https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

OLİMPİYAT ATEŞİ

Okunması Gerekenler

efe

 2016’da Rio Olimpiyatları’na gitmek, bizler için hayalden ziyade bir hedef haline gelebildi. Biz kim miyiz? Hem kadın hem de erkek basketbol A Milli takımlarıyız. 26 Ocak 2016 itibariyle kuralar çekildi, eşleşmeler ve turnuva formatı açıklandı. Bu genel tabloya göre, her iki kategoride de Olimpiyatlarda yer alma şansımız bir hayli yüksek. Tabi bunun için, doğru olanı yapıp, her maçı her rakibi tek tek gözümüze kestirmemiz gerekli; rehavete kapılıp bir şeyleri garanti gördüğümüzde neler olacağını Erkekler Eurobasket 2013’ten hatırlayabiliriz. Biz de bu arada boş durmayalım ve rakiplerimizi inceleyelim:

 

12642994_10205882292278335_3890164130507252497_nErkekler A Milli Takımımız, Temmuz ayı başında, Manila’daki grupların ilkinde, yani A Grubu’nda mücadele edecek. Rakipleri ise, Senegal ve Kanada. Senegal, 2014 Dünya Basketbol Şampiyonası’nın zorlu gruplarından B Grubu’nda yer almış, Hırvatistan, Arjantin, Porto Riko, Yunanistan ve yeni yeni palazlanan eksantrik Filipinler gibi ekiplerin arasından sıyrılarak bir üst tura çıkmayı başarmıştı. İkinci turda İspanya gibi bir dev karşısında ilk üç çeyrek boyunca oyuna ortak olsa da, kritik isimlerin faul sorununa girmesi ve kötü bir turnuva oynayan İspanya’nın kondisyon ve kadro kalitesi bakımından ağır basmasıyla elenmişti. En önemli silahları, hiç kuşkusuz ki, NBA’de Minnesota Timberwolves forması giyen pivot-forvet Gorgui Dieng. Dieng’in boyalı alan ve civarından yarattığı tehlikenin bir benzerini de, takımın müzmin hatacı kumandanı Xane D’Almeida yay gerisinden arz ediyor. Forvetler Antoine Mendy, Mouhammed Faye ve Maurice Ndour da bilhassa dikkat edilmesi gereken isimler. Senegal FIBA Africa 2015’te ilk üçe giremediği için formda olmadıklarını söyleyebiliriz. Lakin bizim de 2014’te Hırvatistan ve Porto Riko’nun uğradığı akıbetten kaçabilmemiz için, atletizmlerine dikkat edip, D’Almedia’yı top kayıplarına, Dieng’i de faul problemine sürüklememiz şart.

 

İkinci rakibimiz, yükselişe geçen Kanada. NBA’deki Kanadalı nüfusu gün geçtikçe artıyor ve artık kadrolarında çok fazla sayıda kalburüstü isim barındırıyorlar. 2014 Dünya Şampiyonası öncesinde oynadığımız hazırlık maçlarında da canımızı yakan Kanada, bizim bu gruptaki en ciddi sorunumuz olacak. Oyuncu havuzuna baktığımızda, geçen sene NBA’de Yılın Çaylağı seçilen forvet Andrew Wiggins, Cory Joseph, Boston’lu kemikkıran pivot Kelly Olynyk, Tristian Thompson, şutör Nik Stauskas, Dallas’lı süper yedek Dwight Powell, Andrew Nicholson, bir hayal kırıklığı haline gelen 2013 Draft’inin 1 numarası Anthony Bennett, Tyler Ennis, Samuel Dalembert, Robert Sacre, Trey Lyles, Aaron Doornekamp, ligimizden gayet iyi tanıdığımız, Antep’in keskin nişancısı Andy Rautins, Jamal Murray, Joel Anthony, Kyle Wiltjer, Jordan Bachnyski, Hint asıllı 2.26’lık dev Sim Bhullar, Devoe Joseph, Levon Kendall ve Brady Heslip gibi isimler göze çarpıyorsa, hiçbir pozisyonda bir eksiklikleri yok demektir. Hem gençler, hem de deneyimliler. 2010’da en tehlikeli oyuncusu Joel Anthony olan bir takım için muazzam bir ivme yakaladılar. Çok fiziksel oynamaları da bir başka artıları. Kanada’ya her bakımdan özel önlem almamız ve NBA oyuncularından azami ölçüde istifade etmemiz şart.

 

