https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

EUROBASKET WOMEN 2017 D GRUBU İNCELEMESİ

Okunması Gerekenler

O talihsiz ve meşhur kavramla açıklamak gerekirse, turnuvanın “ölüm grubu”na hoşgeldiniz. Bu turnuvada yarı finale kalma başarısını gösteren 4 takım da doğrudan önümüzdeki yıl İspanya’da düzenlenecek olan Dünya Şampiyonasına katılma hakkını elde edeceği için, yarı final, her ciddi madalya adayının öncelikli hedefi olacak. Rio yolunda 2015’te bizim lehimize işleyen bir diğer kural da yine burada mevcut: çeyrek finalde elenen diğer dört takımın kendi aralarındaki tek maç üzerinden oynanacak elemeli klasman maçları neticesinde turnuvada 5. olan takım da Dünya Şampiyonasına gidecek. Dolayısıyla, ilk 5’e girebilmek, biz dahil, arayış içerisindeki pek çok takımın başarı ölçütünde başı çekiyor. Tabi tüm bu Dünya Şampiyonası biletlerine, D Grubu’nun güzide takımları ambargo koyabilir:

 

D GRUBU

 

BELÇİKA: Yaklaşık on yıllık bir aradan sonra, sahneye yeniden çıkıyorlar. Bellona AGÜ formasıyla ligimizden tanıdığımız 36’lık büyük oyuncu Ann Wauters ve Ekaterinburg’lu halefi genç Emma Meesseman’ın yanı sıra, koç Philip Mestdagh’ın kızı ve gayet yetkin bir kanat oyuncusu olan Kim Mestdagh sayesinde, Slovenya’nın aksine Belçika, ayağının tozuyla geldiği bu turnuvada rahatça çeyrek final hesapları yapabilir. Hemen her dakikayı bir All-Star maçıymışçasına spektaküler oynayan Marjorie Carpreaux ve gençlerden ilk kez A milli turnuva tadacak olan Julie Vanloo’nun varlığı sayesinde, kısalar bakımından da ortalama bir seviyeye erişiyorlar. Bu nokta önemli, çünkü guard rotasyonundaki en önemli üç ismi, Hind Ben Abdelkader, Julie Allemend ve Noemie Mayombo’yu sakatlık sebebiyle bu turnuvada göremeyeceğiz. Dolayısıyla, takımın ana hücum ve savunma gücü, pota altındaki devler üzerine kurulu olacak ve kısalarda da mümkününce sırıtmamaya çalışacaklar.

Koçun bir diğer evladı Hanne Mestdagh, ufak cüssesine karşın deliciliği ve çabukluğuyla iyi bir yedek kanat oyuncusu. Yine Delaere de şutuna ve çabukluğuna güvenebilecekleri bir diğer swingwoman. Vanloo, Kim Mestdagh ve Carpreux’nun rotasyondaki süreleri hemen hemen garanti, ama diğer isimler kendi pozisyonlarında şans bulmakta biraz zorlanacaklar. Bunun sebebi ise, takımın inanılması güç cüsse ve boy ortalaması. Daha doğrusu, uzun rotasyonunun nitelik ve nicelik bakımından çok ağır basması. Sadece 1.90’ı aşan Wauters ve Meesseman değil; uzun forvetler Hendrickx, Linskens ve Raman ile pivotlardan NCAA patentli Geldof’un tamamı 1.85’in üzerinde; 1.80’lik uzun forvet Nauwelaers ise o kadar kalıplı ki, kadın basketbolu kaideleri içersinde boyu mevkii için bir engel teşkil etmiyor. Böylesi devler varken, kısa forvetler hiç de kısa olmayacaktır ve Mestdagh kardeşler dahil pek çok forvet, guard rotasyonuna kaydırılacaktır. Bu husus, bir uyumsuzluk veya optimumdan uzak performanslar doğurabilir. Lakin bu handikapı ince ince işleyebilecek takımların da, dev pota altıyla ve oversized isimlerle baş etmesi çok güç olacak. Tahminimce Belçika’nın performansı, maçlar ilerledikçe düşecek ve tüm iş Wauters ile Meesseman’ın üzerine yıkılacak. O vakte dek bir Karadağ galibiyeti alırlarsa, gruptan kolayca çıkarlar. İlk 3’e girip eleme maçlarına kalacaklarını düşünüyorum.

