Açıkça söylemek gerekir; bu maçın tek kötü tarafı, turnuvanın bitmesine artık yalnızca 2 maç kaldığını anlamamızdı. İki haftadır, milli düzeydeki basketbolun her şeyden evla olduğunu tek tek gördük, defalarca kanaat getirdik. Bu yarı final, tıpkı ilki gibi, turnuvada namağlup bırakmayacak kadar güzel, ve NBA’in aksine, Avrupa basketbolunda sahada halen satranç oynandığını bizlere ispatlayacak kadar da olgun ve kaliteliydi. Değişmeyen belki de tek şey, Teodosic’in makus talihi oldu:
SIRBİSTAN 64–67 LİTVANYA: “Behzat Ç.” Teodosic, maçın başında geldi, üç sayı çizgisinin gerisinden kaldırıp şutunu soktu. Maciulis penetreleriyle bu bölümde çok etkiliydi. Valanciunas da Teo’nun turnikesini şahane blokladı, ve Bjelica’nın bir o kadar güzellikteki asistini iptal etmiş oldu. Yine penetre üzerinden Kalnietis bir gözyaşı damlası indirince, cevap vermek Teodosic’e düştü. Maciulis gücüyle Kalinic’i sürükleyip basket-faulü aldırınca, skor eşitlendi: 7-7. Yine bir Maciulis penetresinin ardından topu tipleyen Valanciunas, takımını öne geçirdi. İlk beş başlayan Kuzmic bu bölümde çok kötüydü, top kaybı ve savunma zaafı can yaktı. Maciulis de faulle karışık bir bloğu Kalinic’e layık gördü ve Kalinic’in serbest atışları girmeyince Litvanya liderliğini korudu. Valanciunas’ı üç kişi birden kapatınca, Kalnietis’in güzel pası da heder oldu. Raduljica’nın oyuna girmesiyle, işler biraz daha horoz dövüşünü andırmaya başladı. Sertlikten ziyade, her topa el sokma ve el gösterme alışkanlıkları baş gösterdi ve iki takım da faulleri, kolu bacağı kontrol edemeyen veya zamanlamayı tutturamayan oyuncular yüzünden aldı. Pas trafiği sıkışınca, Milaknis gibi dış skorerler rahat şut imkanı bulamadılar. Valanciunas ise Raduljica’ya karşı savunmada çok akıllıydı, pas kanallarını iyi örttü ve kolay pozisyon vermedi. Milaknis’in süre dolarken tepeden ama uzaklardan gönderdiği üçlükle, seri 0-10 oldu Sırplar molaya gitti.
Mola dönüşünde Sırbistan şutörleri karavana atmayı sürdürdüler ve skor 7-14 olarak kaldı (Litvanya’yı müdafaası için tebrik etmek gerekir). Sorunu, Bjelica’nın üçlüğü çözdü, ama Valanciunas dev bir smaçla yanıt verdi. Sorumluluğu tek başına üstlenen Bjelica, Kalnietis’in tüm sahayı geçerek attığı turnike olmasa, momentumu da eline geçirecekti. Valanciunas, beklendiği gibi, müdafaası ve üst üste bloklarıyla Raduljica’yı perişan etmeye erkenden başladı. Raduljica’nın, kendinden uzun ve hakiki 5 numara olan rakiplere karşı ne kadar etkisiz kaldığını bir kez daha seyrettik. Bu yüzden kenara alınan Raduljica’nın yerine, dinamik 2 adet 4 numaranın olduğu sistemi izledik yine. Nedovic – Kalnietis düellosu, hem Seibutis’e hem de Maciulis’e 2’şer faul aldırdı. İlk çeyrek, bu şekilde 17-22 bitti.
