BU PANİK NİYE CANCAĞIZIM?
İlkbahar geldi mi Beşiktaş’a bir haller olur. Siyah-beyaza sevdalı olanlar zaten bahar çarpmasıyla şampiyonluk hülyalarına dalarken futbolcular, hoca ve yönetim de genelde bir sarhoşluk içinde kendini kaybeder. Bu yılın malum konusu da stadın açılışı. Evet, kaldı 6 gün ve sonunda mabedimize kavuşacağız da takım bir yandan şampiyonluğa koşarken maçtan bir gün önce stada gidip de selfie çektirmeler, futbolcuları da buna malzeme yapmak neyin nesi? Şenol hoca da bunları görüp bir şey demiyor mu? Senin kalmış 8 tane final gibi maçın. Yapman gereken tek şey bunları kazanıp ipi göğüslemek ama sen hala stadın ekmeğini yemekle meşgulsün.
Gelelim maça… Beşiktaş sezonun en kötü futbolunu oynamadı ama en çok pozisyon verdiği maç buydu herhalde. Savunma kurgusu ilginçti. Hoca nedense stoper Alexis duruken Necip’i tercih etmişti. Peki ama o Necip bizim sağ tarafı hallaç pamuğu gibi atan Del Valle, Beck’i nefis bir şekilde geçip bakkala yollarken kademesinde olması gerekmez miydi? Ya ikinci golde sol tarafta İsmail-Marcelo işbirliği arkasından gelen Scarione’nin şutu? Bu takımın savunması kesinlikle daha dirençli, seri ve uyanık olmalı.
Fenerbahçe’nin hücum hattı üretkenlikten ne kadar uzaksa savunması da o kadar derli toplu. Hem stoperdeki Alves-Kjaer ikilisi, hem de kanatlardaki adamları yedekleri dahil çok etkili. İyi bir savunma da şampiyonluğun anahtarı çünkü dün olduğu gibi takımın hücum hattı da durunca bir kısırdöngünün içinde debelenip duruyor ve Bruge maçında geçen yıl düştüğümüz berbat durumlar tekrar yaşanıyor. Bir de ilginçtir, Bruge, S.Lizbon ve Kasımpaşa maçlarında tam da öne geçmişken bir anda bu kadar ani konsantrasyon eksikliği de takımın hem saha içinde hem de saha kenarında bir idare eksikliği yaşadığını da gösteriyor. Ha, sahi bir de bizim vazgeçilmezimiz, Atiba’nın ekürisi Veli Kavlak vardı. Ne yapar bu arkadaş? Boyko da dünkü performansıyla Tolga’yı aratmadı ve yıllardır çözülemeyen kaleci sıkıntısı maalesef sürecek gibi gözüküyor.
Zaten durumunu bir türlü çözemediğim yılın kaybı Gökhan Töre ve cezalı Quaresma da oynamayınca kanatlar da iflas ediyor ve Alman panzeri (ama gerçekten panzer, saatteki hızı 10 km.’yi geçmez) Gomez de beslenemeyince gol atma işi yine Oğuzhan ve Sosa’nın kişisel becerilerine kalıyor. Ki bunu becerdi de Beşiktaş ama 96 saniye sonra golü yiyince tekrar afalladı ve belli bölümler haricinde çok da üretken gözükmedi. Hatta maçın son bölümünde tarihi bir fark da yiyebilirdi. Zaten bu topla oynama oranındaki üstünlük artık benim için hiçbir şey ifade etmiyor. Eğer Barcelona gibi üstün yetenekli futbolculara sahip değilsen yaptığın onca pas en sonunda ceza sahası civarında duvara çarpıp eriyip gidiyor ve rakip hızlı adamlarıyla senin kalende büyük tehlikeler yaratıyor. 2010’daki Inter-Barcelona maçı bunun en güzel örenğidir. Mourinho savunmayı sıkı ve diri tutarak Barcelona’nın aynı dünkü Beşiktaş gibi elini kolunu bağlamıştı.
Bir sözüm de Rıza hocaya; hocam çok güzel işini yapıyorsun, kazandığın parayı hak etmek için uğraşıyorsun. Umarım takımın her zaman bu kadar dirençli, istekli ve iştahlı oynar da diğer takımların yoluna da böyle taş koyarsın. Beşiktaş’a karşı bu kadar hırslı ve hınçlı olmanı ise çok yadırgıyorum. Belki yanlış düşünüyorum ve eski kafalıyım ama Kasımpaşa her maçta oynadığı ortalama futbolunu bu maçta oynasaydı acaba sonuç nasıl olurdu? Bu sene kaybedilecek bir şampiyonlukta bu maçta giden puanların etkisi olursa bu kadar ekstra motivasyon neye yarmış olacak? Kasımpaşa’nın ligi 6. veya 7. bitirmesine mi? Neyse, iğneyi kendimize batırıp rakibi tebrik etmek lazım ama ben duygusallığa da inanan bir insan olarak kulübün tarihinde yeri olan bir futbolcunun takımını diğer maçlarda oynatamadığı kadar bir hırsla oynatmasını kabullenemiyorum.
Bakalım bu haftaki Konya maçında en zor zamanında kulübe sahip çıkan Aykut hoca kendisini gönderen Fenerbahçe’ye karşı kendisini hep el üstünde tutmuş olan Beşiktaş’a Rıza hocanın yaptığını yapacak mı?
Sonuç olarak Beşiktaş sevenlerini şaşırtmadı ve altın tepside sunulan bir hediyeyi daha cömertçe geri çevirdi. Yıllardır geçmiş hatalarından ders almasını umduğumuz futbolcular, hoca ve yönetim bakalım bu sefer durumu çabuk toparlayabilecek mi? Hem Beşiktaş hem de Fenerbahçe’nin önünde puan kaybedebilecekleri maçlar var ama şu anda ipler Fenerbahçe’nin eline geçti. Bakalım onlar stres yönetiminde daha başarılı olacak mı?
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : gorkem.isik@abcspor.com
twitter : @saturnocontro3