Kilit oyuncular: Wauters, Meesseman, Carpreaux, Kim Mestdagh

 

KARADAĞ: Bir önceki yazımızda değindiğimiz “eksikliğini çekeceğimiz yıldızlar” listesine talihsiz bir ek daha yapıyoruz: Karadağ’ın hücumda %70 demek olan, WNBA şampiyonu apoletli büyük forvet Jelena Dubljevic, sakatlık sebebiyle bu şampiyonada yer alamayacak. Bu da, Karadağ’ın değil ilk 5’e girmek, gruptan çıkmasını bile epey zora sokuyor. Dubljevic’in yanı sıra, kadronun gediklisi veteranlardan Ana Pocek, Eshaya Murphy, Milka Bjelica, Baletic ve Pavicevic de yok, ama halen ellerinde tecrübeli playmaker Skerovic ve ekürisi combo guard Aleksic’in yanı sıra, geçen şampiyonada dengeyi lehlerine çeviren YDÜ’lü sayı makinesi devşirme pivot Angelica Robinson gibi önemli kıymetler bulunuyor. Kısalarda Skerovic ve Aleksic’in yeri garanti olsa bile, ön eleme gruplarında göze çarpan genç Bozica Mujovic de benchten gelip çok mühim süreler alabilir. Onların haricinde, karnesinde Sırbistan Kupası MVP’si ödülü bulunan, eli ısındı mı 30’lu sayılar görebilen genç Vucetic de hücum, savunma ve pas yetenekleriyle dikkate değer bir oyuncu. Keskin şutör Irena Matovic’i ise kimsenin boş bırakmaması lazım.

Kanat oyuncuları, Milosev hariç, oldukça düz ve savunma ağırlıklı isimler. Uzun rotasyonu ise, grupta Belçika ve Rusya’ya direnebilme, Letonya’ya da baskın çıkabilme ihtimali doğuracak kadar nitelikli, fakat nicelik bakımından sorunlu. Robinson’ın yanına veya arkasına monte edilebilecek ilk isim, ülkemizden Beşiktaş formasıyla tanıdığımız Iva Perovanovic. İkiz kuleler için diğer bir alternatif, yine ülkemizde mücadele eden Milica Jovanovic. Üç sayı etrafına açılmak istediklerinde Jovanovic’i, pota altına gömülmek istediklerinde Perovanovic’i kullanma esnekliğine sahip olacaklar. Yedeklerde ise, Valencia’lı hırçın Kristina Rakovic ve veteran pivot Popovic gibi, oyunun sadece tek bir yönünde etkili, hantal uzunlar bulunuyor. Dolayısıyla, Perovanovic-Robinson-Jovanovic üçlüsünün her türlü sorundan âri kalabilmesi için dua edecekler. Hal böyleyken, savunma direnci ve akıcı hücum yönleri çok aksayacak ve Dubljevic’in yokluğunda, gruptan çıkmaları çok müşkül hale gelecek. Belçika ve Rusya maçlarını çevirmeleri zor, ama üç sayı gerisinde kötü bir gün geçiren Letonya’ya kök söktürmeleri mümkün. Tahminim, Letonya maçına göre, sonuncu veya üçüncü olacakları yönünde.

Kilit oyuncular: Robinson, Skerovic, Perovanovic, Jovanovic

(Not: Çekya’dan Jana Vesela da turnuvada olmayacak, listeye onu da yazalım mı? Hem birazdan Anete Jekabsone’u ekleyeceğiz nasılsa?)

