https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

EUROBASKET 2017 WOMEN YARI FİNAL VE KLASMAN MAÇLARI İNCELEMESİ

Okunması Gerekenler

Bugün öyle uzun uzadıya maç inceleyip anlatmak yok, çünkü biri hariç (izleyenler bilecektir), anlatmaya çok değecek bir maç oynanmadı. En güzel sevincimiz, geçiş evresindeki Perilerimiz’in ilk 6 takım arasına kalmayı ve önümüzdeki sene İspanya’da düzenlenecek Dünya Şampiyonası’na doğrudan katılma hakkını kazanmayı başarmasıydı. En büyük korkumuz, Slovakya maçında bir kaza sonucu rakibin diz darbesini kafasına yiyen Bahar Çağlar’ın sıhhatiydi, çok şükür sağ salim olduğunun haberi geldi (geçmiş olsun bir kez daha). Günün en büyük hüznü ise… Gelin, bugün bunu konuşalım…

Klasman maçı elemeleri:

İTALYA 67 – 68 LETONYA: Letonya’nın turnuva başından beri oynadığı basketbolu, dış şut gücünü takdir ettiğim, yazılarımdan ve görüşlerimden malumdur. Üstelik, Babkina’yı sakatlığa kurban vermelerine rağmen Sırbistan gibi son Avrupa Şampiyonu ve Olimpiyat üçüncüsü apoletli bir favori rakibi elemelerini de ayakta alkışlamış, mücadele azimlerine hayran kalmıştım. Ama bugün, onlar haksızlıktan nemalanarak Dünya Şampiyonası vizesi aldılar…

İtalya grupta bizi zorlayan tek rakibimizdi, bizimle oynadıkları maçta kare as diye tabir ettikleri dört yıldız isimlerinden birini, Macchi’yi çene kırığına kurban verdiler; skor üretebilecek sadece üç oyuncuları kaldı, fakat çeyrek finalde Belçika’ya bile son periyoda dek direndiler. Zandalasini’yi çok sevdim, Sottana’nın Macaristan karşısındaki savaşına meftun oldum. Ama bugün, onlar Türkleşti, çünkü bizim hakemlerden çektiklerimizi çekerek haksızlığa kurban gittiler…

Özetlemek gerekirse; maçın sonunda Krastina ve Vitola’nın çabalarıyla 5 farklı öne geçen Letonya, Dotto ve Zandalasini’den yediği sayılarla geri düşmüştü. Sonra bir basket daha buldular (hatta İtalya’yı faul haklarını doldurmamışken faul yapmamakla kınadım, ama sonra hak verdim), fakat Zandalasini el üzerinden attığı enfes turnikeyle maç bitimine 20 saniye kala İtalya’yı 67-66 öne geçirdi. Ne olduysa, bundan sonra oldu…

O ana dek maçın son iki çeyreği boyunca Sottana’ya yapılan bilumum faulü es geçen, top Letonya’dan çıktığında bile topu Letonya’ya iade eden, bana dahi “acaba?” dedirten hakemler, yıllar yılı bizi nice kararla doğradıktan sonra, bu kez İtalya’nın kaderiyle oynadılar. Letonya’lı Steinberga turnikeye girerken faul haklarını kullanmaya (4. takım faulü olacaktı) yeltenen maçın kahramanı Zandalasini’nin Steinberga’nın koluna yaptığı müdahaleye, sportmenlik dışı faul kararı çıktı… Hem de tüm hücum ve savunma yerini almışken ve sert veya normal faul kurallarına aykırı bir darbe gelmemişken!