Sırplar’ın iki adet 4 numaraya dönmesine, Kavaliauskas ve Kuzminskas hamlesiyle karşılık veren Litvanya, ikinci çeyreğe de sertlikten uzak ama etkili savunmasıyla başladı (zaten sertlik gösterecek halleri de kalmamıştı; D Grubu, üzerine Gürcistan, sonra İtalya ile uzatma oynamak..). Bogdanovic kritik bir üçlüğü es geçti, ama Seibutis Kuzminskas’a iğne deliğinden güzel bir asist çıkardı. Raduljica da bir hücum faulle güzel (!) oyununu süsledi. Seibutis, buram buram hücum faul kokan bir pozisyonun ardından boşta kalınca, bir de üçlük yolladı ve skor 17-26 oldu. Her topta rakibe iyi kötü bir teması sürdüren Litvanya, Raduljica’yı ya Kavaliauskas ile kapatınca, Sırplar hata üzerine hata yaptı. Kavaliauskas bu bölümde hem mücadelesiyle, hem müdafaasıyla, hem de hücum ribauntlarıyla büyük övgüler hak etti. Teodosic biraz olsun devreye girince, nihayet elleri titremeyen bir guarda kavuştu Sırplar; ama Kalnietis – Valanciunas pick&roll’larının ardı arkası kesilmiyordu (21-30). Kuzminskas bu bölümün en akıllı ismiydi. Jankunas da rakip savunmayı, âdeti olduğu üzere, yine gafil avladı. Kalnietis, kaptırdığı topun fast-break’inde bile savunmayı tavsamayıp Markovic’e dehşet bir blok koydu (biraz basket kokuyordu ya, neyse). Bir başka molanın ardından, Markovic’in üçlüğüyle Sırbistan nihayet aradığı dış şut katkısını buldu; üzerine bir de Raduljica’nın faul sayıları geldi ve fark bir anda 5’e indi bu 5-0’lık ve tek pozisyonluk seriyle. Markovic, tereddüdü yüzünden kaçırdığı üçlüğün ribaundunu Malkoçoğlu gibi topa dalarak geri kazandı, ama bu emeği neticesiz kaldı. Kalnietis düşerken, Teo çıktı ve Bogdanovic’in akıl dolu turnikesiyle ilk devre, sadece 1 sayılık farkla, 34-35 sona erdi.
İkinci yarı, Litvanya pas organizasyonları ve sahanın her iki yanında Valanciunas-etkisi ile başladı. Kuzminskas, tek başına şovuyla, Bjelica’ya 3. Faulünü aldıran basket-faule imzasını attı. Kalnietis ise ardı ardına çok kötü tercihler yapmayı sürdürdü, ama Sırplar da, top kayıpları ve boş pozisyon ıskalarıyla etkisiz kaldılar 4 dakika boyunca. Bogdanovic’in boyalı alan basketiyle fark 4’e düştü. Bogdanovic bununla yetinmeyip çok kritik bir üçlüğü de sayıya çevirdi ve Sırplar, Kalnietis’in saç baş yoldurduğu bu dönemde iyice oyuna ortak oldular. Bu yüzden Kazlauskas da molaya gitti. Litvanya’da buna rağmen iş tümden Valanciunas’a kalınca, o da zorlama atışlara gitti ve hata yaptı. Raduljica’nın faul isabetleriyle Sırplar yine öne geçti, ve bu ivmeyle Nedovic rakip topu oyuna sokarken topu çalıp Kalinic’e basketi buldurdu (43-40). Gerçekten de, Litvanya’da sadece Maciulis ve Kuzminskas bu bölümde ağırlık koydu ve takımlarını ayakta tuttular. Seriyi 0-4’e çıkarıp Litvanya’yı öne geçirense, takım arkadaşlarının başarısıyla özüne dönen Kalnietis-Valanciunas ikili oyunu oldu (43-44). Hem Markovic, hem Bogdanovic, hem de Seibutis kritik üçlükler kaçırdılar. Burada aslan payı, savunmalara aitti. Maciulis ve Kuzminskas’tan başka aklıyla kalbini birleştirip oynayan olmayınca, çeyrek de 43-48 tamamlandı.