Kanada’yı aşsak da aşamasak da, asıl amaç ilk 2’ye girmek. Daha sonra önümüze B Grubu’ndan çapraz eşleşme ile gelecek rakibi bekleyeceğiz. Asıl sıkıntı burada başlıyor, çünkü Webster kardeşler ve Fotu ile yeni bir yola giren, yılmayan müfreze Yeni Zelanda, Andray Blatche gibi bir Battal Gazi ile yükselişe geçen ev sahibi Filipinler ve son Avrupa 3.sü, NBA yıldızlarının fing attığı bir kadroya sahip Fransa, bu grupta ilk ikiye girip bizim karşımıza çıkacak. Yetmeyecek, daha sonra da diğer çapraz eşleşmenin galibiyle oynayacağız ve kazanırsak, 3 Rio biletinden birisine kavuşacağız. Özellikle çapraz grup bakımından işimiz hiç kolay değil. Ayrıca format gereğince gruptan birlikte yükseldiğimiz ekiple finalde bir kez daha karşılaşabiliriz. Fransa buradaki en ciddi rakip gibi dursa da, özellikle Filipinler çok tehlikeli ve (Blatche sağ olsun) önceden kestirilemez bir basketbolla son üç senedir ortalığın tozunu dumanına katıyorlar. Dalistan ve Norwood gibi kaliteli kanat oyuncuları olması da cabası. Onların pamuk ipliğine bağlı olan takım bütünlüğünü bozmak da bizim işimiz. Fransa için iyi geri koşup az top kaybetmek, Yeni Zelanda içinse sert ve etkili hücum etmek başlıca hedef. Gençleşmeye uygun bir eşleşme takvimimiz yok, ama Belgrad veya Torino’daki gruplarda yer alsak işimiz çok daha zor olacaktı, orası da kesin. İlk maçta Kanada ile yüzleşeceğiz. Tarih yazabilmek için çok çetin 4 maç bizleri bekliyor. Biz de şimdiden ekibimize başarılar diliyoruz.

 

Kadınlar A Milli Takımımız, Haziran ayında Nantes’ta yine üç takımlı bir grupta Olimpiyat mücadelesi verecek. Buradaki format biraz daha karışık; dört adet eleme grubunda ilk iki sırayı alacak takımlar çeyrek finale yükselecek. Çeyrek final maçlarını kazanan takımlar, Olimpiyat vizesini almış olacaklar. Çeyrek finali kaybeden takımlar ise, kendi aralarında iki çapraz eleme maçı oynayacaklar. Bu iki maçı da kayıpsız atlatan takım, Rio için 5. Vizeyi kapmış olacak. Biz, kuraya 1. Torbadan girmenin avantajıyla Arjantin ve Nijerya ile eşleştik. Böylelikle, diğer tüm gruplardan çok daha rahat bir nefes aldık. Özellikle D Grubu (İspanya, Çin, Venezüella) hakiki bir meydan muharebesine sahne olacak. Bizse, geçtiğimiz yıla dek tarihi boyunca Güney Amerika’da hep Brezilya’nın arkasında 2. olma kaderini yaşayan bir Arjantin ve tarihindeki en yüksek dereceyi (gümüş madalya) 2015’teki turnuvada elde eden bir Kamerun ile karşılaşacağız evvela.

 

Normal şartlarda bizim böylesi bir gruptan kazasız belasız yükselip çeyrek finalden gelecek rakibi (ilk sırayı alırsak muhtemelen Küba, Güney Kore veya Çin) beklememiz gerekir. Fakat son iki yılda takımımızın altın jenerasyonun iyice yaş alması ve fiziksel açıdan diğer saygın takımlardan epey geri olmamız, bize tehlikeli maceralar yaşatabilir. Hele de, altyapı milli takımları bu kadar sorunlu, Federasyon da bu kadar ilgisizken. Aslında Kadın millilerdeki ana sorun, Erkek millilerle aynı: Takımının as skoreri olan yerli hiçbir oyuncu yok ligimizde. Ayrıca genç oyuncular da akranlarından fiziksel olarak epey gerideler. Ama erkeklerde arka arkaya yakalanan genç altın jenerasyonlar var. Kadınlar ise, Nevriye, Işıl, Şaziye, Birsel ve bilhassa Lara Sanders’ın süper kahramanlığında son bir yeni dem için canla başla çabalamak zorundalar. Kadınların bir avantajı ise, atletizmin (güç değil, fizik değil, atletizm) kadın basketbolundaki yeri pek belirgin olmadığı için ve rakibimiz de ABD veya Avustralya olmadığı için, Kamerun’un fiziksel oyunundan çekinmemizin gerekmemesi. Amerika turnuvasında nihayet Brezilya’yı aşıp bronz madalyayı kapan Arjantin’de ise Gretter, Fiorotto ve Vega çok fırsatçı, iş bilen isimler; onlara dikkat ettiğimiz sürece endişelenmemize gerek yok. Umarız, 2015 Eurobasket’te imkansızı başarıp şampiyon olan Sırbistan’a benzer kaderimiz, ve Sırplar şampiyon olduğu için İspanya ve Fransa’nın Olimpiyatlara gitmek adına eleme gruplarına katılmak zorunda kalması bizim planlarımızı alt üst etmez. Şimdiden başarılar diliyor, Bahar Çağlar, Şebnem Kimyacıoğlu ve kendini her gün geliştiren Cansu Köksal gibi skorer mayalı isimleri de kadroda görebilmeyi umuyoruz.

 

Yolumuz açık olsun..

 

Yazarın diğer yazılarına erişmek için tıklayın

 

mail: efe.ozenc@abcspor.com

twitter: @efe_ozenc

Youtube: Turuncu ve Siyah Kadar Yuvarlak

 

 

Son Haberler

FENERBAHÇE GİBİ

Önce kızlarımızı kutlamak istiyorum. 2 sene üstüste Euroleague şampiyonluğunu kazanan kadın basketçilerimize ve böylesine yetenekli ve karakterli oyunculardan oluşan...

Benzer Konular