https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

EUROBASKET 2017 A GRUBU İNCELEMESİ

Okunması Gerekenler

Erkeklerin Avrupa basketbol şampiyonası vakti geldi çattı. Herkesin malumu olduğu üzere, bu şampiyonadan sonra, Eurobasket her 2 senede bir düzenlenmeyecek, yeni bir takvime kavuşacak. Dahası, yaz boyunca milli yıldızların çeşitli sebeplerle takımlarından bir bir eksilmesi, bu turnuvanın tadını epeyce bir kaçırmış durumda. Bu yıldızların sıralı tam listesini son inceleme yazımızda sunacağız ki, işin dehşeti daha bir belli olsun. Eksiklerin niceliği ve niteliği bir hayli fazlayken, ilkin yaklaşık iki yıl kadar önce ileri sürmüş olduğum kavramsal bir değişiklik teklifini de tekrardan dile getirebilirim gönül rahatlığıyla; endüstriyelleşmenin hükmettiği modern basketbolda, A milli basketbol takımları, en üst tabakadaki oyuncu grubunu hiç kullanmadan, genç takımlardan yeni yükselen cevherlerin ve kendi takımlarında yeterince üst düzey oynatılma şansı bulamayanların seçilip oynatıldığı bir yeni “vitrin” işlevini benimsese, ne güzel olmaz mı? Zaten bunca engelden sonra tablo, her defasında ister istemez bu noktaya gelmiyor mu?

 

Yine bir A grubu ile başlayacağız incelememize. Normalde sıralamayı kestirmenin zor olmayacağı bu grupta, takımların nice yıldızlardan mahrum kalması sebebiyle işler biraz karışacak…

 

ponitka kulig ile ilgili görsel sonucuPOLONYA: Ülkenin yakın dönemdeki en büyük basketbol efsanelerinden Adam Wojcik 47 yaşında vefat edeli henüz iki gün olmadı, öncelikle biz de onlar kadar üzüntülüyüz bu yüzden… Toprağı bol olsun… Bir de üzerine, 2009’da ev sahipliği yaptıkları şampiyonadan itibaren en temel oyuncuları olan Marcin Gortat, Macej Lampe ve Thomas Kelati, bu şampiyonada takımda yer almayacaklar. Epey güç kaybettikleri kesin. Ellerindeki kadroda, ligimizde oynadıkları için epey yakından tanıdığımız kanat oyuncusu Ponitka ve antik görünümlü modern uzun Kulig dışındaki tek üst düzey oyuncuları, pota altındaki yeni sigortaları 2.16’lık Karnowski. Bu isimlerin dışında, devşirme kontenjanını yine A.J. Slaughter’ın güven teşkil etmeyen ellerinden yana kullandılar. Sürpriz isimleri ise, şutör Zamojski ve atletik Gielo. Veteranlardan oyun kurucu Koszarek, undersized pivot Hrycaniuk ve uzun forvet Cel, gitgide etkinlikleri azalan isimler ve içlerinden sadece Cel’in zarardan çok yararı dokunuyor desek, yeridir. Hazırlık maçlarında Karnowski Gortat’yı aratmayabileceğini gösterdi, ama yetmez. Burada Slaughter – Zamojski – Ponitka – Kulig – Karnowski şeklinde gayet muteber ve modern oyuna uygun denilebilecek bir ilk beş çıkartabilirler; fakat Waczynski ve Gruszecki hariç kadro derinliği o kadar sorunlu ki, Lampe ve Gortat yokken, işleri epey zorlaşacak. Tek avantajları, Karnowski hariç ilk beş oyuncularının hepsinin yağmur gibi dış şut yağdırabiliyor olması (Slaughter’a da çok prim vermemek lazım aslında). Bu sayade ilginç serilere imza atabilmeleri mümkün. İzlanda’yı ve Yunanistan’ı sertlik ve dış şut ile bezdirip, pota altında Karnowski’yi kullanarak Finlandiya’ya kök söktürebilirler. Bu yüzden, gruptan çıkacaklarını düşünüyorum.

