Olmuyor olmuyor olmuyor! Şanssızlık mı dersiniz, topda girecek kardeşim azıcık da bizi sevsin mi dersiniz, hakem o penaltıyı verseydi şimdi farklı şeyler konuşuyor olurduk mu dersiniz bilmem ama ahlar vahlar arasında 3 puan elimizin içinden kaydı gitti.
Kim ne derse desin ben halen Fatih Terim faktörünün Milli Takım için bir şans olduğunu savunuyorum. Aslında oyunda hiç fena başlamamıştı Çek Milli takımı bonus olarak gördüğü Hollanda maçından sonra buradan alacağı 1 puana dünden razıydı. Maçtan önce bunu basınlarında falanda sürekli dillendiriyorlardı. Eksiklerimizin çok olması Töre-Hakan-Ömer Toprak 3’lemi vs derken baya sallantılı bir maç önü geçirdik. Maalesef bizim en büyük sorunlarımızdan birisi de bu kendi içimizde bir şeyleri çözemiyoruz dallandırıp budaklandırıyoruz çoğu zaman kendi rakibimiz yine kendimiz oluyoruz. Hal böyle olunca da rakibin yapması gerekenleri biz kendi kendimize yapıp motivasyonumuzu fazlasıyla bozuyoruz miss!
Fatih hoca eldeki malzemeyi bana göre iyi harmanlamış sadece Töre’nin ben Fatih Terim tarafından sahip çıkılmak istendiğinden dolayı 11’de olduğunu düşünüyorum onun haricinde bence takım gayet bilinçli bir kadro yapısıyla sahaya sürülmüştü. Özellikle orta sahada henüz 19 Yaşında olmasına rağmen sanki 19 senedir Milli takımda oynuyormuşcasına oynayan Ozan’dan bahsetmemek futbol adına ihanet olur. Daum döneminde unutulmaya yüz tutmuş bu oyuncuyu İrfan Buz hoca Türk futbolunun hizmetine sundu bence çok uzun yıllarda bu mevkiinin yegane sahibi olacağını dün herkese gösterdi.
Maça gelecek olursak kontrollü oyun iki tarafında ilk aklındaki durumdu. Bunu bozan ise Caner’in asist adı verilen milimetrik pasıydı buna Umut’un zamanlaması da eklenince seyrine doyumsuz bir gol izledi bütün futbolseverler. Herkesin aklında o sıralar aynı şey geçiyordu! OLDU BU İŞ! Böyle düşünmeyen ise Beşiktaş formasıyla uzun yıllardır ligimizde mücadele eden Sivok’tan başkası değildi. Bana göre Milli takım kalibresinde bu kadar üst düzey takımlarda oynayan futbolculardan kurulu bir takımın bu kadar basit gol yemeye hakkı yok! Yine bir yan top yine savunma yanlışları kalemizde golü görmemize sebebiyet verdi. Bu gol biraz da kendimize gelmemizi sağladı. Ataklarımız şekillendi üst üste pozisyonlar bulduk bana göre yüzde yüz penaltı olan bir pozisyonda hakem hatasıyla penaltımız verilmedi. Çek savunmasının imdadına yetişen ise yine hakem oldu ve ilk yarının bitiş düdüğüyle devre arasına gidildi. Bana göre 5 dakika daha olsaydı ataklarımız sırasında biz soyunma odamıza 2. Golü bulmuş şekilde giderdik. Umutlarımızı 2. Devreye bıraktık ki umutlar maalesef yerini hüzne bıraktı. İlk yarıda ne kadar doğru oynadıysak 2. Yarıda da bir o kadar manasız oynadık. Bu kötü oyun Çeklerin altın bulmasını sağlıyor ve yine defans kaleci hatalarının üst üste gelmesiyle 2. Golü kalemizde görüyorduk.
Maalesef 2. Yarı bize bir gerçeği daha hatırlattı, biz baskı altında oyun oynama özelliğimizi 2008 yılında kaybettik! Oyuncu grubunun değişimi mi dersiniz Türkiye’deki kaos futbolumu, oyuncuların üzerinde gereksiz yapılan baskı mı dersiniz, rakiplerin bizi iyi analiz etmesi mi bilmiyorum ama aslolan sahaya çıktığımız zaman en olmadık zamanlarda yeniden diriliş gösteren milli takım yerini yenik duruma düştüğü anda ne yaptığını bilmeyen bir takım hüviyetine büründü. Söylenecek çok şey yok artık daha 3. Maç olan Letonya karşılaşması şimdiden hayati önem taşıdı. Umarım o maçtan yüzümüz gülecek şekilde ayrılırız daha sonraki maçlarımızın bir anlam kazanmasını sağlarız yoksa yine Tv başında bize yakın gelen ülkelerin isimlerini çıkarıp onları desteklemeye başlarız.
Neyse çok uzatmadan çok sevdiğim bir karikatürle yazımı sonlandırayım. Bu vesileyle herkese iyi hafta sonları dilerim.
Saygılarımla..
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
