https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

KONFERANS FİNALLERİ…

Okunması Gerekenler

Dün gece Boston Celtics TD Garden’da, yani evinde, Washington Wizards’a karşı karar maçını kazandı ve Doğu Konferansı’nda finale yükselip Cleveland Cavaliers’ın rakibi oldu. Celtics – Wizards serisi 7. maça taşındığı için, Doğu’da Konferans Finali Batı’ya nazaran daha geç başlıyor ve play-off’ların başından bu yana her rakibini eze eze süpürüp terör estiren LeBron James, dinlenmek için çok daha fazla vakit buldu. Bu olgu, kuşkusuz ki zafer sevinci içerisindeki Celtics taraftarlarına ve oyuncularına verilebilecek en mahzurlu haber olsa gerek.

Ama Batı’daki Final serisinde daha sıkıntılı haberler var: Serinin ilk maçında Warriors’dan Zaza Pachulia’nın (kasten olup olmadığı halen tartışılan) bir Bruce Bowen hareketiyle Spurs’un yıldızı Kawhi Leonard’ı sakatlaması, hem maçın kaderini değiştirdi, hem de serinin rekabet düzeyini ateşe attı. Kawhi’ın sakatlığı ciddi değil, fakat daha yeni iyileştiği için dinlendirme maksatlı olarak oynatılmayabilir. Yani, 2. maçta oynaması şüpheli. Fakat durun, çok hızlı gittik. Birkaç satırla, finalistlerin buraya varış hikayelerini özetlemek lazım…

CLEVELAND CAVALIERS – BOSTON CELTICS

Cavs, beklenenin aksine Toronto karşısında bırakın maç kaybetmeyi, zorlanmadı bile. Bunun temel sebebi de, artık yarı-ilah düzeyinde oynayan ve takımını da şahane bir ritme sokan LeBron James. Toronto serisinde 36 sayı ortalamanın yanı sıra maç başına 9 asist ve 8 ribaunta yakın rakamlar, %40’a denk bir üçlük ve %50’nin üzerinde bir saha içi isabet yüzdesi yakalamış durumda LeBron, ve dinlenebildiği için dur durak bilmemeyi sürdürebilir. Zaten bu yüzden, Final’de kiminle karşılaşmayı istediğini soranlara “Fark etmez” deme hakkını da elde etti.

olynyk shines in game 7 ile ilgili görsel sonucuBoston ise, zor yoldan, 7. maçtan geçerek Final’e yükseldi. İlk iki maçta küçük dev Thomas (üstelik kızkardeşinin vefatı ve ön dişinin kırılması gibi menfi hadiselere karşın – büyük saygı duyuyoruz) takımını sırtladı, sonraki iki maçta Beal – Wall ikilisi coştu (seri başından beri ilk kez). 5. maçta tam bir Avery Bradley destanı, 6. maçta da Beal’ın dillere pelesenk şahlanışı ve Wall’un game-winner basketi seyredildi. 7. maçta ise, 3. çeyrek sonundan itibaren, son çeyrekleri oynama konusunda ligin zirvesini kimselere bırakmayan IT yine sahneye çıktı ve seri başından beri olumlu katkı verip bu maçta efsanevi oynayan Olynyk ile beraber (tabi Smart’ın savunma katkısını da es geçmeyelim) maçı resmen söküp aldı. Aslında tüm Celtics kadrosu bu galibiyeti hak edecek şekilde oynadı. Wall ise, son çeyreği bir kez daha inişle, tereddütle geçirdi. Çaylak Jaylen Brown da performansıyla ayrıca takdir topladı Celtics nezdinde.

Bu iki ekibin kıyasında Cavs aslen her bakımdan ağır basıyor – bunun sebebi de normal sezonda değil, play-off’ta oynadıkları aşılmaz oyun. Bu kadar formda bir LeBron ve ona nihayet bu denli adapte olabilmiş bir Kyrie varken, Love inişte olsa bile, durmuyor Cavs. Boston da, 7. maç oynamış olmanın yorgunluğu ile çıkacağı ilk iki Final serisi maçında muhtemelen tempo ve takat yönünden rakibine ayak uyduramayacaktır. Lakin Horford ve Jae’in ribauntlara, Smart, Rozier, Jaylen, IT ve Bradley’nin de kısalara/topa baskıya biraz ağırlık vermesi halinde, IT’nin alev aldığı bir maçı, hatta Cleveland’ın morali bozulursa 2. bir maçı bile kazanabilirler. Ama genel tabloda, Cleveland’ı NBA Finali’nden aşağısı kesmeyecekmiş gibi oynuyor LeBron. Onun niyeti, Golden State ile yakaladıkları rekabette eşitliği bozmak. Tahminim: 4-1 Cleveland kazanır.

spurs win houston series ile ilgili görsel sonucuGOLDEN STATE WARRIORS – SAN ANTONIO SPURS (1-0)

