tüm paslar isabetsizdi. Caner de defansif olarak Kjaer’den çok farklı değildi. Tamam istekli ve yetenekli ama kesinlikle hazır değil şu anda. Birçok defa konsantrasyon eksikliğinden ofsaytı bozan isim oldu.
Diğer beğendiğim oyuncu Mehmet Topal’dı. Özellikle ilk yarıda inanılmaz uzun ve koridor paslar atarak Fenerbahçe’ye sürat kazandırdı. Tabi bitmez tükenmez bilmeyen enerjisinden bahsetmeye gerek yok. O hep olması gereken yerde…
Dün gece Pereira’yı uzun zamandan beri ilk defa yaptığı değişikliklerle çok beğendim. Yine klasik defansif orta saha 3’lüsüyle başlamasına rağmen Ozan’ın yerine Fernandao’yu alıp golcü alternatiflerini arttırması doğruydu. Maçın 2. uzatmasına da Jozef’i çıkarıp yerine Diego’yu alması da alması gereken bir riskti. Çünkü maç 15 dakika sonra şansların 50% olacağı penaltılara gidecekti. O da bu riski almaktan çekinmedi.
Dün inanmazsınız ama maçın bir de hakemi vardı! Anladığım kadarıyla neredeyse 1 yıldır penaltı çalınmayan Fenerbahçe’ye 2 hafta üst üste penaltı verilince, 1 yıllık penaltı kontenjanı dolmuş. Çünkü 2. yarıda bir hava topunda Van Persie’ye atılan çok açık ve net dirsek hakem Serkan Çınar tarafından görmemezlikten gelindi. Tek hatası bu da olmadı kendisinin. Kayserili futbolcular maç boyu oynatmamak ve vakit geçirmek için herşeyi yaptılar. Hakem tarafından bırakın sarı kartı bir uyarı bile almadılar. Oynatmadığı avantajları filan söylemeye gerek yok… Bence kendisi bu ligin en kötü hakemlerinden.
2 büyük kulübün başkanıyla ilgili bir-iki şey söylemek boynumun borcu. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım son kongrede, Yargıtay kararı sonrası başkanlığa aday olmayacağını söylemiş ve yeni başkan olarak Ali Koç’u parmaklarıyla işaret etmişti. Dünkü Divan’da ise, yeniden aday olacağını açıkladı. İnsan fikrini değiştirebilir tabi ki. Abisini geçen hafta kaybetmiş olan Ali Koç belki Holding’in başına geçerek zaten aday olamayacak. Ama kendisinin ismini anmayarak aday olacağını ifade etmek hiç şık olmadı maalesef.
Yine geçen hafta, Kulüpler Birliği tarafından İstanbul’da bir uluslararası futbol sempozyumu düzenlendi. Bu toplantıyı izleme şansı yakaladım ya da gafletinde bulundum. Hakikaten vakit kaybı oldu benim için. İçerik olarak neredeyse bomboştu. Bir örnek vermek gerekirse “financial fair play” konusunda konuşmacılardan biri UEFA’dan 1+1 financial fair play cezası almak üzere olan Galatasaray’ın başkanı Dursun Özbek’ti… Tamam diyelim ki bu konuda bir toplantı var ve seni kazayla çağırdılar. Yahu insan “beyler sanki benim için financial fair play konusunda konuşmak için doğru zaman değil” demez mi? Demezmiş, dememiş, diyememiş…
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : ozan.gulseni@abcspor.com
twitter : @ogulseni