Bir takım düşünün son 15 yılda milyon dolarlar,milyon eurolar harcamış ama bizim bu da forvet mi dediğimiz adam kadar dahi gol atamamış. Demek ki bu forvet transferi işi, yıl boyu scouting ile olabilecek bir olayken biz yıllarca transfer komitesi adı altında yurtdışı tatilleri yaptırmışız millete… Otokontrolü olmayan bir kulüp kaybetmeye mahkumdur kanımca…
Maça gelecek olursak maçın kahramanı bence Yusuf’tu. Bir insan bu kadar mı istikrarsız olur? Bir hafta harikalar yaratırken bugün sadece asist yapacağım diye maçı yedi, bizi de televizyon başında kahretti. Her maç “Aga bu adam niye pas vermiyor?” dediğimiz Yusuf son iki maçta asist yapmanın keyfiyle bugünde Olcan abisini hoşnut etmek istedi ama az kalsın Trabzonspor’u Avrupa’dan edecekti.
Hami hoca fantazi dünyasının nasıl zengin olduğunu bugünde geçen sene dünyanın en iyi futbolcusu ödülünü 1 oy farkla Christiano Ronaldo’ya kaptıran Şahin Aygüneş’i oyuna alarak bizlere gösterdi. Yusuf iyi olamaya bilir, Malouda’dan nefret edebilirsin ama orta sahan ağlarken sen Şahin Aygüneş’i oyuna alamazsın. Her maç “İşte hoca dediğin böyle olur! ” dediğimiz Hami bu maç “Ya nabay habu adam?” dedirtti.
Zaten yol geçen hanına dönmüş olan sol kanadı iyice otoban yaptırdı. Bence Mustafa Akbaş oyuna hakimiyet açısından Kadir’den daha yetenekli ama ne olursa olsun Kadir bugün attığı golle takımını belki de Avrupa’ya taşıdı. Tebrikler Kadir’e….
Bir korkumuz var ki o da Aykut… Her müdahalesi faul… Arkadaş biri desin “Tamam gardaşım komandosun ama bir dur da gözünün yağını yiyim ne olur az dur…” Pimi çekilmiş el bombası gibi dolaşıyor sahada ne zaman patlayacağı belli değil…
Yazımızın sonuna gelirken,bugünkü maçı Giresun-Trabzon karayolunda tabletten(ilk yarı) ve cepten (ikinci yarı) kesintisiz izlediğimizi söylemek isterim. Galiba teknolojik anlamda bayağı iyiyiz. Yayıncı kuruluşun yayın kalitesi ve gsm operatörünün büyüklüğü sayesinde tünelde bile 3G kaybolmadan izlemek bizi çok şaşırttı. Bir teşekkür de onlara…