https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

CÜNEYT’E RAĞMEN

Okunması Gerekenler

Oldum olası hakemlerden dem vuran teknik direktörleri sevmem. Hep onları eksik görür, ayıplarını örtmek için hakemlere saldırılarını ibretle izlerim. Malesef böyle durumlarda camianın diğer mensupları da aynı trene biniyorlar.

Son bir aydır sürekli hayıflanan Fenerbahçe camiasının önü, gerek hakemler, gerekse de federasyon tarafından tertemiz yapılıp, rakiplerinin önüne setler çekiliyor. Misal bu maç öncesinde, Talisca dünyanın en komik sarı kartını gördüğünden, bu maçta yer alamıyordu. Talisca belki de ikinci devrenin en formda 2-3 oyuncusundan biriydi. Yetmiyormuş gibi, rövanşı iki ay sonra olacak kupa maçı da bu haftaya konup, Türkiye’yi tek başına temsil eden Beşiktaş cezalandırılıyordu.

Beşiktaş daha 4 gün önce Bayern Münich gibi bir takıma karşı 75 dakika 10 kişi mücadele etmek zorunda kalıyordu.

Maç öncesi her şey Beşiktaşın aleyhindeydi. Veya öyle görünüyordu.

Maç öncesi, gene hakem hakkında imalarda bulunan Aykut Kocaman maçı başka şekilde kazanmanın planlarını kuruyordu belli ki. Sonuç? Ofsayttan atılan bir gol, ve verilmeyen net penaltı.

Avrupa’da başka, Türkiye’de başka düdük çalan Cüneyt Çakır, gene eyyamların kralını yaptı. Yaptığı büyük hataların ötesinde, o kadar yanlış fauller çaldı ki, insan bu hakem triosunun Dünya Kupasında düdük çalacağına inanamıyor.

Bu kadar handikapa ve maç trafiğine rağmen çok formda bir Beşiktaş ve çok formda bir Şenol Güneş vardı. Sadece Aatıf-Alper ve Vida-Negredo değişikleri bile iki teknik direktör arasındaki mantalite farkını net olarak ortaya koyuyordu. Belki de, en cılız alternatifleri olan bir maçta, Güneş’in değişiklikleri diğer hocalara ders olacak nitelikteydi. Buna Beşiktaşlı futbolcuların iştahı da eklendiğinde ortaya çok üstün bir fark çıktı. Beşiktaş kendisinden korkan takımı hissettiği anda, kan kokusu almış bir köpekbalığı gibi aman vermeden çöküyor rakibinin üzerine. Maçın ikinci yarısı, Galatasaray maçının ikinci yarısının karbon kopyasıydı sanki.

Hem rakibi, hem de hakemi yenen Beşiktaş’ta, Quaresma’ya ayrı bir parantez açmak lazım. Belli ki, bu maça ekstra konsantre olmuştu. Hatta fazla bile olmuştu ki, gereksiz bir sarı kart bile gördü. Sadece attığı gollerde değil, takımı da atağa kaldıran en büyük faktördü. Medel bu seneki en iyi transferlerin birincisi bile olabilir.

Neticede adeta tek kale ve rakibe ağır baskı kuran Beşiktaş, ikili averajı da eline geçirdi.

Maçtan bağımsız bir konuya daha değinmek istiyorum. Bence Galatasaray ve Fenerbahçe takımlarının sosyal medyasını kimler yönetiyorsa, Beşiktaş’tan ders almalılar. Geçen sene Lyon’a elendiğinde Galatasaray kurumsal Twitter hesabındaki post ve bu haftaki Fenerbahçe kurumsal hesabındaki Bayern müziği çok başarısız hatta rakipler kusura bakmasın ezikçe hareketler. Sen başkasının galibiyetine sevineceksen, sana nasıl büyük denir? Üstüne Fenerbahçe seyirci de aynı şekilde sevinince ortaya maç sonunda Beşiktaşlılara dalga geçecek çok malzeme çıktı. Tatil için geçen hafta Fransa’ya gittim. Biriyle maç muhabbeti yaparken, Beşiktaşlı olduğumu öğrendiğinde, “Aaa Come to Besiktaz” dedi. Sosyal medya günümüzün en önemli iletişim aracı. Bu işi profesyonelce yönetecek ehil insanlara teslim etmek gerek.

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

mail: cuneyd.yuzak@abcspor.com

twitter: @cyuzak

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Son Haberler

FUTBOLUN BİTTİĞİ GÜN

Olmaz olsun böyle lig. Olmaz olsun böyle galibiyet. Yeter artık Fenerbahçe'nin bu ülkede maruz kaldığı muamele. Lanet olsun Fenerbahçe'yi senelerdir ırkçılık derecesinde...

Benzer Konular