 

sloukas calathes printezis bourousis mantzaris ile ilgili görsel sonucuYUNANİSTAN: Giante, yani Greek Freak, yani önümüzdeki 15 yılın en büyük basketbolcularından birisi, kadroda olmayacak. Hem de, Milwaukee’nin Yunan Federasyonu’nu bile isyan ettirecek denli çirkin o son dakika emrivakileri yüzünden. Böylelikle Yunanistan, madalya adaylığından çıkıp, mini bir Olympiakos sistemine dönmek zorunda kalıyor. Gençler seviyesinin Battal Gazi’si Charalampopoulos’tan ve yıllanmış pivotlar Koufos ile Glyniadakis‘ten de yoksunlar. Kadrodaki gençler Agravanis, Papapetrou ve eski usul dev pivot Papagiannis, temelden ziyade yan parçalar. İşin kötüsü, kadroda Printezis ve milli takımda hiçbir vakit oyun kuruculuğundan istifade edilmeyen pivot Bourousis dışında bir liderleri, temel parçaları da yok. Calathes desek, onun da dış şutu benim Latince bilgim kadar zayıf; dolayısıyla bir Spanoulis veya Zisis’in burada olması için çok şey feda ederlerdi. Calathes’in ikili oyunlarını ve pas dağıtıcılığını, Papapetrou, formdan düşen K-Pap, Agravanis, hücumu bir türlü savunması kadar istikrarlı olamayan Pappas ve Bourousis’i dışarıda boş şutlarla beslemek için kullanmayı deneyeceklerdir. Ağabey T. Antetokounmpo ise, daha ziyade işin atletizm kısmına düşen ağır işçiliklerini ve fırsatçılığı ifa edecek – çünkü başka hiçbir silahı yok. Tıpkı Nick’in kardeşi Pat Calathes gibi birisi Thanisis Antetokounmpo. Pota altının yeni emanetçilerinden Bogris ise, sadece çok doğru bir sistemde parlayacak kadar özel ihtimam gerektiren bir parça. Esasen artık gözlerini, Sloukas ve Mantzaris’in neler yapabileceğine dikmiş durumdalar. Bu ikili eğer içeriden ve dışarıdan dolaylı da olsa istikrarlı sayı katkısı verebilirse, ve topu akıllıca çevirebilirse, Yunanistan gruptan çıkar. Yoksa, 5.likte kalmaları bile mümkün. Neden mi? 2014 ve 2015’teki turnuvalarda oynadıkları en kritik eleme maçlarını seyredenler, bilirler; denk gösterildikleri rakiplere karşı Spanoulis olmadan asla başa baş mücadele edemiyor, konsantrasyon ve zamanında hamle yapma sıkıntısında boğuluyor ve oyunu domine-dikte edemiyorlar…

 

de colo france ile ilgili görsel sonucuFRANSA: İtiraf edelim, Gobert’in yokluğu sadece onlar için değil, hepimizin göz zevki ve basketbolun kalitesi için büyük kayıp. Takım savunmasının yarısını teşkil eden bu devden mahrum kalmaları yetmedi, hücumun yıllardır beşiği olan Tony Parker‘ı da yitirdiler. Eli kolu her yere uzanan ve dış şut hariç sağlam verim veren NBA yıldızı Batum da kadroda yok. Sixers’lı genç forvet Luwawu ve Beaubois da gelmiyor. Seraphin ve Diot da her an sakatlıklara yenik düşüp kadrodan gönderilebilir. Koç Collet uzun süredir bu kadar mahzun olmamıştır herhalde. Elinde kimler var, bakalım; bir numarada iki ucu keskin bıçak, Efes’i mahvden Heurtel’in yanı sıra, daha akil ama bireysel skor katkısı açısından daha durgun Diot ve beğendiğim oyun kuruculardan Westermann ile, yine iyi durumdalar. İki numarada Avrupa’nın Llull ile birlikte en iyi iki kısasından biri olan combo guard De Colo, çok tehlikeli şutör Edwin Jackson ve takım oyuncusu Toupane bulunuyor. Kanatta NBA’de bile skor tehdidini sahaya yansıtabilen atletik Fournier (kimi zaman 2 numarada bile boy gösterebilir) var; ki Toupane da daha ziyade burada süre alacaktır. Uzunlarda, boyalı alanda Nikola Vujcic ve Smodis’ten bu yana gördüğümüz en büyük pas sihirbazı büyük veteran Diaw’ın dışında, içeriden ve dışarıdan türlü çeşitli şekillerde potayı bombalayabilen kurt Lauvergne, eski tip uzunlardan, sert savunmasıyla ve üstün pozisyon zekasıyla bilinen Tillie, underrated savunmacı Seraphin, zeki Labeyrie ve dev Poirer bulunuyor. Bu denklemde, Fransa yine atletizm ve sertlik avantajıyla, dış şutlara çok yüklenmeden iş bitirmeyi deneyecek ve boyalı alan civarını hem hücumda hem de savunmada rakipleri için cehenneme çevirecektir. Diot – De Colo – Fournier – Diaw – Seraphin beşi çok ürkütmeyebilir, ama benchten Heurtel – Jackson – Lauvergne – Tillie geleceği için, doğru kullanımda Fransa gruptan lider çıkıp, madalyaya kadar gidecektir… Bu halleri bile madalya adayıysa, biz yine de bir düşünelim, tam kadro buraya gelen bir Fransa acaba neler yapardı diye…