Son çeyrek başında Seibutis şansının da yardımıyla farkı 7’ye yükseltti. Kalnietis de nihayet bir uzak mesafe basketini sayıya çevirip farkı yükseltti ve Sırplar’a molayı aldırdı. Sırplar moladan, son kozlarını oynamak için Teo-Raduljica-Nedovic-Bjelica-Erceg ile döndü (fakat Raduljica enteresan bir sakatlık-kanama sonucu uzun süre kenarda tedavi gördü). Kalnietis’in hatalarına karşın, Litvanya geçiş savunmasında geriye iyi koşarak, hızlı hücum ve kolay basket sayıları yemekten kurtuldu. Nedovic ve Seibutis’in karşılıklı isabetlerinden sonra, Profesör Bjelica devreye girip kritik bir üçlük soktu (50-54). Sırplar sert savunmayla rakiplerine 24 saniyeyi dar ettiler ve avantaj kazandılar. Özellikle, kendileri henüz hiç faul yapmamışken, rakiplerinin faul haklarının dolmasını, Erceg ile çok iyi değerlendirdiler. Valanciunas da hücum ribaundunu kovalarken 4. Faulünü aldı (53-54). Grafiğinin şekli hiç kestirilemeyen Kalnietis, moladan sonra bir üçlükle farkı 4’e yükseltip takımına rahat nefes aldırdı; akabinde Bjelica da bir hücum faul ile faul sayısını dörtledi. Markovic ise bir pozisyon sonra Jankunas’a kallavi bir blok koydu. Maciulis, cevaben, yine akıllıca bir hamleyle Nedovic’i delirtecek şekilde topu çaldı. Kalnietis ise, yine inişe geçip o topu kaybetti…
Kuzminskas, yine işin beyni ve yüreğiydi ve çaldığı topla takımına hayat aşıladı (55-59). Bogdanovic Kalinic’e bir asist yapsa da, Seibutis o’na yanıtı bir turnikeyle verdi yine. Maciulis’in turnikesindeki temas, faul müydü değil miydi çok tartışılır, ama Sırplar’ın da böylelikle faul hakları doldu. Son 2.30’a 57-63 ile gidildi; Maciulis’in 4. Faulünü alması ise, yine tehlike çanlarını harekete geçirdi Litvanya nezdinde. Hem Bogdanovic hem de Seibutis yine üç sayı gerisinden yokları oynarken, Kalnietis çok ucuz bir faul yapıp Teodosic’i çizgiye yolladı. O’nun isabetlerinden sonra Seibutis yine bir ıska geçti, ama Bjelica’yı savunmada iyi durdurdular. Seibutis, bitime 24 saniye kala, nihayet akıllıca olanı yapıp Raduljica’ya 4. Faulünü aldırdı ve çizgiye geldi: 2’de 2; 61-65. Fakat Sırplar henüz son sözlerini söylememiştlerdi: Teodosic az daha topu kaybedecekken, akrobatik ve destansı bir üçlük attı ve farkı 1’e düşürdü. Kazlauskas’ın molasının ardından, taktik faullerin sadece birini sokan Seibutis, yürekleri ağza getirdi Litvanya’da. Lakin Bogdanovic, turnikeye giderken çok fena kayıp düştü ve ribaundu alan Kalnietis yine çizgiye götürdü takımını son 5 saniyede. Kalnietis faullerin birini kaçırsa bile, Teodosic son topta kötü bir pas tercihiyle topu kaybetti, ve Litvanya, 64-67 ile finale yürüdü. Teo ise, kaybeden tarafta yer almaktan yine kurtulamadı…