 

LETONYA: Son hazırlık maçında bizzat gördük ki, Letonya bu defa dış şutları çok daha ciddiye alıyor. Öyle ki, tüm turnuva çapında üç sayı tehdidi en yüksek takım ve kapanan savunmalar için en tehlikeli rakip, onlar diyebiliriz. Ama elbette, potadan uzaklaştıkça isabet yüzdeleri günden güne çok değişkenlik göstereceği için, sadece şutlara bel bağlayamazlar (bir ara bize karşı pota altından buldukları sayı miktarı, üç sayılık isabetlerinden daha azdı ve pota altını bize teslim ettikleri için kaybettiler). Kadroda yıllar yılı en önemli oyuncu payesini taşıyan Jekabsone’u (Jekabsone-Zogota) kaybettikleri için, ve tıpkı erkeklerde olduğu gibi, alttan gelen enfes bir jenerasyon yakaladıklarından, böylesi bir strateji değişimi ve gençleşme harekâtı elzemdi. Artık takım, Elina Babkina, 37’lik Gunta Basko-Melnbarde ve Ieva Krastina’nın dış şut gücü üzerine kurulu. Minik oyun kurucu Ilze Jakobsone ve NCAA’liler Kitija Laksa ile Kate Kreslina da, yine bu minvalde, dış şut tehdidi arz eden isimler. Felsefeleri makul ve bu felsefeyle tutarlı olacak bir kadro yapılanmaları var. Ama savunmaları, özellikle de ikili oyun müdafaaları, büyük soru işaretleriyle dolu.

Zira Galatasaray’lı Vitola hariç, uzun rotasyonunda bulunan hiçbir isim savunmada çok kaliteli değil. Lakin, gençlerin pek çoğu NCAA’lerde boy gösterdiği için, pozisyon almayı ve boy avantajlarını kullanmayı iyi kötü becereceklerdir. Bu da onlara öncelikle ribaunt katkısı olarak dönecek, ki boyalı alana ve ortaya düşen ribauntlarda takım halinde büyük sorunlar yaşayan Letonya için bu katkı çok mühim. “Madem bu isimler var, niye bu sorun yaşandı?” derseniz, NCAA’lilerin hazırlık maçlarında yer almadığını ve dosdoğru turnuvaya geleceklerini söylememiz gerekir. Bu kapsamda, NCAA’li 1.97’lik genç dev pivot Dreimane, 1.87’lik genç uzun forvet Strautmane (ikisi de ilk A milli turnuvalarına çıkacak) ve Fransa’da oynayan veteran pivot Brumermane’ın yanı sıra, İstanbul Üniversitesi’nden bildiğimiz Putnina da, işin hücum ve ribaunt bölümlerinde büyük vazifelere sahip olacak. Savunmada bu isimlerin uyumu veya etkinliği pek iç açıcı değil, ama gençlik ateşi, pek çok sürprize gebedir. İş ki, çaylaklar ile tecrübeliler arasındaki köprüyü kurabilsinler. Kadronun büyük çoğunluğu kalıplı, güçlü ve ebatlı; ama henüz bunu bir Belçika kadar etkili ve faydalı şekilde kullanamıyorlar. En ufak bir gevşeklik kaldırmayan bu grupta, devşirme kullanmayan Letonya’nın liderlik hariç her sırayı alması mümkün.

Kilit oyuncular: Basko-Melnbarde, Vitola, Dreimane, Putnina, Strautmane ve Babkina

 

