https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

İYİ URFA, DOMINIC IORFA

Okunması Gerekenler

brunoBİ TON PARA ÖDEDİK, BİDON OLDU -4-

İYİ URFA KEBABI

DOMINIC IORFA

Gençlerbirliği Spor Kulübünün efsane başkanı, Türk futbolunun renkli siması, bedavadan biraz daha fazla ödeyerek aldığı oyuncuları 3 büyüklere fahiş fiyatlara satmasıyla meşhur “ölücü” İlhan Cavcav o tarihte Afrika’dan kimsenin adını, sanını bilmediği üç siyahi oyuncu getirdi.
Kona, Khuse, Mosheau..
Üç oyuncu deyim yerindeyse ligin tozunu attı.
Akabinde de bir zenci futbolcu furyası başladı. Hem ucuz hem de kaliteli oyunculardı Afrikalılar.  Bir kaç yüz bin dolara kolundan tuttuğunu getirebiliyordun.
İşte böyle bir akımın içinde Dominic Iorfa Galatasaraylı oldu.
Bir başka siyahi oyuncu ile beraber önerilmişti forvet hattına bir kara boğa takviyesi yapmak isteyen Mustafa Denizli hocaya.
Ikisi birden Florya’ya getirildi. Bir hazırlık maçında denendiler ve QPR forması giyen insan azmanı IORFA’ da karar kıldılar.

IORFA10QPR yöneticileri ile 9 saat süren pazarlığın sonunda Iorfa sarı kırmızılı renklere bağlandı. Bu transferden QPR kulübü 1 Milyon, Iorfa ise senelik 1,5 Milyon TL alacaktı.
Aslında bu durum aylardır para alamayan Galatasaray’lı oyuncuları da kızdırmadı değil.

Iorfa için pek çok güzel şey de yazıldı çizildi. Geleceğin dünya starı dendi, 100 metreyi 10 saniyenin altında koştuğunu söylediler.
Ama kimse adamın futbolcu değil Nijeryalı bir milli atlet olduğunu sonra bi ara heveslenip kendini futbola devşirdiğini yazmadı!
Galatasaraylı taraftarlarda şu devre arası bitse de ikinci yarı sezon başlasa, şu kara boğayı izlesek diye sabırsızlandılar.
Basın da habire pompalıyordu Iorfa’yı. Hemen isim bile takmışardı:
“Iorfa değil iyi Urfa kebabı”
Derken Iorfa sahaya çıktı, oynamaya daha doğrusu oynayamamaya başladı.  Gelen yoğun eleştiriler üzerine de aynen şöyle talihsiz bir mazereti sundu: -“İngiltere’de kış üç hafta sürerdi. Burada iki aydır kar yağıyor. Havaya alışamadım. Bana bu takımda kimse top atmıyor. Eskiden Tanju varmış, herkes O’na çalışırmış, beni gören yok. Kosecki bana uyum gösteremiyor, beni anlayamıyor, anlaşamıyoruz”.
Adam sadece hızlı koşabiliyordu. Top stop edemiyor, çalım atamıyor, şut atamıyor bazen de kendi kendine yaptığı ortalarla seyirciyi güldürüyordu.
Onun kazma olduğunu, futbolcu falan olmadığını anlamak için 30 dk yeterliydi. Nasıl oldu da Mustafa Denizli bu adamı 2 ay antrenmanda görüp transferine onay vermişti anlamak mümkün değil.
Mustafa Denizli’de yapmış olduğu hatayı anlamış olacak ki uzunca bir süre onu yedek kulübesine hapsetti. Çok güç durumda kalmadıkça da sahaya sürmedi.
Sezonun son bir-iki haftası gösterdiği performansla İnönü’de oynanan yabancı-yerli karması maçına davet almış, sonradan oyuna girip yaptığı bilek hareketleri ve özellikle topuk pasıyla seyirciyi koparmıştı.
Galatasaray  formasıyla ilk 11 çıktığı maç sayısı yalnızca birdi!
Fenerbahçe’nin 5-2 kazandığı Kadıköy’deki maçta da sonradan oyuna kurtarıcı diye sokulmuş ama zar zor 3-2’ye gelen maç Iorfa’nın oyuna girmesiyle 5-2 mağlubiyetle bitmişti.
Adam hızlı koşuyordu koşmasına ama 100 metrenin altında koştuğu söylentisi de şehir efsanesiydi tıpkı Nijerya Milli Takım hocasının Onu 400 kişilik kadromda düşünmüyorum demesi gibi.  IORFA5Zaten 100 metreyi 10 saniyenin altında koşsa uluslararası anlamda önemli bir atlet olurdu!
Bütün bunlar olup biterken Iorfa iyice gözden düşmüş ve onun için kara günler başlamıştı.
Galatasaray kulübünün İorfa’ya tahsis ettiği ev karısı ve çocuklarıyla yaşayabileceği kadar büyük değildi. O yüzden de ailesini henüz Türkiye’ye getirememişti. Kendi imkanlarıyla çıktığı daha büyük evin kirasını ve aidatını parasızlık sebebiyle ödeyemedi. Galatasaray  ise sözleşmede ev kirası ile ilgili bir madde bulunmaması sebebiyle bu parayı ödemeye yanaşmadı.
Yetmiyormuş gibi evin telefonu da gene borç yüzünden kesildi, kendisine veresiye mal veren bakkal, kasap ise alacakları sebebiyle peşindeydiler.
Parasının ne kadarını alabildi, sonra nasıl oldu, ne bitti tam anlayamadan bir gün bir baktık ki Iorfa çekip gitti.
1992 yılında Galatasaray’dan ayrıldıktan sonra pek çok takım değiştirdi. Sadece 1998 yılında değiştirdiği takım sayısı 7 ( yedi ) idi!
2000 yılında da faal futbol yaşamına nokta koydu.
Yazık oldu, daha bir kaç sene Galatasaray forması altında Fenerbahçe’ye hizmet edebilirdi.

bruno.monte@abcspor.com

Son Haberler

FENERBAHÇE GİBİ

Önce kızlarımızı kutlamak istiyorum. 2 sene üstüste Euroleague şampiyonluğunu kazanan kadın basketçilerimize ve böylesine yetenekli ve karakterli oyunculardan oluşan...

Benzer Konular