Skordan bağımsız konuşuyorum.
Son dakikada yine golü yemesek ve maçı 1-0 kazansak ta aynı şeyi söyleyecektim.
Şu oynanan futbolu Fenerbahçe’ye yakıştırıyor musunuz?
Ben yakıştıramıyorum.
Hücumda bu kadar etkisiz olmayı, iki pas üstüste yapamamayı, gol dışında sadece 1 tane pozisyona girmeyi, iki maç üstüste Anadolu takımlarına karşı ”geliyorum” diyen golü engelleyememeyi, rakip takımdan bu kadar baskı yemeyi yakıştıramıyorum.
Üstelik maça da neredeyse golle başlamışsın 1-0 öne geçmişsin.
Açık alanda pozisyon bulması gereken senken, rakibin sürekli sarkıyor senin defansının arkasına, bu nasıl iş anlamış değilim.
Golümüzü atan Guliano nerede buluştu topla?
Tam ceza yayı üzerinde değil mi?
Daha sonra Guliano’yu nerede gördük? Defanstan top çıkartırken, taç çizgisi kenarında rakibi kovalarken, sağ kanattan atak geliştirmeye çalışırken.
Yahu bu adam belli ki santrafor arkasında verimli oluyor, bırak o bölgede oynasın.
O bölgede verkaça girsin, şut çeksin, dönen toplara koşsun, santraforu ikilesin, ceza alanı içine koşu yapsın ama oralardan uzak kalmasın.
Kalınca verimi düşüyor. Zaten pozisyona girmekte zorlanan Fenerbahçe’de Janssen tek başına iki stoperin kucağında kalıyor. Ondan sonra da ortaya böyle silik, böyle etkisiz ve renksiz bir futbol çıkıyor.
Tamam, takımın en etkili oyuncusu Valbuena’nın sakatlanıp çıkması şanssızlık.
Hatta diğer iyi transfer Isla’nın da sakatlanması üzerine tuz biber ekti.
Ama her şeye rağmen bu kadar etkisiz oyun için mazeret değil sakatlıklar .
Koskoca Fenerbahçe Valbuena olmasa pozisyona mı giremeyecek?
Bu takım Alex’in bile sakat olduğu maçlar yaşadı. Bir gün Tuncay çıktı sahneye başka bir gün Emre Belözoğlu, Deivid çevirdi maçları ya da Lugano isyan etti.
Sonuçta Alex’siz Fenerbahçe bile defalarca dar etti sahayı rakiplerine.
Peki şimdi kim alacak sorumluluğu Valbuena olmayınca?
Dirar mı? Bu kadar pas hatası yapan bir adam nasıl kurtaracak Fenerbahçe’yi?
Alper mi? Daha hala futbolun ana unsurları olan topu stop etme, pas zamanlaması ve şiddeti konusunda büyük eksiklikleri var.
Milli takımda bek olarak oynayan Hasan Ali ve Şener mi? Hasan Ali’nin içinden Vrsayeviç’in geçişini gördünüz mü? Ya da son dakikada yaptığı pas hatasıyla Şener’in takımı yakışını?
Orta sahayı geçmeyen Jozef ya da teknik kapasitesi bir yere kadar olan Ozan mı ?
Rakibin tek ”kafacı” oyuncusu Numan’a bomboş vurduran stoperlerimiz mi?
Değil, hiçbiri değil.
Arkadaşlar kabul edelim bu kadro rakiplerimizin gerisinde.
Geçen sene bas bas bağıran eksikliklere rağmen doğru takviyelerle takımı güçlendiremeyen yönetime yazar bu öncelikle.
Ama böylesine kötü top oynayacak kadro da değil, işte o da hocaya yazar.
Kimse sorumluluktan kaçmasın.
Sezon başından beri anormal bireysel hatalar yapan Volkan, Topal, Hasan Ali, Şener, Neto, Roman tüm futbolcular suçlu. Başkan ve hoca her ikisi de suçlu.
Federasyon, hakem falan demesin kimse. Sahaya bakalım sahaya.
Sahada oynanan topa.
Bu futbol Fenerbahçe’nin futbolu olamaz olmamalı.
Bakın Ankara’da oynuyor Fenerbahçe, 3.500 kişi gidiyor seyretmeye.
Ben 84-85 sezonunda rahmetli babamla ilk kez gittiğimde Ankaragücü deplasmanına maçtan 6 saat önce kuyruğa girmiştim. 3 saat önce kapılar kapanmıştı,binlerce insan dışarıda kalmıştı. Şimdi ne diğer takım taraftarları merak edip seyretmeye geliyor Fenerbahçe’yi, ne de passolig duvarını aşıp Fenerbahçe’liler bir şekilde izlemeye geliyorlar. Osmanlı stadı saçmasapan bir yerde olabilir,deplasman tribününe %5 verilmesi de artık tartışılması ve esnetilmesi gereken bir kuraldır ama ne olursa olsun Fenerbahçe 3.500 kişiye oynamaz.
Oynarsa da bu duruma yolaçan sorumlular artık ”yakışanı” yaparlar.
Fenerbahçe bundan sonra eski günlerini ancak yepyeni bir yönetimle,yepyeni bir anlayışla, tüm camiayı biraraya toplayacak bir liderle tekrar yaşar.
Bundan sonrası için reçete belli
Yakışmayanlar görevi bırakırlar.
Yakışanlar devralırlar.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72