Koç Capobianco başta olmak üzere herkes her haklı tepkiyi gösterdiyse de, görüntüyü tekrar seyretme yoluna bile gitmeyen hakemler, kararı kesinleştirdi. Steinberga 2/2 attı, sonra top yine Letonya’ya geçti (67-68). İtalya mecburen yine faul yaptı, bu kez bitime 10+ saniye kalmıştı. Letonya bu kez 0/2 attı; son şans için rakip sahaya nizami biçimde yerleşmelerine vakit kalmayan İtalyanlar’da, maçın önemli yıldızlarından veteran Masciadri’nin son saniyede dengesizce atmak zorunda kaldığı üçlükten medet umdular, ama olmadı.

Basın toplantısında gözyaşlarını tutamayan 37 yaşındaki kaptan Masciadri, bir ulusun kaderiyle oynayan hakemlere, “ben dahil pek çok veteran oyuncumuzun, hayatlarında ilk ve yaş dolayısıyla son kez göreceği Dünya Şampiyonası hayallerini çaldınız, yıktınız, bunca kişinin bunca zamanlık emeğini hiç ettiniz” dedi. Elbette hiçbir şey değişmedi.

Sottana sosyal medya hesabından (Letonya’ya haklarını teslim ederek) esti gürledi, serzenişini en edebi ve güzel üslupla anlattı, Zandalasini az ama öz kelimeyle hayal kırıklığını aynı yöntemi kullanarak belgeledi. Capobianco ise, “bu kadar çekişmeli bir maçta tek bir yanlış kararı konuşup genel mücadele düzeyini es geçmek olmaz” diyerek yine otantik tavrını sergiledi.

Erkek basketbolundaki ve futbolundaki kulüp ve milli takımlarımızın öykülerine ne kadar da çok benizyor, değil mi? Biz çoktandır alışkınız, ama onlar belki de ilk kez bu derdi tecrübe ediyorlar.

Letonya, Basko-Melnbarde, Putnina, Krastina, Vitola, Steinberga ve Laksa önderliğinde, en az İtalya kadar galibiyeti hak edecek şekilde oynadı. Ama son noktayı bileğinin hakkıyla koymadı. Belki işler normal şekliyle yürüse bir yolunu bulup yine onlar kazanacaktı, ama bu, sadece avuntu veya hurafe olabilir. Gerçek şu ki, adalet tecelli etmedi. Hak, yerini bulmadı.

Büyütme, diyenler; büyütelim… İlk kez olmuyor, son da olmayacak, ama büyütelim… Sonuna kadar büyütelim…

Hem, İtalyanlar’ı bizden daha iyi kim anlayabilir?

Letonya’da Putnina 7/17 ile 15 sayı 4 ribaunt 3 asist 3 top kaybı 2 blok, Vitola 7/15 ile 15 sayı 9 ribaunt 3 top çalma 3 top kaybı 2 blok, Steinberga 3/9 ile 13 sayı 7 ribaunt 4 asist 2 top çalma 2 blok, Basko-Melnbarde 4/10 ile 11 sayı 4 ribaunt 3 asist 6 top kaybı, Laksa  3/13 ile 9 sayı, Krastina da 2/6 isabetle 5 sayı 3 ribaunt 4 asist kaydetti.

İtalya’da ise maçın yıldızı Zandalasini 9/18 isabet ve çok az hata ile, 25 sayı 14 ribaunt 7 top kaybı ve 2 blokla mücadele ederken, 13 sayısının çoğunu yine (mecburen) düzen dışı zorlama ve bireysel yeteneğe bağlı birebirlerle, perdeden faydalanarak stop-jump-shot üzerinden bulan Sottana 3/13 isabet ve 7 asist üretti; turnuva boyunca niye benche demirlendiğini çözemediğim Masciadri 3/5 üçlükle 9 sayı (geri dönüşe bu ikiliyle beraber önderlik etti), Ress 5 sayı 7 ribaunt, Crippa da 5 sayı ve 4 top çalmalık dehşet bir savunma performansı sergiledi. Dotto ise 1/8 isabette kalarak yine hayal kırıklığı yarattı.