 

koponen markkanen ile ilgili görsel sonucuFİNLANDİYA: Son 5 yılda aynı 5-6 oyuncu ile isminden söz ettiren Finliler, yine aynı yapılanma ile buraya geliyorlar. Tek avantajları, çiçeği burnunda NBA’li Markkanen’i takıma eklemiş olmaları. Yeni bir Nowitzki prototipi olan Markkanen, altyapı takımlarından bu yana hep şahane bir skor gücü olmayı başardı – lakin oyunun diğer yanlarında henüz çok ham. Kadronun tüm asları inişte – en başta da, Naumoski’nin 2-3 gömlek ufağı olan Koponen. Aday kadroları henüz kesinleşmese de, 1 numarada Koponen, 2 numarada ritmini bulamazsa rezil, bulursa vezir olan şutör Salin, üç numarada Shawn Huff, 4 numarada Erik Murphy (ve belki kardeşi Alex Murphy) ve Markkanen, 5 numarada Gerald Lee ve mağara adamı Kotti’nin bulunması bir hayli muhtemel. Benchte de Koivisto, Nuutinen, Ranniko ve Lindbom gibi isimler göze çarpıyor yine. Dolayısıyla, eski ekipten Hannö Mottola ve Muurinen dışında pek bir eksiklikleri bulunmayacak. İşin ilginç yanı, 2015’ten ders almamışçasına, devşirme haklarını yine Jamar Wilson’dan yana kullanmaları. Belki bu defa 40 dakika aynı beşle mücadele edip 2001’deki Letonya’ya benzemezler, ama form grafikleri kötü olduğu için, sadece İzlanda’ya kolaylıkla diş geçirebilirler. Zira Markkanen de buradayken, bir süre sonra pas trafiği işe yaramamaya başlayınca topu her eline alan üçlük denemeye koyulacaktır– tıpkı 2011 İtalya takımı gibi. Bu da elbette, onları üst sıralardan alıkoyacaktır. Neticede koçları, halen Dettman. Grubun ev sahibi olsalar bile, en fazla 5.liği için favoriler, kalanını onlar bilecekler.

 

İZLANDA: Stefansson’un 2015’te ilk Eurobasket’ine katılıp muradına ermesinden sonra, bir kez daha karşımızdalar. Stefansson, uzun forvet Baeringsson ve Palsson hariç bir de Steinarsson ve devşirme Kristofer Acox ile birtakım sürprizlere imza atabilirler, fakat onların da vaziyeti Finliler’den hallice. Eğer hiç savunmanın yapılmadığı bir maç oynanırsa, İzlanda 100 sayıyı görebilir, ama karşılarında koyu bir savunma varken 60 sayıya zor çıkarlar. Zaten Yunanistan gibi kafası karışık takımların İzlanda’ya karşı en büyük kozları da, bu olacak. Pivot Hlinason bir süre pota altında işlerini görür, ama yine tek başına kalacak ve İzlanda 2015’teki gibi yine turnuvanın en kısa takımı olmaktan muzdarip olacak. Fiziksel bakımdan o kadar kısa ve yumuşaklar ki, kora kora mücadele etmeleri çok zor. NCAA’lerin ufak kümesinde forma giyen genç oyun kurucu Fridriksson da şimdilik sorunlara çare üretemez. Dolayısıyla, Polonya ve Yunanistan maçları hariç ezilip geçilmeleri çok muhtemel. Zira rakiplerin dış şut atmadan bile kolaylıkla devirebilecekleri bir takım hüviyetindeler.

 