Tüm üç isimli takımlar Batı’da yer alıyor neredeyse – ilginç, değil mi? Ama James Harden’ın Yarı Final serisindeki 6. maçta Spurs’e karşı yaşadığı çöküş daha da ilginçti. Esasında, Tony Parker’dan yoksun ve skor yönünden sorunlu bir Spurs’ün, tek süperyıldızı Kawhi Leonard’dan da mahrum kaldığı bir maçta rakibini 40 sayıya yakın farkla “ezmesi”, başlı başına incelenmesi gereken bir olay. Ligin 2. en iyi hücum takımı Houston’ın da 80 sayıyı bile aşamaması, rotasyona rahmet okutması, fıkralara konu olacaktır. Neticede ilk maçı Houston, ikinci maçı San Antonio eze eze kazandıktan sonra, kısır bir oyunla oynanan 3. maçı (adet olduğu üzere) Spurs, Harden’ın coştuğu 4. maçı ise yine Rockets aldı.

spurs win houston series ile ilgili görsel sonucuNe olduysa, 5. maçta Ginobili’nin küllerinden doğmasıyla oldu ve son periyodun sonlarını rezil oynayan “Harden & Co.”ya karşı canını dişine takıp maçı uzatmaya taşıyan Manu, galibiyetin de baş mimarı haline geldi. Ama Kawhi’ın yokluğunda öyle bir altıncı maç oynayacaklarını kimse tahmin – tahayyül edemezdi. Bireysel hücum güçlerini takım oyunuyla birleştiren Spurs, ürkek kahraman LaMarcus Aldridge önderliğinde rakibini ezdi geçti, paramparça etti. Böylelikle, takım oyunu, rotasyon genişliği, oyuncuların rol alışkanlığı ve görev rahatlığı, düzen, nizam, intizam, disiplin ve savunma, yine hücuma galip gelmiş oldu.

Golden State ise, kendi standartlarından aşağıda oynayıp çok didinmediği bir dört maç sonucunda, ligin en boğucu savunma takımını güle oynaya yendi. Esasında Utah’ın şanssızlığı, en güçlü oldukları yerde rakibin de en güçlü silahlarının bulunmasıydı (Hill – Curry ve Hayward – Durant eşleşmeleri). 3. maç dışında yüksek temponun gerekliliklerine ayak uyduramayan Jazz, modern basketbolun tanrısına verilen son kurban olmak zorunda kaldı. Tabi Golden State de tıpkı Cavs gibi bol bol istirahat etme imkanı yakaladı.

Finalin ilk maçında, San Antonio yine akıllı ve kontrollü oynayarak (ve tabi, Kawhi’in sahalara muhteşem dönüşüyle) 3. çeyrekte 25 sayılık dev bir fark yakaladı. Ama ne olduysa, yukarıda değindiğimiz Zaza – Kawhi olayında oldu (ben halen daha Zaza’nın dengesiz ve ayarsız bir barbar olduğunu ve kasten değil kaza sonucu Kawhi’ı sakatladığını savunuyorum – neticede Zaza istese bile o ayağı oraya vaktinde sokamayacak kadar ölçüsüz bir dev). O noktadan sonra ivmeyi yakalayan Warriors, onca farkı Curry ve Durant önderliğinde kapattı, maçı da ite kaka kazandı. Gerçi Spurs, Mills’in kasten kaçırdığı o serbest atışın ribaundunu çekebilse maç uzayabilirdi, ama olmadı.

spurs vs golden state 2017 ile ilgili görsel sonucuBu tablo bize gösteriyor ki, Warriors halen daha rehavetle oynuyor, asıl gücünü kullanmıyor. Spurs ise, (Popovich’in hezeyan dolu açıklamalarına rağmen) çok daha aklı başında ve tecrübeli bir organizasyon olmanın hakkını vermekle meşgul. Houston serisinin 6. maçında gördüğümüz Kawhi’sız Spurs mucizesini burada bir daha görmek çok zor, çünkü rakipte bir adet elit çember ve takım savunmacısı (Draymond Green) ve o varken savunma kalitesi artan Durant gibi isimler var. Bu da, LaMarcus Aldridge’in 30+ sayı atmasını fevkalade güçleştiriyor. Unutmayalım ki, Parker’ın yokluğu yüzünden Spurs halen temel hücum sisteminde oynayamıyor; en büyük skor silahı Kawhi de yokken iyice düzenden şaşacaklar. Ayrıca Golden State, bol bol dinlendi ve çok daha enerjik; üstelik tam da istedikleri yüksek tempoda oynayıp rakibi bozuyorlar. Ama Popovich sayesinde bunca menfi şarta da iyi kötü ayak uyduracaktır Spurs. Bu seride genel tahmin zor, maç maç gitmek lazım. 2. maçı GSW, 3. maçı Spurs, 4. maçı ise son periyodu yavaş tempoda geçilirse Spurs, aksi halde Warriors kazanır. 5. ve 6. maçlarda, tecrübe konuşacaktır. Ben, Steve Kerr’e kavuşmalarının getirdiği moralle GSW’nin ciddileşeceğini ve seriyi 4-2 kazanacağını öngörüyorum.

 

Basketbol keyfiniz daim olsun…

 

Yazarın diğer yazılarına erişmek için tıklayın

 

mail: efe.ozenc@abcspor.com

twitter: @efe_ozenc

Youtube: Turuncu ve Siyah

 

 

 

Son Haberler

FUTBOLUN BİTTİĞİ GÜN

Olmaz olsun böyle lig. Olmaz olsun böyle galibiyet. Yeter artık Fenerbahçe'nin bu ülkede maruz kaldığı muamele. Lanet olsun Fenerbahçe'yi senelerdir ırkçılık derecesinde...

Benzer Konular