https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

5 DEĞİL 4 ZIMBA, ŞEN OLA FENER “ŞEN OLA”

Okunması Gerekenler

Fenerbahçe Basketbol takımının ve aynı zamanda da A milli Basketbol takımının yıldız ismi Can Bartu kalbinin sesini dinliyor, basketbol kariyerini de riske ederek ani bir kararla Fenerbahçe futbol takımında antrenmanlara çıkmaya başlıyor.

 

Ailesi şiddetle karşı çıkıyor bu kararına ama dinlemiyor..

 

A takımda oynamaya başladıktan sonra gönlünü almak maksatlı annesini bir maçına davet ediyor ve kendisine de tribünde güzel bir yer ayarlıyor..

 

Can Bartu diyor ki; o gün de bir top oynuyorum, sahada fırtına gibi esiyorum, annem de uğurlu geldi, gol de attım, seyirci coştu diyor..

 

Tribünde iki Fener taraftarı da Can Bartu hakkında konuşuyor, annesi de kulak misafiri oluyor. Diyor ki biri diğerine:

– Yaw arkadaş, şuna bak, nasıl çalım atıyor o*spu çocuğu, felaket bir şey ya bu diyor..

Akşamına eve bir geliyor ki Can Bartu, annesi kıyameti koparıyor..

– Bugün sen iyi oynarken bana küfür ettiler yarın kötü oynarsan kim bilir ne diyecekler?

Türk futbol seyircisi böyle maalesef. Bana kimse homoseksüel diye bağıramaz arkadaş diyorsan hakem olmaya kalkışmayacaksın, bu ülkede futbolcu olup milyonları cebine indireceksen de bu tarz hakaretleri göze alacaksın..

Kaleci Tolga’nın, ölmüş anama küfrettiler diye başlattığı ve tüm hafta konuşulan olaylardan sonra bugün tekrar futbola dönmek güzeldi..

Şenol Güneş olayına girmeye gerek dahi yok, mizahın izahı olmaz çünkü.

Oscar goes to Şenol Güneş..!

 

Ligin kalitesi yerlerde ama ligin altı da üstü de hala belirsiz..

 

Kümede kalma sınırı en az 40 puan, 7 takım birden korku tünelinde, biri de Antalyaspor ama Fenerbahçe taraftarı hafta içindeki kupa maçının etkisiyle kenetlenmiş, stadyumu tahmin ettiğimden daha fazla doldurmuşlardı bugün, cok da coşkuluydular, çok da zevkli bir maç izlediler..

 

Fenerbahçe’nin bir oyun planı var.. Bir tane.. Önde deli gibi pres yap, Hasan Ali’den hücumda hayır yok, Şener’i araya kaçır, Soldado Giuliano’yla al-ver yapıp içeri kaçsın..

Bu plan bir şekilde çalışıyor..

Hamza hoca da Fenerbahçe defans göbeğinin pas zaafiyetini biliyor, forvetleri de hızlı, önde pres yapın demiş, topu kaparsak bi şekilde golü buluruz diye tahmin etmiş…

 

Maç aslında yavan başladı.. Orta saha mücadelesiyle geçen bir 10 dakika izledik, Fenerbahçe pek ısırmadı.

13.dakikada yan toptan dönen ribaunda Aatıf’ın vurduğu vole Fenerbahçe’ye beklediğinden daha erken ve daha kolay bir gol getirmiş oldu.. .

Atıf çalışkan oyuncu, koşuyor, pres yapıyor ama skora katkı veremiyordu.. Kalitesi Fenerbahçe çıtasını altında diye çok eleştirildi ama son haftalarda formda, sahada yaratıcı işler yapamıyor hala ama gole direkt katkıda bulunmaya başladı..

Gerçi zorluk derecesi yüksek maçlar değildi gol attığı maçlar, fikstürün bu bölümü iddiasız takımlarlaydı hep.

Bjk maçında 45 dakika boyunca saçmaladı mesela..

 

Sonuçta önemli olan kolay maçları geçmek, şu anda da iş görüyor Aatıf.