goran dragic luka doncic anthony randolph ile ilgili görsel sonucuSLOVENYA: Eveet, geldik yine kapalı kutuya. Bana kalırsa grubun 2.si onlar, ama akıllıca oynamayı bir türlü beceremiyorlar. Şimdi de Doncic ile Goran Dragic’in iktidar savaşını yaşamaları muhtemel. Daha önce bu tabloyu Udrih ve federasyon, Vujacic ile Goran Dragic arasında görmüştük zaten, sağ olsunlar her 5 yılda bir yeni bir kaosa gebe kalıyorlar. En büyük skandalları ise, Anthony Randolph’u devşirmeleri. Herkes, Randolph’un sisteme, sistemin de Randolph’a ne kadar uygun olduğunu söylese de, hem kazın ayağı öyle değil, hem de asıl mevzu başka. Öncelikle, Randolph’un kariyerinde en fazla parladığı dönem, 2015-16’da yarı sahada yavaş tempoyla oynadığı Kuban macerasıdır. Oradaki partneri akil oyun kurucu Delaney’di ve Randolph’un başlıca meziyeti, hücumda kendini bir güzel unutturup, savunma ayakta uyurken potaya sivri cut’lar yapmak ve hazırlıksız yakalanan savunma daha tepki veremeden vurgununu vurmaktı. Üçlük gerisinden de tehdit arz ettiği için, Claver gibi dip çizgi cambazlarına da fayda sağlıyordu. Burada ise böyle bir kurgu yok. Slovenler hep dinamizm ve NBA tarzı hücum peşinde olacak – çünkü oyun kurucuları Goran Dragic. Böyle bir sistemde Randolph’un veriminin ne kadar düştüğünü ise, bu yılki Real Madrid macerasına bakarak kolayca görebiliriz. Sıradan bir Amerikalı uzundan farkı kalmıyor ve sadece savunmada atletizmiyle tehlike yaratıyor Randolph bu sistemde. Öyleyse, niye başkası değil de Randolph devşiriliyor? Tabi asıl skandal, tarihi boyunca Jagodnik, Tusek, Smodis, Erazem Lorbek, Nestorovic, Brezec gibi parmakla gösterecek, sayılı elit uzunları yetiştirmiş bir ülkenin, artık Slokar – Balazic – Vidmar seviyesinden de aşağılara gerilemiş olması ve Begic ile Omic’i bile kullanmaktan aciz düşüp, devşirme hakkını uzundan yana kullanması, bir ABD’liye el açması. Sadece dış şut atabildiği için onca yaşına rağmen kadroda tutunabilen Balazic bile yok artık, çok hazin değil mi?

goran dragic luka doncic anthony randolph ile ilgili görsel sonucuZagorac, (Omic’gillerden) Dimec ve Vidmar hariç uzunu kalmayan Slovenler, hem takım olamamak, hem de fiziksel mücadeleden kaçmak konusunda yine bildiklerini okuyacağa benziyorlar. Eksikler Begic, Omic ve Zoran Dragic ile bitmiyor elbet; Avrupa’nın en iyi combo guard’larından (ligimizde de epey verimli olan) Klobucar da şampiyonada olmayacak. Peki, elde nasıl bir malzeme var? Dinamik & Dinamit Dragic’lerden Goran, NBA’de tam da istediği tipte bir sezon geçirdi ve bencilliği de formu ve özgüveni kadar tavan yaptı. Hazırlık maçlarında, gelecek 10-15 yılın yeni mucizesi olması beklenen genç Doncic sahne ışıklarını epeyce çaldığı için, Dragic şimdiden huzursuzluğa düşmüş durumda. Dragic’in hükümranlığı söz konusuyken, Blazic, Prepelic ve Muric gibi, aslında çok çok faydalı ve kıymetli olabilecek parçaların da verimi düşüyor – çünkü mevcut düzende tek beyin ve tek söz, Dragic’in insafıdır. Lapornik, Nikolic ve Kosi gibi diğer kısalar da daima bitirici rol üstlenmek zorunda kalacaklar. Bir tek Blazic, tarz benzerliği sebebiyle Dragic’in dinlendiği dakikalarda sazı eline alabilir, ama o da sadece sayı atmaktan hazzeder hale geldi son yıllarda (yoksa Kızılyıldız’daki görünümü çok güzeldi). Doncic eğer liderliği ele geçirebilirse, Slovenler gruptan rahatça çıkabilirler. Aksi halde, sınırlı kapasitesine karşın takım düzenini oturtmuş her rakip (misal, Polonya) onları rahatça devirebilir. İzlemesi yine zevkli olacak Slovenler’i. Bize ne kadar benziyorlar, öyle değil mi?

 

Tahmini sıralama: 1) Fransa 2) Slovenya 3) Polonya 4) Yunanistan 5) Finlandiya 6) İzlanda

 

Yazarın diğer yazılarına erişmek için tıklayın

 

mail: efe.ozenc@abcspor.com

twitter: @efe_ozenc

Youtube: @İmlacı

1 Yorum

Comments are closed.

Son Haberler

FUTBOLUN BİTTİĞİ GÜN

Olmaz olsun böyle lig. Olmaz olsun böyle galibiyet. Yeter artık Fenerbahçe'nin bu ülkede maruz kaldığı muamele. Lanet olsun Fenerbahçe'yi senelerdir ırkçılık derecesinde...

Benzer Konular