RUSYA: 6 yıllık bir çöküş sürecinin ardından, kadın basketbolunun hakiki ve en köklü süpergücü, geri dönüyor. Ve kimse kendini kandırmasın, bunun sebebi, Belyakova falan değil, 2015’teki turnuvada henüz 16 yaşındayken etrafı kasıp kavuran dev pivot Vadeeva. Dynamo Kursk ile bir Euroleague şampiyonluğu tadarak genç yaşta kapasitesinin zirvesini de gören Vadeeva, blok üstadı pivot Vieru ile birlikte, takımın temelini teşkil ediyor. Vadeeva, tıpkı selefleri Stepanova, Grishaeva, Abrosimova ve Arteshina gibi boyalı alanda o denli durdurulamaz ve dominant bir güç ki, diğer bir yetenekli dev pivot Osipova’nın yokluğu hissettirmemek bir yana, takımı tek başına grup liderliğine ve madalyaya kadar götürebilir. Boyalı alanda Vieru’nun haricinde, Vadeeva 2015’ten bakiye ribaunt makinesi genç Tikhonenko ile de bir ikiz kule formasyonu yaratıyor. Daha da enteresanı, devşirme statüsüne girmeyen (Antetokounmpo misali) bir yarı-devşirme, yani Zhosselina Maiga da uzun forvet pozisyonu için biçilmiş kaftan. Yeni jenerasyonda Maiga, Vadeeva, Vieru ve  double-double makinesi Raisa Musina gibi dev uzunların potansiyelleri, Rusya’nın iştahını kabartıyor.

Vidmer, Osipova ve Kuzina gibi veteranlar takımda yok, fakat 2011’in MVP’si tecrübeli Kirilova, veteran guard Beglova, son turnuvada sorumluluklarının altında ezilen, süper şutör ve skorer guard Belyakova (LA Sparks ile WNBA şampiyonluğunu da tattı) ve en önemlisi, ayarı tutturunca büyük katkı veren devşirme oyun kurucu Epiphany Prince‘in varlıkları sayesinde yine her mevkiide söz sahibi olacaklar. Levchenko gibi henüz olgunlaşmamış bir yedek oyun kurucuları ve Cherepanova ile Zhedik gibi fizikli ve şutu kuvvetli swingwoman’ları da mevcut. Kirilova’nın 1.86’lık cüssesine karşın 2-3-4 mevkiilerinde eşit verimle oynayabilmesi de, esneklik açısından takıma çok şey katıyor. Levchenko hariç hemen herkesin fiziksel gücü ve formu üst düzeyde olduğundan, savunmada çok yıpratıcı, bloklarda ve ribauntlarda da ilaveten etkili olacaklardır. Kadronun tamama yakını ya Dynamo Kursk’ta ya da Ekaterinburg’da forma giydiği için, gençler de veteranlarla oynamaya ve üst düzey basketbola alışkın ve daha şimdiden çok tecrübeliler. Prince-Belyakova-Kirilova-Vadeeva-Vieru veya Prince-Belyakova-Kirilova-Masin-Vadeeva gibi beşlerle, koç Vasin’in elindeki bu malzeme çok can yakacak. Boyalı alanda da, üç sayı etrafında da o kadar güçlüler ki, bir aksilik olmadığı sürece, gruptan lider çıkıp doğrudan çeyrek finale, oradan da madalya kürsüsüne gideceklerdir. Basketbol efsanesi Anatoly Myshkin‘in koçluğu, onlara yetmemişti. Bakalım yeni koç Vasin, kürsüyü gözüne yeterince kestirebilecek mi?

Kilit isimler: Vadeeva, Vadeeva, yine Vadeeva, Belyakova, Prince, Tikhonenko, Kirilova, Vieru, Masin, (Vadeeva demiş miydik?), Beglova, Zhedik ve unutmadan, Vadeeva.

 

Tahmini grup sıralaması: 1) Rusya 2) Letonya 3) Belçika 4) Karadağ

Tabi bu ölüm grubunda her rakibin birbirini yenmesi ve hesapları da, sıralamayı da alt-üst etmesi gayet muhtemel.

 

Yazarın diğer yazılarına erişmek için tıklayın

 

mail: efe.ozenc@abcspor.com

twitter: @efe_ozenc

Youtube: Turuncu ve Siyah

Son Haberler

FUTBOLUN BİTTİĞİ GÜN

Olmaz olsun böyle lig. Olmaz olsun böyle galibiyet. Yeter artık Fenerbahçe'nin bu ülkede maruz kaldığı muamele. Lanet olsun Fenerbahçe'yi senelerdir ırkçılık derecesinde...

Benzer Konular