https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

FENERLİ CANAVAR’O’

Okunması Gerekenler

brunoHocaefendinin biri köylüleri köy meydanında etrafına toplamış onlara dini konular hakkında bilgiler veriyordu.
Bir ara İslamın şartının 5 olduğunu ve bunlardan birinin de namaz kılmak olduğunu söylüyor ve mevzuyu abdeste bağlıyor.
Cemaat unutmayın Abdest DİNİN TEMEL DİREĞİDİR ha diye defalarca kez tekrarlayınca Bektaşî dayanamıyor ve soruyor :
– Hocaefendi bu nasıl direktir yahu,  BİR YELLENMEDE YIKILIVERİYOR ???
Bir fıkrayla konuya gireyim, güne güzel başlayalım diyerek Bektaşî fıkrasındaki temel direği Fenerbahçe defansının temel direğine montajlayarak lafı bağlayım.
apo2Eskiden libero diye bir şey vardı. Libero İtalyanca serbest manasına gelir. Uluslararası kabul görmüş mevki terimlerinin tamamı İngilizce olduğu halde sadece libero İtalyanca’dır. Zannımca İtalyanların defans konusunda üstad olmaları durumuna karşı onlara yapılmış bir Jest bu.
Defans göbeğindeki ikililerden biri Libero, diğeri stoperdi. Libero denilen adam genelde stopere göre daha pahalı bir oyuncu idi. Libero son adam gibiydi. Stopere göre çoğunlukla daha kısa boylu, daha hızlı, ayağına daha hakim, top sürebilen, çalım atarak gidebilen, topu 30-40 mt mesafelere isabetli gönderebilen oyunculardı.
Mesela Fatih Terim bir stoperdi kısa boylu olmasına rağmen. Libero meziyetleri yoktu. Alpaslan Eratlı harbi bir Libero idi. Abdülkerim yine öyle. Gökhan Keskin ha keza. Müjdat Yetkiner sonradan libero oldu. Orta sahadan bozmadır. Erhan Önal yine aynı şekilde orta sahadan bozma libero idi. Yani bir orta saha oyuncusu meziyeti istiyordu liberoluk. Brezilyalı Alemao, Alman Paul Breitner, Augentailer, Stielike, İspanyol Manuel Sanchis , İtalyan Baresi hep bu kategoriden liberolardı.
Carlos Alberto Parreira’nın 94 Dünya Kupasında Edinho ve Alemao’yu iki stoper gibi yan yana kullanıp defans bloğunu önde kurması ve bu neticede oynanılan alanı daraltmasıyla yeni bir dönem başladı. Adına da tandem dendi.
İki tane top kullanamayan adamı yan yana koymamak şartıyla tabii!
Ümit Özat’ın yanında Bekir olur, Bekir’le Wagenhaus olmaz gibi düşünün.
Fenerbahçe mesela. Uygun ikiliyi çoğu zaman bulamamıştır. Hep iki stoper gibi olmuştur defans göbeği.
Bu ikililerden en unutulmaz olanı hiç şüphesiz Uche – Högh ikilisidir. Högh ayağına daha hakim, Uche hava hakimiyeti ve hissiyatı müthiş iki tandemdi.
Zoran Mirkoviç de  iyi bir stoperdi. Sert ve güvenilirdi.
uche hoghUche ve Högh’den sonra benim için en unutulmaz isim Diego Lugano’dur.
İlk maçında epeyce hata yapmıştı. Ömer Üründül ” ben çok az oyuncu bu terimi kullanırım, gerçekten çok kötü bir futbolcu demişti” onun için!
Ah be Ömer Abi, Bloklar arası kopukluktan farkı bir çift laf etmişsin bak o da ne oldu!
Üçüncü maçtan sonra çözdü ligi, defansif katkısı ile kalmayıp hücumda da çok iyi işler yaptı. Pek çok orta saha oyuncusundan daha fazla gol attı hem de kritik.
Defansın bel kemiğinden bahsediyoruz Luciano’yu es geçiyorum o yüzden. Niye Luciano yok demeyin. Santrfordan bozma müthiş bir hücum stoperi idi Luciano.
Neyse ben döneyim tekrar Lugano’ya. Çok yakışıklı ve sevimli bir adamdı. Nick Nolte havasında, Ryan O’Neill gibi biraz da. Lüle lüle sapsarı saçlar falan.
Ayyyy ne şirin çocuk f der şimdiki kızlar. Sen bir de onu sahada gör, ne şirin !
Sırf bu sevimliliği yüzünden ” Bebek Yüzlü Seri Katil “ derdim ona.
Fenerbahçe adına boşluğunu zor doldurulur bir isim gibi görüyordum Lugano’yu.  Top ayağındayken güven vermezdi. Partneri Edu da öyleydi. O yüzden Yabo Dayı ile oynarken daha bir verimli olmuştu bebek yüzlü seri katil. Onun yerini de doldurmak zordu onu unutmakta.
Derken sağolsun Fikret Orman, 10 senedir ” Ulan kör bunlar, nasıl görmüyorlar bu herifi “ diye beni inim inleten defansın Fedai’sine Feda deyiverince ızdırap bitti.