Golün 7 dakika sonrası GOLYANO’nun araya attığı topta Boffen çıkmakta geç kalınca Goldado ikiyi ustaca attı..Soldado’nun sakinliği ve tercih aklı konuşulmaya değer bence.

 

Soldado’nun yükselen formu çok daha fazla konuşulmalı gerçi, Fenerbahçeli oyuncular Goldado’yu müsait pozisyonda topla her buluşturduğunda etkili oluyor.

 

Çok akıllı bir oyuncu, pozisyon yaratıyor, öyle ki, Orta sahanın sağı, solu dahil 5 oyuncunun yaratamadığı pozisyonu tek başına yaratıyor, üstünden atladığı top, poposuyla topa teması bile pozisyon oluyor adamın.

 

2-0’dan sonra Fenerbahçe’nin ofsayt gerekçesiyle sayılmayan bir golü var, kornerden gelen topa bir kafa vuruşuydu, çok ilginç bir iptal, tekrarını izlemek lazım..

 

Gollerden sonra Fenerbahçe biraz rehavete girdi, Antalyaspor da önde presini artırdı, topla biraz daha fazla oynamaya başladı ve maç enteresan bir hal aldı.

İki takımın da köprü görevi görecek bir 8 numarası yok, iki takımın defans göbeği de pas yapma özürlü, iki takımda çıkarken top kaybı yapıyor, forvetler preste, orta saha bomboş, çıkarken topu kaptıran kaptırana, orta sahalardan gelen yardım yok, böyle bir maça dönüştü mücadele.

 

Skretel’in hazırlık pası sırasında yaptığı top kaybı ile de Doukara farkı bire indirdi ve maç bir anda ilginç bir noktaya geldi..

 

Fenerbahçe iki kez hucum presteyken ikram edilen topla 3.gole yaklaştı bu yarıda ama hep dediğim gibi, kontra organizasyonları antrenmanda hiç çalışılmadığından, kimin nereye kaçacağını kimse bilemediğinden bu pozisyonlar gol yapılamadı ve ilk yarı 2-1 bitti..

 

İkinci 45 dakikaya Fenerbahçe defans bloğunu biraz daha öne çıkartıp, orta sahayı öne itti ve köprü eksikliğini oyunu kısaltarak giderdi..

Antalyaspor’un hücuma çıkarken yaptığı top kayıpları da artan presle beraber çoğaldı.

Tabii bu arada Antalya defansının aşırı öz güvenli ayağa paslarla çıkma sevdasının da etkisi çok..

 

65.dakikada gelen Giuliano golü tam da böyle bir top kaybından kaynaklandı..

Bir noktada hocalık da burada başlıyor, Fenerbahçe gibi bir takıma karşı böyle oynanmaz.. Başakşehir maçında Abdullah Avcı da gol yemeyi bekledi, bugün de Hamza Hoca..

 

3-1 den sonra Dirar ve Soldado yerini Janssen ve Valbuena’ya bıraktı..

Guard’ı iyice düşen Antalyaspor tamamen oyundan koptu.. 90.dakikada da Valbuena göstere göstere skoru dörtledi ve maç bu skorla bitti.

Fenerbahçe daha farklı kazanabilirdi de.

Fenerbahçe 5’lediği anda kimi taraftar 6’yı atmayın, 6 rakamı Galatasaray’a özel diye düşünür ya, bugün de atmayın 5’i, kafadaki zımba sayısıyla eşit olsun diyenler olmuş olabilir..

Futbolun böyle güzel geyikleri de oluyor işte.

4 zımba, Şen ola Fener “Şen ola”..!

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

mail: bruno.monte@abcspor.com

twitter: @BrunoMonte1907

Son Haberler

FUTBOLUN BİTTİĞİ GÜN

Olmaz olsun böyle lig. Olmaz olsun böyle galibiyet. Yeter artık Fenerbahçe'nin bu ülkede maruz kaldığı muamele. Lanet olsun Fenerbahçe'yi senelerdir ırkçılık derecesinde...

Benzer Konular