Litvanya’da Valanciunas 15 sayı 3 ribaunt 4 blok 3 top kaybı 4 faul, Kuzminskas 13 sayı 9 ribaunt, Seibutis 5/13 isabetle 13 sayı 3 ribaunt 2 asist, sakıncalı isim Kalnietis 12 sayı 9 asist 8 top kaybı 5 ribaunt, Maciulis 2/6’lık saha içi isabetle 9 sayı 6 ribaunt 3 top çalma, Jankunas 2 sayı 4 ribaunt 3 top kaybı, Milaknis de 1/5 isabetle 3 sayı 2 top kaybı ile galibiyete katkı yaptı. Cengaver gibi çarpıştılar. Toplamda 20 top kaybetseler de, bu rakam bir yarı final için azaminin bile üzerinde olsa dahi, telafi etmesini bildiler, iyi geri koşup kolay basketlere müsaade etmediler. Sırplar’da ise, Teodosic 4/11 saha içi isabetle 16 sayı 3 ribaunt 3 asist 2 top kaybı ile, takımını taşımasına rağmen kazanamadı. Bjelica 3/8 ile 19 sayı 3 ribaunt 2 asist 3 top kaybı 5 faul, Raduljica 2/7 isabetle 10 sayı 4 ribaunt 2 top kaybı 4 faul, Bogdanovic 4/12 gibi bir yüzdeyle 9 sayı 3 asist, Nedovic 6 sayı 2 ribaunt 2 asist 2 top kaybı, Erceg 0/4 saha içi isabetle, sadece faul isabetleriyle 4 sayı 2 asist, Markovic 3/10’luk bir yüzdeyle 7 sayı 4 ribaunt, Simonovic 4 ribaunt, Kalinic de 2 sayı üretebildi. Toplamda 19/58 gibi felaket bir saha içi isabet tutturan Sırplar, turnuvanın en ribauntçu takımı olmalarına rağmen bu maçta ribauntlarda 29-40 ezilen Sırplar, şanslarını bronz madalya mücadelesinde ve Olimpiyat elemelerinde deneyecekler….
Akıllıca oynayan, haddini bilerek oynayan ve yüreğini taktikle birleştiren taraf kazandı. Seibutis, Kuzminskas ve Maciulis kazandı, Valanciunas kazandı, Kalnietis bile kazandı. Finalde ne olur bilinmez, ama Litvanya, en azından bir gümüş madalyayı ve Rio biletini şimdiden cebine koymayı başardı bile. Hem de, bu kadar kötü bir turnuva geçirmelerine ve mucizeler sayesinde yükselmelerine rağmen. 1 sayıyla kazandıkları Ukrayna, 2 sayıyla kazandıkları Estonya maçlarını hatırlayalım. Belçika’ya 2 sayıyla kaybettiklerini ve Çekler’i sadece 4 sayıyla yenip grubu lider tamamladıklarını da… Gürcüler’e Maciulis mucizesi sayesinde galip gelip, İtalya’yı anca uzatmalarda geçebildiklerini de… Ama kazandılar. Takım olup, ekol olup, yine kazandılar…
Onlara da, taraftarlarına da helal olsun…
Kimse namağlup değil! Bu yolda herkes, önce kaybetmesini öğrendi, sonra kazanmayı bildi. Tarih yazılacak diye, çok ter aktı. Namağluplar gitti, geriye mağluplar kaldı. Bakalım, finalde neler olacak? Her iki takım da, ’93 EuroBasket’teki Almanya’nın ve 2001’deki 12 Dev Adam’ın ruhunu sahiplenip buralara geldi; hem de ev sahibi olmamalarına rağmen! Elenmekten ucu ucuna kurtuldular, ama sonra ekmeklerini taştan değil, granitten çıkardılar. Peki, ya nihai zafer kimin olacak? Gasol mü, Valanciunas mı?…
Pazar günü saat sekizde, herkese iyi seyirler olacak!
Yazarın diğer yazılarına erişmek için tıklayın
mail: efe.ozenc@abcspor.com
twitter: @efe_ozenc