 

https://youtu.be/NmnMEvGxRKY

TÜRKİYE 72 – 56 SLOVAKYA: Yunanistan maçının izlerini silerek oyuna başlayan Perilerimiz, yine çeyrek finaldeki ve grubun İtalya maçındaki gibi ilk çeyreğin ilk bölümünü oldukça kısır bir skorla geçti. Maça ısınma evresini periyot sonuna doğru Işıl’ın üçlükleriyle aşan Perilerimiz’e cevabı ikinci çeyrekte Jurcenkova (sırf o çeyrekte 8s) verdi ve o âna dek susan Zirkova’nın periyot biterken müsait pozisyonda attığı üçlükle, devreyi 32-28 önde tamamladık.

İkinci yarıya yine gafil avlanarak başlayacağımız düşünenlere inat, üçüncü çeyrek başlar başlamaz üç sayının gerisinden yağmur olup yağdık; Işıl 3 adet, Şaziye ve Birsel de birer adet güzide üçlük isabeti ile farkı bir anda açtı ve Slovakların şaşkınlığını boyalı alanda da Quanitra ve Tuğçe ile iyi değerlendirip tam 20 sayılık bir avantajla son periyoda girdik. Son periyotta işleri tümden Tuğçe’ye devredip, Slovaklar’ı bu turnuvada ikinci kez yenerek Dünya Şampiyonası biletini cebimize koyduk. Perilerimiz’e, bu kısıtlı malzeme ve dar oyuncu havuzunun içerisinde yaşadığı “Nevriye-sonrası dönem”e geçişte elde ettikleri tarifsiz başarı için tebriklerimizi sunarım.

Slovakya’da takımın ana taşıyıcısı Balintova 5/12 ile 12 sayı 4 asist 2 top çalma 6 top kaybı kaydederken, Jurcenkova hiç kaçırmadan 8 sayı 5 ribaunt 3 asist 3 blok, Vynuchalova 4/11 ile 9 say 5 ribaunt 3 top kaybı, Ruzickova 4/9 ile 8 sayı 9 ribaunt 2 asist, Slamova 6 sayı, süper skorer Zirkova ise 1/7 isabette kalıp 3 sayı ile mücadele etti.

Perilerimiz’de Işıl’ın yanı sıra Quanitra (8/14 ile 20s-6r-3tk), Tuğçe (5/11 ile 15s-8r-2tç) ana dağıtıcı rolünü üstlenen Birsel (3/11 ile 7s-10a), dinamizm getiren Olcay (3s) ve 5’er sayı üreten Şaziye ile Cansu ön plana çıktı.

Maçın yıldızı: Işıl (TÜR): 5/7 üçlük isabetiyle 15 sayı 7 ribaunt 4 asist 4 top çalma

 

Yarı finaller:

Yine, iki yarı finali aynı başlık altında incelemek taraftarıyım. Düzen içerisinde oynayan ve uzunları minvalinde hücum eden Belçika, kendisini tüm düzeninden çıkartan İspanya karşısında sudan çıkmış balığa döndü. Lyttle, Torrens ve Xargay üçlüsü öncülüğünde ve bu turnuvada alıştığımız “bir anda farkı aç, sonra rölantiye al ve maçı boğ” taktiğiyle İspanyollar istediklerini aldılar. Maçın özeti, tamamen bu. İspanya, Belçika’yı ilk iki çeyrekte yakaladığı fark ile 68-52 yıkarken, Torrens 8/19 isabetle 20 sayı 10 ribaunt 2 sayı 2 top çalma ile yıldızlaştı. Lyttle 8 sayı 7 ribaunt 4 asist, Xargay 8 sayı 3 top çalma, Cruz 8 sayı 5 ribaunt, Nicholls da 8 sayı 6 ribaunt 3 asist kaydetti. Belçika’da ise her ayın elemanı Meesseman 2/7 isabette kalıp 5 sayı 6 ribaunt 5 asist ve 2 blokla direnirken, abla Mestdagh 9 sayı, kardeş Mestdagh 8 sayı, Vanloo 11 sayı, Carpreaux 4 sayı 5 ribaunt 3 asist 7 top kaybı 3 top çalma, Deleare 7 sayı, Wauters da 4 sayı 3 ribaunt ve 4 top kaybı ile oynadı.