Bursaspor’da oynarken, henüz 21-22 yaşındayken daha taraftarın sevgilisiydi. Küme düşen Bursaspor’un ayakta kalan tek oyuncusu, yılmaz savaşçısıydı.
O zamanlar Cannavaro da meşhur. O Cannavaro ise bu da ”CanavarO” diyordum.
Herhalde Bursa küme düştü, o kadar iyi olsa Bursa düşmezdi diye mi düşündüler, tıpış tıpış ikinci ligde oynayınca” yok artık, koskoca Fenerbahçe’ye ikinci ligden mi stoper alıcaz ” dediler artık bilemiyorum bu transfer gündeme bile gelmedi.
luganoÖnce uyanık Trabzonspor aldı. Sakallı sert hali ve başarılı grafiğiyle Trabzonspor taraftarının gönlünü fethederken ona da  ” WOLF MAN “ dediler.
Kılpayı ikinci olup, camia olarak travma yaşayıp elindeki değerleri Trabzon bir bir kaybederken en önemli değerlerinden birini de Beşiktaş’a kaptırdı.
Sonrası malum, Fikret Orman taraftar baskısına rağmen Egemen’i çok para alıyor diye gözden çıkardı ve Egemen Korkmaz Fenerbahçe’nin yolunu tuttu.
Fenerbahçe’ye sakatlıktan yeni çıkmış olarak geldi. Kilolu idi. Biraz fazla ağır kaldı. 5-6 hafta hayal kırıklığı gibi olsa da sonradan aldı sazı eline.
Uzun süre formda kalmak zor bir iştir. Hele ki fizikli sporcular için. Egemen Fenerbahçe’nin kısa sürede defanstaki belkemiği olurken sakatlanmadığı dönemlerde çok istikrarlı maçlar çıkardı.
Galatasaray deplasmanında, İnönü’de, Avrupa maçında Onu sahada gördüğünüz anda yüreğinize su serpilir.  Bir de Hayrettin’i sahada gördüm mü yüreğime su serpilirdi, şöyle ani bir rahatlama olurdu.
Drogba’ya tek kafa vermeyeceğinden eminsinizdir. Defansta adeta savaşır. Top geçer adam geçmez, koy defansa Egemen’i arkana bakma.
Attığı kritik goller cabası. Gerçekten de o defansın temel direği. Yellenmek falan ne kelime, kamyonla dozerle yıkamazsın Onu.
Fenerbahçe’ye çok geç gelmiş bir oyuncu. Ne zaman Onu sahada görsem, Tüh be, çok iyi ama yaşı da var be, daha kaç sene oynar diye hayıflanırım hep!
egemen fb15 aydan fazla futboldan uzak kaldı. O yaşta ve o fizikte bir oyuncu için çok ağır ve çok uzun bir sakatlık. Geri döneceğinden hiç şüphe etmedim. Tekmeye kafa koyan, bacağı kırılsa eline alıp maça devam edecek tiynette inatçı ve savaşçı bir oyuncunun sahalara dönememesi, dönse de yedek kalmayı hazmetmesi ihtimal dahilinde bile değildi.
Bunları tahmin etmek zor değil ama bu kadar kısa sürede form tutacağını, bu kadar kısa zamanda verimli olabileceğini ben düşünemedim. Ligin ikinci yarısında falan verimli olur diye düşünüyordum.
İlk 11 de tekrar oynamaya başladığı andan itibaren Fenerbahçe galibiyetleri seriye bağlandı. Fenerbahçe’nin yediği gol sayısı bir anda azaldı. Bu tabloda en önemli pay sahiplerinden biri de Egemen’dir uzun sakatlık dönemine rağmen!
Benim için unutulmaz stoperlerden biridir artık. Yıllarca anacağız inşallah.
Öğrencilik yıllarında fanatik bir Galatasaray taraftarı olan bir futbolcudur Egemen. Bursa, Trabzon, Beşiktaş gibi takımlarda oynadıktan sonra sanmıyorum ki Galatasaraylılık kalsın bünyede. Sahadaki Egemen’e bakıyorum, Al işte sana sapına kadar Fener’li ( sapına kadar derler, saptan neyi kastediyorlarsa) diyorum.
Sahada vermiş olduğu mücadelesinden, azminden, gençlere örnek olan profesyonelliğinden ve sahada göstermiş olduğu fedakârlıktan dolayı kendisine teşekkür ediyorum bir Fenerbahçeli olarak.
Yokluğunu aratmayan Bekir’e de kendisinin bir teşekkür etmesi lazım diyorum.
Bekir ve Teşekkür demişken, Bekir’e teşekkür etmesi gereken biri daha var.
Kim mi ? Henri Bienvenu!
Fransa ikinci liginde bile oynayamıyor. Bekir o çalımı yemese adam hala senelik 50.000 dolara Young Boys’ta idi.

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

bruno.monte@abcspor.com

Son Haberler

FUTBOLUN BİTTİĞİ GÜN

Olmaz olsun böyle lig. Olmaz olsun böyle galibiyet. Yeter artık Fenerbahçe'nin bu ülkede maruz kaldığı muamele. Lanet olsun Fenerbahçe'yi senelerdir ırkçılık derecesinde...

Benzer Konular