Yunanistan – Fransa mücadelesi ise daha dişe dokunur cinstendi. Tek süper yıldızının (Dumerc) süper oynamadığı bir maçta Fransızlar üç çeyrek boyunca oyun düzenlerini ve ritimlerini bulmakta çok zorlandı. Zira Yunanlılar fizik güçlerini, yine pota altına akan pas kanallarını kapatmak için kullandılar ve Fransızları uzun süre raydan çıkarttılar. Fakat tecrübe ve kadro uyumu sayesinde Fransızlar skorda liderliği hiç bırakmadılar. İki takım da çok kısır geçen üçüncü çeyrekte 24 saniyelik hücum süresini nice kez layıkıyla kullanamadı. Sonlara doğru açılan fark neticesinde, maç Fransızlar lehine 77-55 sona erdi. Maçın yıldızı Epoupa (11s-4a-3tç) ve veteran Tchatchouang (12s-3r) önderliğinde muhteşem bir savunma baskısı yaratan Fransızlar, Maltsi’nin ve Kaltsidou’nun direnişini son periyotta kırarak fiziki üstünlüklerini pota altına da yansıtmayı başardılar. Özellikle hep benchten gelen clutch şutör Johannes (4/7 isabetle 10s-3a) ile rakibe hançer üstüne hançer saplayan Fransa, yine 12 oyuncusunu da rotasyona dahil edip hepsinden sayı katkısı almayı başardı. Miyem (5/10 ile 13s-5r) ve Ciak’ı (3/6 ile 7s-10r) pota altında değerlendirmeyi en çok son çeyrekte başaran Fransızlar’da Dumerc sadece 1 sayı ve 3 asist kaydedebildi. Chartereau 7 sayı, Amant 6 sayı, Michel de 4 sayı ve 3 asistle öne çıkan diğer isimler oldular.

 

Grup maçının rövanşını da kazanamayan ama oyun stratejisini doğru tasarlayan Yunanlılar’da ise Kaltsidou 15 sayı 4 ribaunt 3 asist 4 top kaybı 2 top çalma, Spanou 8 sayı 5 ribaunt, her şeyi çok zorlayan Maltsi 4/14 ile 9 sayı 4 asist 5 top kaybı, Spyridopoulou ve Christinaki 5’er sayı, çeyrek finalin kahramanı Lymoura ise sadece 3 asist üretebildi.

 

Böylelikle, Fransa ile İspanya, 2013 Finali’nin rövanşı için dört yıl sonra yine bir finalde karşı karşıya gelecek. Yarın öncelikle saat 13.30‘da 7.lik maçında İtalya ile Slovakya, 16.00‘da 5.lik maçı için Türkiye ile Letonya, 19.00‘da 3.lük maçı için Yunanistan ile Belçika kozlarını paylaşacak. Elbette ilk iki maçın formaliteden başka hiçbir değeri kalmadı. Ama bronz madalya, hem Yunanlılar hem de Belçikalılar için bir ilk olacak. Finali ise, 21.30’da seyredeceğiz.

Yazarın diğer yazılarına erişmek için tıklayın

 

mail: efe.ozenc@abcspor.com

twitter: @efe_ozenc

Youtube: Turuncu ve Siyah

Son Haberler

FUTBOLUN BİTTİĞİ GÜN

Olmaz olsun böyle lig. Olmaz olsun böyle galibiyet. Yeter artık Fenerbahçe'nin bu ülkede maruz kaldığı muamele. Lanet olsun Fenerbahçe'yi senelerdir ırkçılık derecesinde...

Benzer Konular